TASARRUF ZAMANI
‘Büyükşehir’ olmasıyla birlikte, Aydın genelinde devam eden belirsizlik devam ediyor. Özellikle Nazilli’de patlak veren ‘taşeron işçi ayaklanması’, bir çok ailenin ‘Biz ne olacağız?’ telaşına sürüklenmesine neden olmuştur.
Taşeron firmaya bağlı 200 belediye işçisinin 1 Mayıs’tan itibaren 2 ay ücretsiz izine ayrılacaklarını öğrenmeleriyle başlayan karamsar tablo, ilçe genelinde büyüyerek devam etmektedir.
10 günden bu yana kentin çeşitli bölgelerinde vatandaşların ‘büyükşehir’ nabzını almaya çalışıyorum.
Büyükşehir ile birlikte Nazilli’de karamsar bir hava hakimdir ve artarak devam etmektedir. Nazilli’nin bu güne kadar süregelen kötü gidişatının, 31 Mart’tan itibaren daha da kötü gideceği yönünde düşünen insanımızın sayısı az değildir.
* * *
Belediye işçilerinin, Nazilli Belediyesi Hizmet Binası önünde gerçekleştirdikleri eylem sırasında 10’a yakın işçiyle sohbet ettim, sıkıntılarını sordum. Ücretsiz izine ayrılmak istemiyorlar. Ödenmemiş kredileri olduğunu, kirada oturduklarını, üniversiteye giden çocuklarının bulunduğunu dile getirdiler.
İşçilere bir soru sordum:
‘Şimdi buraya Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık gelse, ücretsiz izin kararından vazgeçtiklerini söylese ve sizleri işlerininiz başına dönmeye davet etse sorun çözülecek mi?’
İşçilerin verdiği cevap şu oldu: Evet
Bunun üzerine bir soru daha sordum:
‘2 ay sonra bu meydana, bu kez de maaş alamıyoruz diyerek 200 kişi değil, 500 kişi gelme ihtimaliniz olduğunu biliyor musunuz?’
Cevap bu defa değişti: Hayır, neden?
* * *
Sıkıntı şurada başlıyor.
31 Mart tarihi itibariyle, Nazilli Belediyesi’nin %60’a yakın gelir kalemi, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin kontrolüne geçmiştir. Yani ortalama 70 milyon TL yıllık bütçesi olan Nazilli Belediyesi, yaklaşık %60'lık bir gelir kaybına uğrayarak 30 milyon TL yıllık bütçesi olan bir belediye haline dönüşmüştür.
31 Mart’tan sonra Nazilli’ye bağlanan İsabeyli ve Pirlibey belediyelerinin de alacakları ve borçları Nazilli Belediyesi’ne devir olmuştur. Sadece İsabeyli Belediyesi’nin 5 milyon TL borcu olduğunu düşünürsek ve İller Bankası’ndan gelen paydan bu borçların kesildiğini hesaplarsak, Nazilli Belediyesi’nin bu saatten sonra Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini almadan hizmet üretebilmesi hayalcilikten öteye geçmeyecektir.
Bunun hesabına yapan Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık da ‘tasarruf’ kararı alarak, harcamalar ve giderler arasındaki dengeyi oluşturmaya çalışmaktadır.
Tasarruf kararı doğrudur;
Ancak, tasarrufa taşeron firmaya bağlı işçileri ücretsiz izne göndermeye çalışmakla başlamak tartışmaya açıktır.
• Çanakkale Gezileri.. (Akaryakıt giderleri)
• Nazilli’li kadınlara haftanın 2 günü yaptırılan şehir içi turları.. (Akaryakıt ve kahvaltı giderleri)
• Dağıtıldıktan 1 saat sonra çöpe giden on binlerce karanfil..
• Billboard reklamları..
• Nazilli dışından gelen ve Nazilli Belediyesi’ni ‘çantada keklik’ gören TV ve gazetelere ödenen binlerce TL..
Vesaire, vesaire..
Sıraladıklarımın tamamı ‘sosyal belediyecilik’ çatısı altında yapılması gereken hizmet ve çalışmalardır. Ancak, bütçesi bir bakıma ‘taban’ yapmış bir belediyenin tasarruf önceliği, ‘taşeron işçiler’ değil, ‘sosyal belediyecilik’ anlayışının gereksiz, fuzuli kalemleri olmalıdır. Kalıcı hizmetin öncelikli düşünülmesinde fayda vardır.
Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık’ın müzakereye açık olması, Nazilli insanının, ‘her şey kötü gidiyor, tarihimizin en karanlık, en umutsuz günlerini yaşıyoruz’ düşüncesinden arınması için daha gerçekçi tasarruf tedbirleri almasında fayda vardır.
Nazilli insanı mücadele etmeye, direnmeye, kaderini değiştirmeye hazırdır.
Nazilli Belediyesi, ‘akılcı’ tasarruf tedbirlerinin yanı sıra, sivil toplum örgütlerini, üniversiteyi ve en önemlisi Aydın Büyükşehir Belediyesi’ni de yanına alarak ‘gerçekçi’ yeni kaynaklar yaratabilmelidir.