Kadın cinayetine son!
Tanrı insanı yarattı ve tüm meleklerine dedi ki insana secde edin... Bu inancı kendisine din olarak benimsediğini söyleyen insanlara ve aynı insan katledilirken sessiz kalanlara bir daha yaşanmaması için hiçbir şey yapmayanlara sormak lazım; sizinki hangi din?
Haksız mıyım? Yaratıcısının gözünde bu derece kıymetli olan bir varlığı ayaklar altına alanlarda bu kutsal dine inandığını söyleyen islam toplumu içinde yaşayan insanlar değil mi? Hatta diğer meleklerden daha üstün yarattığı şeytanı bile, insana secde etmeyi kabul etmediği için cennetinden kovan Tanrı, bugün kullarına zulüm edeni zaten asla affetmeyeceği gibi zulmün önünde kalkan olmayanı da affetmeyecektir. Dini bilgilendirme yapılan programlarda halen sakızın orucu bozup bozmadığı konuşulursa gerçek konulara asla sıra gelmez. Neden toplum önünde rol model olan din adamları Covid-19 virüsüyle mücadele ederken kenetlendiğimiz gibi kadın cinayetleri konusunda da toplumun yarasına eğilmiyor. Cinayete zulme dikkat çekip yapmayın yapılmasına da sessiz kalmayın demiyor? İlla ki deniyordur özellikle cuma namazı sonrasında aile içi huzur ve düzene dikkat çekilip bazı uyarılarda bulunuyorlardır. Fakat yeterli düzeyde yapılıyor olsaydı buna hepimiz şahit olurduk.
Bir din bilimcisi değilim ama lütfen artık biraz olsun değişelim. Bugün yaşadığımız toplumun içinde insan hayatına değer verilmiyor oluşunun Tanrı katında mutlaka bir cezası olacaktır. Sustuğumuz her an suça ve günaha ortak olduğumuz andır. İnanıyorum ki bizleri yaratan yüce varlık bu duyarsızlığımızı cezasız bırakmayacaktır. Bir tarafta yüzlerce insan kadın cinayetleri son bulsun yenileri yaşanmasın diye çabalarken İstanbul sözleşmesinin uygulanması için ya da caydırıcı cezaların yer alması için canla başla mücadele edip meydanlarda eylemler yaparak sesini duyurmaya çalışken. Bir başka tarafta gün geçmiyor yeni katliam haberleri almaya devam ediyoruz.
Sadece geçtiğimiz haziran ayında 30 güne 27 cinayet işlendi. Peki harekete geçmek için neyi bekliyoruz. Daha kötü ne olması lazım. En kötüsü oldu zaten ve halen olmaya devam ediyor. Hepimiz iki gün sonra üç gün sonra bir cinayet haberi daha alacağımızı biliyoruz. Bilmediğimiz tek şey o kişinin kim olacağı belki biz belkide en yakınımızdaki kişi. Umarım karar mekanizması kendi acı bir tecrübesini yaşamak zorunda kalmadan yapılması gerekeni yapacaktır.
Pınar Gültekin, beş gün arandıktan sonra cesedi Muğla Menteşe bölgesinde ormanlık alanda varil içinde ve toprağa gömülmüş olarak bulundu. Varilin içine konduktan sonra yakıldığı ve üzerine beton döküldüğü belirtildi. Bunları bir insana bir başka insan tek başına yaptı. Bizlerinse okurken kanı dondu. Cinayete sebep olan şey katile göre şantaj, diğerlerine göre eski sevgilisini reddetmesi ya da bir başka şey. Cevabın ne olduğu önemli değil. Önemli olan suç saydıklarına ilişkin cezayı kişilerin kendilerinin uygulamaya geçmesi bunu kendine hak görmesi. Emsal teşkil edecek cezaların uygulanmaması. İstanbul sözleşmesinin uygulanması şarttır.
İstanbul Sözleşmesi: Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesidir. Bir çok ülke tarafından imzalanmış ve uygulamaya geçilmiş. Türkiye tarafından da imzalanmıştır fakat halen uygulamaya geçilememiştir.Kadına karşı şiddet konularında temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen bir uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Artık tıpkı virüs salgınlarında, deprem felaketlerinde, darbe girişimlerinde olduğu gibi kadın cinayetlerinde de tek vücut olup ülkemizi derinden sarsan felaketlerin her birinde ne yapıyorsak yine aynını yapmak zorundayız. Orta okul düzeyindeki okullardan başlanarak konuyla ilgili eğitimler verilmeli. Kişilerin öfke kontrolünü sağlayamadığı çok daha erken fark edilip rehabilite edilmeli. Şiddet eğilimli çocuklar yetiştirilmemeli. Caydırıcı cezalar verilmeli. Cana kast etme suçu dışındaki suçlardan sonra kişiler kontrolsüzce salıverilmemeli. birilerinin ciddi manada bu felakete gerçek çözümler üretecek yenilikleri hayatın içine hadil etmesi gerekiyor. Ülkemiz yöneticilerinden ivedilikle çözüm beklemekteyiz ve bunu her fırsatta hepimiz dile getirmeliyiz
Mine Mulcar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.