Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz:
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Şah Fırat operasyonuyla taşınan Süleyman Şah Saygı Karakolu ile ilgili olarak, karakolun taşınmasıyla Suriye ile savaşa girme sebebini ortadan kaldırdıklarını belirt...
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Şah Fırat operasyonuyla taşınan Süleyman Şah Saygı Karakolu ile ilgili olarak, karakolun taşınmasıyla Suriye ile savaşa girme sebebini ortadan kaldırdıklarını belirtti.
Bakan Yılmaz, AK Parti il teşkilatıyla birlikte kentteki bir otelde basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Burada 7 Haziran genel seçimlerini ve gündemi değerlendiren Bakan Yılmaz, “7 Haziran seçimi Türkiye’nin seçimi olduğundan ve evlatlarımızın geleceğini seçme seçimi olduğuna dair bu tespitimiz sandıklar açılmaya başladığında herkes mutabık kalmıştır. AK Parti 3 Kasım 2002’de tek başına iktidara geldi ve 13 yıllık zaman zarfında hem Türkiye’yi değiştirdi, hem de muhalefeti değiştirdi. İlk defa son seçime girildiğinde muhalefet hiçbir dönemde olmadığı kadar farklı bir politika izledi. Şimdiye kadar laiklik, irtica ve gericilikle Türkiye geriye gidiyor diye gündem oluşturanlar ilk defa halkın gerçek gündemiyle ana muhalefet partisi ekonomiyle, demokratikleşmeyle halkın önüne talepleriyle çıktı. Bunun dışında iki tane partide etnik kimlikle milletin önüne çıktı. Bütün yurt içinde seçime girenler partilerle birlikte yurt dışında Türkiye’nin son 13 yılda izlemiş olduğu bağımsız dış politikadan rahatsız olanlarda pekala bu seçimin bir kaybedeni olmasını istediler.”dedi.
“KOALİSYONDA HİÇ BİR PARTİYE KAPIMIZ KAPALI DEĞİL”
"Biz AK Parti olarak yüzde 41 oy aldık ve milletin şu mesajı verdiğine inanıyoruz; ’Yine hükümeti sen kuracaksın, bu milleti hükümetsiz bırakma, öncelik ve sorumluluk sana aittir. Ancak muhalefet partilerinden birisini al.’ Samimi olarak hiçbir partiye kapımız kapalı değil” diyen Bakan Yılmaz, şunları söyledi:
“Her partiyle oturup konuşacağız. Bu millet için hangi koalisyon seçeneği uygunsa yine millete soraraktan, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri kendi düşündükleri seçenekleri açıklıyorlar. AK Parti’de kendi yönetim organları, Bakanlar Kurulu, milletvekilleri ve teşkilatıyla istişareler devam ediyor. Milletvekili yemin töreni yapıldıktan geçici başkanlı divanı oluşturulduktan sonra Cumhurbaşkanımız bir partinin liderine hükümeti kurma görevini verecek. İlk olarak Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na bu görev verilecektir. Başbakanımız muhalefet partilerinin liderleriyle görüşecek ve sonuçta görüşmelerden elde edeceği sonuçlarla bu millet için en hayırlısı hangisi ise o koalisyona karar verecektir. Biz üstüme düşeni yapacağız. Bize hükümeti kurma sorumluluğunda birinci parti yaparak bize bu sorumluluğu verdi. Biz bu sorumluluğun bilinci içerisinde hareket edeceğiz ve koalisyonu kurmak için çalışacağız. Ancak bizim her türlü olumlu hareketimize rağmen muhalefet partilerinin üçü bir arada ’Yok biz AK Parti ile kurmuyoruz’ derse o zaman biz de bunu milletimize söyleyeceğiz ki, bize vermiş olduğun sorumluluğu biz yerine getirdik. Ancak bizim dışımızdaki partilerin davranışı bizim açık ara birinci olmamıza rağmen hükümeti kurmamıza fırsat tanımadıysa işte o zaman yine millete sorarız. Bu düğümü millet attı çözecek de millettir.”
“CUMHURBAŞKANI ANAYASAL ÇİZGİSİNİ AŞMADI”
Seçim döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasal çizgisini aşmadığı kaydeden Yılmaz, ”Sayın Cumhurbaşkanı AK Parti’yi eleştirdi mi? Milletvekili adayımız Hakan Fidan’ın aday olmasını istemedi ve tekrar görevine dönmek durumunda kaldı. Cumhurbaşkanı, Sayın Davutoğlu’na ’bu yanlış’ dedi. Davutoğlu’na dediğinde anayasal çizgiyi aşmış olmuyor da muhalefete yapmış olduğu söylemler ’bu ülke için zarar getirir’ demesi niye anayasal çizgiyi aşmış olsun. Biz ona katılmıyoruz” diye konuştu.
“KOALİSYON KURARKEN İLKELERİMİZDEN TAVİZ VERMEYİZ”
AK Parti’nin koalisyon kurmak için kendi üzerine düşeni yapacağını belirten Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, şöyle devam etti:
“Muhalefet partilerinin üçü bir araya gelirse bizim yapacak bir şeyimiz yok ancak biz açık ara birinci parti olarak şunu diyoruz. Milletin bize tek başına ülkeyi yönetme ancak muhalefet partileriyle birisiyle beraber ülkeyi yönet mesajı verdiğini düşünüyoruz. Bu mesajın gereği sadece AK Parti tarafından değil muhalefet partileri tarafından da yeterince doğru olarak değerlendirilirse biz bir koalisyon kurarız. Bu koalisyonu kurarken ilkelerimizden de Türkiye’yi sıkıntıya sokacak şartları da kabul etmeyiz. Adil olacak, bu aziz milletin kabul edeceği kurallar çerçevesinde bir koalisyon olacak. O koalisyonunda bu millete hizmet edecek bir koalisyon olması gerekir. Biz illa biz olalım düşüncesinde de değiliz.”
“YÜZDE 10 BARAJI TÜRKİYE’YE İSTİKRAR GETİRMİYOR”
Başkanlık sisteminin ve anayasa değişikliğinin sorulması üzerine Bakan Yılmaz, ”Yüzde 10 barajının Türkiye’ye istikrar getirmediği veya bir hükümet çıkarmadığı görülmüş oldu. Mecliste şuanda tek başına kanun değiştirebilme ve yapabilme gücümüz yok. Bir partiyle de bu konuda uzlaşmak gerekir. Bu konuda çalışmalar yapılır. Bu milletin lehine ne uygun olursa o değişiklikler yapılır. Bu meclisten bir hükümet çıkarılırsa demokratik parlamenter sistemin işlemi doğrultusunda vatandaşta bir kanaat oluşur. Ama bir koalisyon ortaya çıkarılmazsa bu mevcut sistemin işleyişinde bir sıkıntı olduğu şeklinde vatandaşta bir soru işareti ortaya çıkar. Anayasa ihtiyacı o zaman somut olarak ortaya konur. Başkanlık sistemini AK Parti’nin tek başına getirebilmesi söz konusu değildir. Eğer bu sistem işlemezse o zaman başkanlık sistemi çok açık bir şekilde ortaya çıkar. Bu oy sonucuyla başkanlık sistemi koalisyon işlersen Türkiye’nin gündemine gelmez. Eğer koalisyon işlemezse bunun sorunları çözmediği Türkiye’nin acil yönetim ihtiyacının başkanlık sistemiyle olacağı vatandaşın kafasında düşünce ağırlık kazanırsa o zaman siyasilerde bu milletin talebine göre karar verirler” ifadelerini kullandı.
Suriyeli mültecilerin normalleşme olduğunda geri gideceklerini düşündüklerini kaydeden Yılmaz, "Suriye’de bir etnik temizliğe kolaylık sağlayacak bir politikaya Türkiye’nin destek vermemesi lazım. Türkiye’nin açık kapı politikası devam ediyor. Türkiye kapısını çalanlara kapıyı kapatmaz, Suriye’de bir etkin temizlik yapılmasına veya yardımcı olacak bir politikaya da Türkiye izin vermez. İkisi arasında hassas bir çizgi var. Türkiye bunun üzerinde düşünerek hareket eder. Bir politika değişikliği yok, yine açık kapı politikamız var” şeklinde konuştu.
“SURİYE İLE SAVAŞ SEBEBİNİ ŞAH FIRAT OPERASYONUYLA ORTADAN KALDIRDIK”
Şah Fırat operasyonuyla türbenin taşınmasıyla ilgili olarak, Dışişleri Bakanlığındaki bir toplantıda söylendiği şekliyle Süleyman Şah Türbesini bir savaş sebebi sayılacağının söylendiğini kaydeden Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, şunları söyledi:
"Biz türbeyi buraya taşıdık ancak ya PYD var ya da DEAŞ terör örgütü var. Onların kontrolündeki bir yerde siz Mehmetçiği her an risk altında tutamazsınız. Mehmetçiği orda tutmak demek o insanlardan makul davranmayı beklemek manasına gelir ki, terör örgütünden makul davranış beklenmez. Musul Konsolosluğumuza DEAŞ terör örgütü saldırdığında bizim o zamanki Dışişleri Bakanımız hakkında ’niye zamanında boşaltmadınız?’ diye gensoru verildi. Yarın 3 bin tane PYD veya DEAŞ terör örgütü gidip bir baskın yapsa gidip başkalarının büyükelçiliklerini basıyor, o zaman denmez miydi ’Mehmetçiğin hayatını niye tehlikeye atıyorsun’ diye. Dışişleri Bakanlığında MİT Müsteşarı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Dışişleri Müsteşarının da olduğu bir toplantı vardı, orada ne deniyordu, ’Siz Süleyman Şah Karakolunu bahane ederekten, Türkiye’yi Suriye bataklığına sokacaksınız, bunu bir savaş sebebi sayacaksınız’ diyorlardı. Şimdi biz o savaş sebebini ortadan kaldırdık. Suriye bataklığına Mehmetçik gitmesin diye yaptık. Yapılan hareket doğru bir şeydir" dedi.
ABD eski Savunma Bakanı Leon Panetta’nın Suriye’deki olayların 30 yıl süreceği şeklinde ifadelerini hatırlatan Bakan Yılmaz, sözlerini şu şekilde tamamlandı:
"Siz 30 yıl belirsizlik ortamında Mehmetçiğinizi tutabilir misiniz? Onlar oradayken iki F-16 uçağınız devamlı havadaki hemen 2 -3 dakikada müdahale edilsin diye. Her uçağın bir çalışma ömrü var. Her uçak havada kaldığı sürece uçağın ömrü azalıyor. Kaç yıl sürecek, 30 yıl. Olaylar başlayalı 5 -6 yıl oldu, Ne zaman biteceği de belli değil. Bu yapılan çok doğrudur. Çok net şekilde söylüyorum, Türkiye’nin milli hak ve hukukunu korumaktır. Bunun aksini düşünen doğruyu düşünmüyor."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.