Devlet ve İnsan...
(Bu köşe herkes için değil aklını kullanmayı seven insanlar için yazılmıştır)
Devlet kendisiyle daimdir. Onu yöneten insanlarla değil; devlet güçlü bir organizmadır. Birbirine bağlı kolları vardır. Her şeyin yolunda gitmesi için çok iyi sekronize olması gerekir. Ama olamasa da gerektiği yerde gerekenleri silkeler kangren yerini keser yine var olmaya devam eder. Yönetenler yani hükümetler asla devletin kendisi değildir. Tıpkı insanı var eden insanlar gibi ancak kısa süreli parçaları olabilirler.
Hayatta bir şeyler elde etmek isteyen, kendine bir yaşam formu oluşturmak isteyen herkes, imkânları zorlayarak hayatın içinde kendisi için bir yer açar. Açtığı bu yerde kendisine uygun bir yaşam formu oluşturur. Onu genişletmeye ve geliştirmeye çalışır. Bireysel yaşam bir devlet kurup onu yönetmekle birebir benzerlik taşır. Çoğu zaman ona akıl verenlerle yönlendirmek isteyenlerle birliktedir. Tıpkı devlet gibi onlarla bir değillerdir. Kendi isterse, ihtiyaç halinde kendini parçalara ayırıp onlarca farklı insanı kendi içinde barındırabilir. Deneyimlerini kendi akıl süzgecinden geçirerek. Olmak istediği insana dönüşürken binlerce farklı yoldan geçer. Evrimini tamamladığında hepsini yok eder tek bir bütün haline gelir. Tıpkı yalnız kendiyle daim olan devletler gibi.
Her devletin sosyoekonomik yapısı, savunma ve saldırı gücü, dünyevi ve manevî ilim ihtisas alanları, kendi içinde ve diğer devletlerle (insanlarla) gizli ve açık, dostça ve düşmanca ilişkileri vardır; tıpkı insanlardaki gibi işleyen bir sistemle dizayn ve karakterize edilir. Devletler gibi zaferleri, mağlubiyetleri vardır insanın. Mağlup olduğu anda insanla devletin en belirgin benzer özelliği öne çıkar:
Demiştim ki devlet kendiyle daimdir, onu yöneten insanlarla değil; İnsan kendiyle daimdir, onu yönlendirmeye, değiştirmeye çalışanlarla değil. Her ne karar almış olursanız olun devletinde insanın da kılıcı mağlubiyetten sonra keskin olur. Yaşam gereği halkların, ırkların veya kabilelerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri uygarlıkların öyküsüdür bu. Ve milattan önce 3000'li yıllara dayanır. Aldığınız kararlar kısa vadede yanlış, uzun vadede doğru veya kısa vadede doğru uzun vadede yanlış olabilir biz bunu iki şekilde öğreniriz: birincisi zamanla, ikincisi zamanın öğrettiklerinden ders alarak! Birincisi sıradan insanlara (devletlere) özgüdür herkes yapar, ikincisi akıllı insan işidir, aklı olan yapar yani öğüt alır; öğüdü aklı ve tecrübesidir.
İşin özü kendi aklınızı kullanın ama kendi aklınız, başka akıllardan akıl alacak kadar akıllı olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.