Siyah beyazdı onun aşkı!
Nazilli’de doğmuş büyümüştük, İzmir’de yollarımız kesişmişti.
Doğduğumuz şehir, hemen şuracıktaydı ama çok özlüyordu Nazilli’yi…
Sık sık bir araya gelir, Nazilli’yi konuşurduk.
Sonra söz döner dolaşır, Altay’a gelirdi.
Altay sevdalısıydı.
Nazilli Belediyespor’u yakından takip ediyordu.
Onunki siyah beyaz bir aşk hikayesiydi.
Altay Süper Lig’e çıktığında, bayram etti.
Aynı yıl, bir başka siyah beyaz aşkı Nazilli Belediyespor da 2. Lig’e dönünce, çifte bayram yapmıştı.
Doğan Akı’dan söz ediyorum.
Bu dünyadan Doğan Akı adında bir güzel insan geldi geçti.
O güzel insan, geçtiğimiz Pazar günü, o çok sevdiği şehirde, Nazilli’de toprağa verildi.
Allah rahmet eylesin, nurlar içinde uyusun.
Nasıl Altaylı olduğunu ne güzel anlatırdı Doğan Akı…
15 yaşında, Nazilli'nin iki takımından biri olan Menderesspor’da futbola başlamış.
16 yaşında Sümerspor’a geçmiş. Siyah beyazdı onun aşkı!
Sekiz ay süren İstanbul’da eğitim hayatını noktalayıp Sümerspor’a döndüğü gün, Nazilli’de her köşe başına asılmış “Altay takımı şehrimizde” yazısını görmüş.
İstanbul’dan Nazilli’ye trenle gelmiş, yorgun.
Günlerden Çarşamba… Pazar günü Altay ile maç var!
Bir heyecan, bir heyecan, gözüne uyku girmemiş.
Altay’ın sembol isimlerinden rahmetli Bayram Dinsel, o dönemin hızlı golcülerinden…
Bayram Dinsel’i markaja almak, ona adım attırmamak, her babayiğidin harcı değil.
Doğan Akı’nın sağbek oynadığı Sümerspor takımı 3-0 önde.
Dostluk maçı ya…
Hakem, maç berabere bitsin diye, Altay lehine uyduruk üç penaltı veriyor.
Üçü de gol oluyor ve maç 3-3 berabere bitiyor.
Maçtan sonra Bayram Dinsel, o dönemin Altay Başkanı Hüseyin Barbaros’a çıkıyor:
“Başkanım, Sümerspor’da bir çocuk var, Doğan Akı… Onu Altay’a mutlaka almalıyız.”
Maçtan birkaç gün sonra…
Doğan Akı’nın evlerinin kapısını çalıyor bir gün postacı…
Bir telgraf… Yıldırım telgraf…
“İlk vasıtayla İzmir’e gel. Milli Takımla antrenman maçı oynamaya gidiyoruz.!”
Altında, takım kaptanı Bayram Dinsel’in imzası…
Uzatmayalım; Doğan Akı, bu gelişmelerin ardından 1954 yılında Altay formasını giymeye başlıyor.
1956-57 ve 1957-58 sezonlarında İzmir şampiyonluğunu kazanan Altay’ın yıldızı en çok parlayan futbolcusu oluyor Doğan Akı…
19 yaşında takım kaptanlığına getiriliyor.
Ne büyük onur değil mi?
Altay’ın efsanesi Bayram Dinsel ile aynı takımda oynama şerefine nail oluyor.
A Milli Takım’a kadar yükseliyor Doğan Akı.
Böylesine büyük yeteneği Altay’da tutmak mümkün mü?
Beşiktaş kapıyor Doğan Akı’yı...
Doğan Akı, Nazilli ile ilgili anılarını anlata anlata bitiremezdi.
Bugün Nazilli Şehir Stadı’nın olduğu yer, Doğan Akı’nın dedesine aitmiş.
Dede, Nazilli'nin çok sevilen ve şehrin en eski sakinlerinden biriymiş…
O arazide çocuklar kendi mahallelerinin takımını kurup maç yapıyor.
Çocukların heyecanını kırmak bir yana…
Onların yanında olmuş her zaman...
Daha da ileriye giderek...
Sembolik bir bedel karşılığında, 10 paraya bugünkü stadın bulunduğu yeri, o zamanki adıyla Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne hibe etmiş Doğan Akı'nın dedesi...
Torun Doğan, arkadaşlarıyla birlikte, pek de yüksek olmayan o stadyumun duvarından atlayıp orada hava kararıncaya kadar futbol oynamaya başlıyor.
Doğan Akı, Nazilli'nin A Milli Takım formasını giyen ilk futbolcu olarak tarihe geçti.
Nazilli Şehir Stadı, Doğan Akı'nın dedesinin armağanı...
Bu durumda Doğan Akı adını yaşatmak, Nazilli Belediyespor kulübü için bir görevdir.
Şehir Stadı'nın adı, pekala Doğan Akı Stadı olarak değiştirilebilir.
Sırf Federasyon Başkanı olduğu için Yıldırım Demirören'in adının verildiği spor tesislerinin tabelası değiştirilebilir pekala...
Altay'a gelince...
Altay'da kaptanlık da yapan, teknik direktör olarak da görev yapan Doğan Akı'yı unutmamalı.
Adını bir tesise, bir salona, bir sahaya vererek vefasını göstermeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.