Soylu: Türkiye’de Hukuk Birileri Tarafından Hapsedilmiş
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, “Türkiye’de 17 Aralık darbesini yapanlar, bugün Türkiye’de hukuku kendi egemenlikleri altına almışlardır, hatta hukuku hapsetmişlerdir” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti’nin belediye başkan adaylarına destek vermek için geldiği Aydın’da ülke gündemindeki konularla ilgili olarak değerlendirmede bulundu. Dershane düzenlemesiyle ilgili çalışmaların devam ettiğine işaret eden Süleyman Soylu, AK Parti’nin en önem verdiği konuların başında insan kaynaklarının geldiğini söyledi. Türkiye’nin kendi gençlerini dünyanın gelişmiş ülkelerindeki gençlerin standardının üzerine çıkaracağını savunan Soylu, “Ama bu bize yıllarca dayatılan bir müfredatla değil; çocuklarımızı ezbercilikten kurtaran, onları araştırmaya, müzakereye, müşavereye ve dünyadaki kendi akranlarıyla rekabet edebilen bir düzeye getirmeyi amaçlıyoruz. Onun için de hafta sonları okullarımızda bu kurs ve takviyeler ciddi bir şekilde yapılacaktır. Sayın Başbakanımızın söylemleri ve Milli Eğitim Bakanlığımızın çalışmaları da bu yöndedir. Kısa süre içerisinde bu düzenlemeler ortaya çıkarılacaktır” diye konuştu. Üçüncü dönemle ilgili olarak en son söz söyleyebilecek insanlardan birisinin kendisi olduğunun altını çizen Soylu, “Bu partiye en son ben geldim ama siyasetin kendisine ait bir doğası vardır. Siyaset, milletten ayrı değildir. Millet siyaseti yönetir, yönlendirir, şekillendirir; arzusu ve isteklerini ortaya koyar. Yani siyaset, uzay boşluğunda durmaz. Siyaset, milletin içerisinden beslenir. Siyasetin teşkilatları, halkla kurdukları diyalog ve temasları bir şekilde kendi örgütlerine yansıtırlar. Sonra merkez kurulları, il başkanları, ilçe başkanları ve yönetimler bunları müzakere eder. Bu müzakerelerin sonuçları değerlendirilir ve ortaya bir sonuç konabilir. Ama bugün biz hepimiz 30 Mart seçimlerine dolu dizgin gidiyoruz. Zihnimiz de orada, aklımız da orada. Bunlar partimizin hemen seçimin akabinde, sonrasında veya seçim dışında herhangi bir dönemde oturup müşavere ve müzakere edileceği meselelerdir. Milletimiz böyle bir talep ve arzusu varsa bunu en yakın teşkilatla bir araya gelerek kucaklama şansına sahip olabilirler. AK Parti’nin bir kulağı değil, iki kulağı her zaman milletin içerisindedir ve sadece milletindedir” dedi.
“DARBECİNİN BABASI SENSİN”
Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Türkiye’de meşru hükümete karşı bir darbe hazırlandığı konusunda bir fikrimiz söz konusu. Elinde bıçakla birisini katleden ve bunu itiraf eden insanların davası 7 yılda bitirilmiyorsa, burada ülkenin hukukunun önüne başka bir iradenin geçtiği yönündeki bir akıl, bizim aklımız olarak oluşur. Türkiye’de 17 Aralık darbesini yapanlar, bugün Türkiye’de hukuku kendi egemenlikleri altına almışlardır hatta hukuku hapsetmişlerdir. ‘Özel Yetkili Mahkemeler ilanihaye Türkiye’nin kaderi olacak’ diye bir şey söz konusu değil. TBMM’de bu defalarca tartışıldı. Biz AB’ye girmek ve dünyadaki evrensel normlara uymak istiyoruz. Sen elinde Türkiye’nin bitmesi gereken davalarını gerekçelerini uzatarak, Yargıtay sürecini uzatarak oyalayacaksın; ondan sonra da gazetelerinden hükümete ‘darbecilerle işbirliği yaptı’ diye iftira ve suç atacaksın. Darbecinin babası sensin. Hükümet bir tek milletin kendisiyle işbirliği yapar. Başka hiçbir kurulla işbirliği yapmaz. Burada büyük bir tezgah ve çorap örülmeye çalışılıyor. 10 yıl bir insanın mahkemesi bitmez mi, gerekçeli karar yazılmaz mı?”
“HUKUKU HAPİSTEN KURTARACAĞIZ”
AK Parti’nin “Gecikmiş adalet, adalet değildir” diyerek 12 Eylül 2010 referandumunu yaptığını kaydeden Soylu, şöyle konuştu: “12 Eylül 2010 referandumu, ‘Türkiye’deki derin devleti tasfiye edilsin, Türkiye’de derin devlet değil millet ve milletin iradesi olsun’ diye yapıldı. Derin devleti çok seviyor olsak, eski derin devleti devam ettirirdik. Bunlarla mutabakat yapacaksak, onlarla da mutabakat yapardık. Eski derin devletten zorumuz neydi? Eski derin devletten zorumuz, demokrasiye uymaması, hukukun üstünlüğüne uymaması ve Türkiye’nin kirli ittifaklara mahkum edilmek istenmesiydi. Şimdi kendi elimizde yeni bir derin devlet ihdas etmenin ve Türkiye’nin başına bela etmenin ne anlamı var? Böyle bir anlayış olabilir mi? Biz demokrasi ve hukukun üstünlüğünün dışında bir şey söylüyor değiliz. Tahliye beraat demek değil ki, mahkeme devam ediyor. Yargıtay safhasında devam eden var, kendi mahkemesinde gerekçeli kararını bekleyen var. Özel Yetkili Mahkemeler dosyalarını devrederken, TBMM bu konuda çok zorlandı. Kanunu çıkarırken, bunların gerekçelerinin yazılıp gönderilmemesi hususunu da oraya derç etti. TBMM bu konunun tamamen farkındadır. Herkes bu meseleyi bilmektedir. Türkiye’de hukuk, birileri tarafından hapse mahkum edilmeye çalışılmaktadır. AK Parti ve TBMM’nin yaptığı da, milletimizin talep ettiği de hukuku hapishaneden çıkarmaktır”.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.