ALLAH BÜYÜK
Dolunay gümüş bir tepsidir…
Ülkenin birinde zalim bir padişah hüküm sürmektedir. Bu padişah sabah kalkar zam yapar, akşam yatar zam yapar…
Halk artık bu padişahtan 'illallah' demiştir.
Padişaha günün birinde Hint elinden ipekli bir kumaş gelir. Padişah ipekli kumaşı çok beğenir. Hemen terzi başını yanına çağırır:
"Terzi başı bu çok kıymetli bir kumaş. Bunu al hemen dik!" diye emir verir.
Terzi başı 'emriniz olur' der.
Padişah, "Bu ipek kumaşa altın düğme yakışır al şu on iki altını da çivi düğme haline getir" diyerek altınları önüne atar.
Sonra ekler;
"Bugün günlerden Çarşamba... Cuma gününe kadar elbisem hazır olsun!"
Terzi başı, "Aman padişahım nasıl olur, iki günde çivili düğmeleri bile yapamam" diyecek olur ama padişah kükrer:
"Bu elbise Cuma'ya kadar bitmezse kellen gider. Haydi yürü bakalım!"
Terzi başı üzgün, padişahın huzurundan çıkar.
Evine varır.
Karısı merakla sorar.
Terzi başı başına gelenleri anlatır.
Ardından da "Hakkını helal et karıcığım, sonum geldi artı" der.
Terzi başının karısı sakin bir şekilde "Sen işe başla kocacığım, cumaya kadar Allah kerim" der ve onu çalışmaya teşvik eder.
Terzi başı o şevkle altınları eritir, düğme yapmaya başlar. Çivi düğmeler ikinci günün sonuna doğru tamamlanır ama ipek kumaşa bir iğne bile geçirememiştir henüz…
Bu sırada evin kapısı güm güm vurulur.
Terzi başı elindeki kumaşı bırakır, "Hanım kapıyı aç, hakkını da helal et beni almaya geldiler" der kısık bir sesle...
"Allah büyük terzi başı" diyerek yerinden kalkar ve kapıyı açar. Karşısında padişahın askerlerini görünce ürkek bir sesle "buyurun yiğitler" diye söze başlamak üzeredir ki, askerlerin komutanı "Terzi başı evde mi? Çağır bacı… İşimiz çok acele" derler.
Bu sırada kapı aralığından konuşmaları duyan terzi başı "Geliyorum ağa" diye seslenir.
Askerler, "Sen gelme yaptığın altın düğmeleri getir. Padişah efendimiz öldü. Onları artık tabutuna takacağız. İpek elbiseye gerek kalmadı" derler.
Terzi başı karısıyla göz göze gelir...
Kadın, "Ben sana Allah büyük dememiş miydim? Bey" diye mırıldanır.
Sonra altın çivileri askerlere verip Allah'a şükreder…
* * *
Sözün özü;
Bir kerecik kabadayılık etmeye kalkışanlar sakın buna sevinip böbürlenmesinler. Çünkü nasıl olsa başka bir yerde pes edeceklerdir.
Onlar için tek çıkar yol, değişmeyen sonuç, budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.