İHANET
İhanetin dünya düzeni haline geldiği bir zamanda yaşıyoruz. Kimi vatanına, kimi sevgilisine ya da dostuna, sırdaşına ihanet ediyor. Ancak aslında insanlar en çok kendine ihanet ediyor. Çoğu zaman da bu ihanetin farkında bile değiller. Doğaya zarar vererek bindiğimiz dalı keserken dünyamıza ihanet ediyoruz, insanları kamplaştırarak, kutuplaştırarak yeni düşmanlar yaratırken yarınlarımıza ihanet ediyoruz. Hakkımız olandan fazlasına el uzatarak insanlığımıza ihanet ediyoruz. Her birinin özünde biz en çok kendimize ihanet ediyoruz.
İhanet, orta doğu tarihinde çok eski bir temadır. Geçmişin hataları geleceğin gölgesidir derler. BiIemezsin kim dost, kim düşman. Bazen tuttuğun eIdir seni arkandan vuran.Zaman gelir sessizlik ihanet olur. Gözünde ihanet olan birinin, sözündeki sadakate güven olmaz. Hile ve ihanet güçsüz insanların işidir. EI tarafından evIat ediniImiş sahipsiz bir birIikteIiğin sonucuydu ihanetin. AsIında onu değiI onun bizde yarattığı güven duygusunu severiz. Ve asıI içimizi acıtan, onun gidişi değiI o güveninin yitişidir. İhanet arkadaşIık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parIak yapar. YaInızım diye üzüImüyorum. Çünkü biIiyorum. YaInız insanın ihanet edeni de oImaz
GüImesini biImeyen bir insan yaInız ihanet etmekIe kaImaz, kendi hayatı biIe ihanettir. En büyük kazığı dostIarından yersin, çünkü savunma sistemIeri, düşmanIara karşı kuruImuştur, dostIara karşı değiI. İhanet sessizce büyür. Bir defa aldatan kişiyi affedersen, seni yine kullanır; Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karakterin dökülüş biçimidir. Aşk sevgi cümleleriyle başlar, ihanetin verdiği sahte anılarla biter. Kendine ihanetin bedeli çok yalnızdır; o kadar ki sararmış bir yaprağın fısıltısını da duyumsayamaz artık.
İhanetin Mazereti Olamaz. Bir insanın aklı bile ona ihanet etmenin peşindeyse, bu dünyada güvenilecek ne kalmıştı? Kişi hissettiği suçluluktan ihanet ettiği insana da bir pay çıkarabilirse, daima bir vicdan rahatlamasına kavuşur. Henüz hayatının ortasındayken elindeki fırsatı kullan. Sonra ne olduğunu anlamadan hayat bitiveriyor. Eğer kendi özgün fikirlerinizi ifade etmezseniz, kendi varlığınızı dinlemezseniz, kendinize ihanet etmiş olacaksınız.
Hayat yolunda ilerlerken, sadece ihanet ile sadakat arasında tercih yapmak zorunda kalınsaydı işler kolaylaşırdı. Ama insan çoğunlukla iki bağdaşmaz sadakat veya iki ihanet arasında tercih yapmaya zorlanır. İhanete uğramak öyle bir şeydir ki… bildiğin, inandığın tüm değerler baştan aşağı yıkılır. İhanetin, insanı yeniden yapılandırması gibi göz ardı edilmeyecek bir yanı da var pek tabii ki. Öyle ki değerlerini tekrar inşa etmeye başladığında özünden eksilen masumiyetin yerini artık bir parça acımasızlıkla yamarsın.
Nerede sadakat beklersek orada ihanete uğrarız. Nerede kibarlık ararsak orada bayağılığa rastlarız. Kime dostluk gösterirsek ondan sadakatsizlik görürüz. Sevdiklerime, dostlarıma, arkadaşlarıma inanmazsam, yaşamın ne anlamı kalır? Doğru, kimi zaman sevdiklerimin ihanetine uğrarım, kimi zaman arkadaş bildiklerimce arkadan hançerlenirim, kimi zaman hayal kırıklıkları yaşarım ama dostlarımdan asla vazgeçmem. Onlardan vazgeçersem, yaşamaktan vazgeçmiş gibi olurum. Sevdiklerin olmadan, paylaşmadan yaşamanın ne anlamı var?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.