HAVANDA SU DÖVMEK!
'Abi yaz lütfen, okuyucularını fikirlerinden mahrum etme...' diyor dostlarım.
Artık Yalova Kaymakamlığı'ndan geçtik, zurnanın son deliği olmaktan da yorulduk.
Yazmayı çok seviyorum.
İçimdeki doğruları yazmak çok güzel oluyor ama ne yazık ki hiçbir yetkili tarafından dikkate alınmadığımızı görmek, bizi havanda su dövmenin rahatsızlığını yaşatıyor.
Seçime iki ay gibi bir zaman kaldı.
Adaylar belirlendi.
Hepsi birbirinden değerli adaylar beğenimize sunuldu.
Tamamı, vekaletimizi almak için koşturacaklar.
Vekaletimizi aldıktan sonra ne olacak?
Milletvekilimiz olacaklar.
Genellikle, kendisi ile birlikte koşanların özel işleri ile meşgul olacaklar.
Seçim öncesi vaatlerin birçoğu, genelimizi ilgilendirirken, seçim sonrası birçokları bireylerin iş takibine başlayacaklar.
Birçok yazımda torpilin, iltimasın, kul haklarının en büyüğü olduğunu, defalarca yazdım. Ne yazık ki millet olarak eşit çizgiden koşmayı değil, başkalarından daha önce koşuya başlamayı insanlık sayıyoruz. Bunun sonucu kimin önüne geçirildik, kimin hakkını gasp ettik?
Hiç düşünmeden torpil yapıyoruz, yaptırıyoruz.
Siyaset insan olmak nedir biliyor musunuz gerçekte?
Hükümet kuracak çoğunluğa sahip olursanız, bu güne kadar yapılmasını hayal edemedikleri yenilikleri tüm halkın önüne serebilmektir.
Fırsat eşitliği içinde...
Her vatandaşa aynı mesafede durarak...
Yandaşına öncelik tanımadan...
Yakınlarımıza torpil yapmadan...
Kul hakkı yemeden, yedirmeden...
Tüm halk için millet için yasalar çıkararak, hükümet olmayı becermek demektir.
Hükümet kuracak sayıya ulaşamadığınızda ise, gölge kabine kurup, sanki hükümet, sizmişsiniz gibi, gölge bakanlıklar oluşturmak gerek...
Mevcut hükümetin doğrularına alkış tutmayı bilmektir.
Yanlışlarında, onları uyararak, işin doğrusunu gösterebilmektir.
Bu arada, kazara, hükümet olma ihtimalinizde de, ekibinizin gölge kabine halindeyken başarılı olup olamayacağını kontrol etmeniz gerekir.
Her olayda, her krizde, rakibiniz olan hükümetin önüne doğrularınızla çıkıp onların yanlış yapmasını engellemeniz gerekir. Siyaset insanlığı, bunu gerektirir.
'Abi bunlar seçim sonrası yapılacak işler. Sen, seçim öncesi ne yapacağız, onu yazar mısın?' diyorsunuz.
Sanki ben desem şimdi sizlere, A partisine vermeyin oyunuzu, B partisine veriniz, dinleyecek misiniz beni?
Hepiniz benden akıllı, hepiniz benden daha çok siyaset biliyorsunuz. Serde ukalalığım var ya, yine de sizlerin bir çoğunuzun hoşuna gitmeyecek şeyler yazacağım.
İnsanımızın yüreğine korku salanlardan uzak durunuz.
Adalet terazisini bozanlara selam dahi vermeyiniz.
Yandaşını, yakınını, devletin parasıyla, makamıyla koruyanlardan, zengin edenlerden, kaçınız.
Onların yanlışlarına 'dur' deyiniz.
Kafirlerden korkmayınız ama münafıklardan ve riyakarlardan korkunuz.
Sizlere yardımlara muhtaç edip el açar duruma getirenlerden uzak durunuz.
Ne söylerlerse söylesinler, şeytanlarla iş birliği yapanlara oy vermeyiniz.
İnanan insanın da yapması gerekenler bunlar olsa gerek...