MAGNA CARTA ŞÖYLE DURSUN, ATÇALI KEL’İ TANIR MISINIZ?
Yıl 1215 yer İngiltere, Salisbury Katedrali. İngiliz toplumunun egemen güçleri olan Kral, baronlar ve din adamları arasında yapılan mutabakatla Kral’ın sınırsız yetkileri kısıtlanıp baronların lehine bir anlaşma yapılır. Bu mutabakattan kârlı çıkan baronlar, din adamları ile özellikle Kral’ın yetkilerini sınırlandırırlar. Anlaşmada bireylerin hakları çok da mevzu bahis değildir. Bu mutabakatın adı tarihe Magna Carta (Büyük Ferman) olarak kaydedilir. Anlaşmayı değerli kılan modern hukuk sisteminin temel taşı olmasıdır.
614 yıl sonra 1829’a geldiğimizde Kuyucak’ta, Atçalı Kel Mehmet önderliğinde hem padişaha hem beylere karşı top yekün bir isyan ateşi yakılır. İsyanın sebebi ağır vergiler, beylerinin zulümleri ve askerliğin neredeyse bir ömür sürmesidir.
Atçalı asla kazanamayacağı bir savaşa girdiğini biliyor muydu? Orası meçhul. Ama şânı günümüze ulaşan ender kahramanlardan olduğu kesin.
Çocukluğunu Arpaz Konağında anne ve babasıyla ırgatlık yaparak geçirir. Küçük yaşta yetim kalan Mehmet, annesine bağıran beyin adamına çıkıştığında on yaşındadır. Arpaz beyi tarafından dövülür ve konaktan kovulur.
Mehmet, Atça'da Hüseyinoğlu Şerif Ağa'nın yanında karın tokluğuna ırgatlığa başlar.
Atçalı bir gün köy kahvesinde otururken çevresindeki herkesin ağalar tarafından sömürüldüğünü düşünmektedir. O sırada üç tane iri köpeğin küçük bir köpeği boğmak üzere olduğuna şahit olur. Küçük köpek can havliyle kaçarken çıkmaz sokağa girer. Kaçacak yeri kalmadığından sırtını duvara verip çılgınca saldırıya geçer. Saldıran üç köpek anında kaçar. Rivayete göre Atçalı bu tablodan derin dersler çıkarır. Ve dağa çıkmaktan başka çare olmadığını karar verir.
Asıl hikaye işte burada başlar.
Vakit gelip bıçak kemiğe dayandığında: "Benim garazım fukarayı korumaktır, ağaların zulmünden memleketi kollamaktır" der.
Atçalı önderliğinde Kuyucak’ta başlayan isyan Nazilli, Manisa, Kütahya, Burdur ve Denizli'deki bazı efelerin katılımıyla büyür. Ezilen halkın desteği zaten tamdır ve isyan bölgeye yayılır.
Atçalı ve beraberindekiler Aydın hapishanesini basıp buradaki arkadaşlarını kurtarırlar ve valiliği ele geçirirler. Ardından Atçalı Kel Mehmet, İzmir'deki Osmanlı Paşasına bir mektup yazar:
‘’Bundan sonra beylerin bir hükmü kalmadı, beyleri ve avanesini gördüğüm yerde tepeleyeceğim‘’ der. Asıl dikkat çekici olan bastırdığı mühürdür.
"Vali-i Vilayet, Hademe-i Devlet, Atçalı Kel Mehmet."
Vilayetin valisi ve devletin hademesiyim, vali olarak yükümlülüklerimi yerine getireceğim ve devlete sadığım demektedir.
Bir süre Aydın’ı adilce yönetmiş, beylerden ve ağalardan alıp fukaralara dağıtmış. Ama II. Mahmut ‘’Ne kadar iyi yönetse de Atçalı bir isyancı, tez kellesini getirin’’ der. Güçlü bir Osmanlı birliği gönderilir Aydın’a. Efe savaşı kaybeder.
İçi bal dolu meşin bir torbaya kellesini koyup götürürler Padişah’a.
Osmanlı’nın zor zamanlarıdır. Bazı sancaklarda da isyanlar çıkmış Fransız ihtilali’nden etkilenen aydın kesim Padişah’a baskı yapmaktadırlar. Dokuz yıl sonra Tanzimat Fermanı’nı imzalar Sultan. Artık Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan herkes, özel mülkiyet ve adil yargılanma hakkı kazanır. Ayrıca vergide adaletin sağlanacağı, askerliğin on yılı geçmeyeceği ve rüşvetin kaldırılacağı sözü verilmiştir.
Magna Carta, egemen güçler arasında yapılan bir anlaşmaydı. Atça’lının da katkısıyla tarihimize Tanzimat Fermanı olarak geçen düzenleme ise çağdaş dünyaya merhaba dediğimiz ilk kazanımımızdı. Özünde bireyi ve bireyin haklarını teminat altına alıyordu.
Mekânın cennet olsun efem. Senin gibi yüreklisini az gördü bu topraklar. Kula kulluktan hür vatandaşlığa giden bu aydınlık yolun rehberlerinden ilkiydin sen.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.