Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal:
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, “Son kamuoyu araştırmasında bizim oylarımız yüzde 44-46 bandında. AK Parti’nin 8 Haziran sabahında tekrardan tek başına hükümet olacağını net bir şekilde görüyor...
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, “Son kamuoyu araştırmasında bizim oylarımız yüzde 44-46 bandında. AK Parti’nin 8 Haziran sabahında tekrardan tek başına hükümet olacağını net bir şekilde görüyorum. Bizim yaptırdığımız kamuoyu araştırmalarında HDP barajı aşıyor gözükmüyor” dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sunduğu ‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. Ünal, Kahramanmaraş tarihi Beyazıt Konağı’nda gerçekleşen canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
“ATATÜRK’E RAĞMEN ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞİN ÖNÜ KAPATILDI”
Ünal, CHP’yi 1960 darbesinin zeminini hazırlamakla suçladı. 27 Mayıs’ın askeri Darbesi’nin Türkiye’nin demokrasi geleneğini ortadan ikiye kırdığını ifade eden Ünal, “1960’dan sonra askeri vesayet yılları başladı. 1970’lere geldiğimizde, 12 Mart muhtırası ikinci bir darbeydi aslında. Hemen arkasından sağ-sol olaylarıyla birlikte, o meşhur şartların olgunlaşmasını bekleyen generaller, tekrardan 1980’de ikinci bir darbe yaptılar. 28 Şubat ve 27 Nisan ile de bu süreç nihayete erdi. Artık Türkiye’de darbeler dönemi sona erdi. 27 Mayıs darbesinin altında Cumhuriyet Halk Partisi vardır. 27 Mayıs darbesinin altında Cumhuriyet Halk Partisi’nin medya düzeni vardır. O günün gazetelerinde; o günkü Hürriyet’te, o günkü Cumhuriyet’te, o günkü Akşam’da çıkan haberler ve onun öncesinde çıkan haberler, Türkiye’nin darbe sürecinin içine nasıl taşındığını gösteriyor. İsmet İnönü’nün emekli generallerle yaptığı toplantılar, İsmet İnönü’nün üniversiteli gençlere yaptığı konuşmalar, İsmet İnönü’nün ‘Seni ben bile kurtaramam’ ifadesinden tutun da; aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu genç Cumhuriyet ve demokrasi ideali maalesef 1938’den sonra o tekelci Kemalizm’in inşa edilmesi ki; bugün Kemalizm dediğimiz şeyin Atatürk’le hiçbir ilgisi yoktur. Atatürk her zaman sivil siyasetin yanında olmuştur; 1925’te, 1929’da iki defa çok partili düzene geçme girişimi yapmıştır. Ama İsmet İnönü’nün etrafında toplanan bir grup hem Serbest Fırka’nın, hem Terakkiperver Fırka’nın kapatılmasını istemiştir. O günün şartlarında, o partilerin kapatılması küçük bir darbe girişimidir. Atatürk’e rağmen çok partili sisteme geçişin önü kapatılmıştır. Türk siyasetinde İsmet İnönü, çok partili sistemin başlatıcısı olarak görülür; alakası yok. Çok partili sisteme Türkiye geçmek zorunda kalmıştır. Türkiye’nin çok partili sisteme geçme zorunluluğunu ortaya çıkaran, 2. Dünya Savaşı’nın sonuçlarıdır. 1950 ile 1960 arasında milletin iradesi egemen olmuştur. Ezan tekrardan kendi aslına getirilmiştir ve toplumun üzerindeki baskı biraz azalmıştır. Bunu hazmedemeyen, iktidarlarını ve imtiyazlarını kaybettiklerini düşünen bir zümre milletin iradesini darbe yoluyla gasp etmiştir” diye konuştu.
“Küresel sistem tam bağımsız Türkiye’yi istemiyor” diyen Ünal, “Küresel sistem dış politikada kendi kararını vereni, ekonomi politiğinde kendi politikası olan, savunma sanayinde bağımsızlık yönünde adımlar atan, savunma sanayini güçlendiren, kendi tankını yapan, kendi helikopterini yapan, kendi uçağını yapmak için çalışmalara başlayan, hepsinden önemlisi kendi uçak gemisini yapmak için düğmeye basan Türkiye’yi, küresel sistem bir tehdit olarak algılıyor. Biz de diyoruz ki; ‘Neden Mısır’daki darbeye darbe demeyenler, bugün Türkyiye’deki seçilmiş meşru hükümete ve yüzde 52 oyla seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı’na dönük neden böyle bir hamle içerisindeler?’ Yine aynı küresel sistem, 1915’teki sözde Ermeni soykırımını bir insanlık hassasiyeti olarak gündeme getirirken, tarihçilere bırakılması gereken bir konuyu uluslararası siyasetin malzemesi haline getirirken, burnumuzun dibinde Suriye’de yapılan katliama aynı küresel sistem neden tepkisiz kalıyor?” değerlendirmelerinde bulundu.
“ESKİDEN HÜKÜMET MERDİVEN ALTINDA BASIN AÇIKLAMASI YAPARDI”
Küresel medyanın AK Parti’yi zayıflatmak için haberler yaptığına değinen Ünal, BBC’nin Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili yaptığı haberleri eleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğüne yakışan bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapıldığına dikkat çeken Ünal, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yapıldığında, ilk haber yapan BBC’ydi. BBC, neden bundan rahatsız oldu? Biz devletimiz için bir külliye yaptık, bu bir şahsa ait değil. Ama İngiltere’de kraliçenin şahsına ait Buckingham Sarayı’nın tadilat masrafı 5 Milyar Paunt’ken, burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendisi için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temsilini yansıtan bir yapı neden haber malzemesi oluyor? Daha düne kadar devlet törenlerinde yollar trafiğe kapatılırdı. Hükümet merdiven altında basın açıklaması yapardı. Hatta insanlar ‘Merdiven altı Hükümeti’ diye, milletin seçilmiş meşru hükümetini alay konusu ederlerdi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi mehabetine yakışan bir külliye yaptığında, neden BBC bundan rahatsız oluyor? Bu, bakarsınız Guardian’dır, bir bakarsınız New York Times’tır, bir bakarsınız Wall Street Journal’dır; değişen bir şey yok” şeklinde konuştu.
“BİZ HER ZAMAN HDP’NİN MEŞRU BİR SİYASİ PARTİ OLDUĞUNU DİLE GETİRDİK”
HDP’nin Meclis’te temsil edilen meşru bir siyasi parti olduğunu söyleyen Ünal, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz, çözüm sürecini başlattığımızda, çözüm sürecinin asıl amacı, devletin terörü sonlandırmak için bütün enstrümanlarını ve mekanizmalarını kullanmasıydı. Çözüm sürecine katkı sağlayacak bütün enstrümanlar ve mekanizmalar kullanıldı. HDP de bizim başlattığımız çözüm süreci içerisinde bir siyasi parti olarak bulundu ve destek sağladı. Her zaman tehditle, her zaman şantajla, her zaman aslında bir tarafından çözüm sürecinin bir parçasıymış gibi göründü ama her zaman sorunun bir parası olarak bir yerde durdu. Ama biz her zaman HDP’nin meşru bir siyasi parti olduğunu dile getirdik. Bizim nihai amacımız, bu ülkede sorunların silahla, şiddetle, ölümle değil; siyasetle, siyaset kurumuyla çözülmesidir. Ama demokratik siyaseti savunurken dedik ki; ‘Demokratik siyasetin yanı başında silah olmaz.’ HDP’nin her zaman silahla, şiddetle, terörle arasına mesafe koyması gerektiğini söyledik. Son dönemde şöyle bir şey ortaya çıktı: Hatırlarsanız Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir çatı aday ortaya çıkardılar. AK Parti kurulduğu günden itibaren küresel sistem için bir tehdit unsuru oldu. Biz her zaman, ‘Türkiye kazanacaksa biz kaybedelim’ dedik. Ama birileri ısrarla, ‘Biz kazanalım, gerekirse Türkiye kaybetsin’ dedi. Kürsel sistem, içeride AK Parti’yi sandıkta yenmeye dönük bütün oluşumları destekledi. Sadece sandık konusu değil. Sandık dışındaki oluşumları da destekledi. Gezi olaylarında BBC ve CNN, Türkiye’de adeta bir devrim yaşanıyormuş gibi yayınlar yaptı. Ama aynı CNN, aynı BBC, İngiltere’de, Baltimore’de, Almanya’da, Hamburg’da polis şiddetini görmedi, tam tersine ‘Polise karşı şiddet uygulanıyor’ dedi.”
“HDP’NİN BARAJI AŞMASI İÇİN, HEM AVRUPA’DAN HEM AMERİKA’DAN ÇOK CİDDİ BİR ŞEKİLDE DESTEK AÇIKLAMALARI GELİYOR”
Paralel yapının, içeride ve dışarıda AK Parti’ye karşı olan bütün yapıları desteklediğini dile getiren Ünal, HDP’nin AK Parti’nin tek başına iktidar olmasının önüne geçmek için bir araç haline getirildiğini kaydetti. HDP’nin barajı aşması için Avrupa ve Amerika’dan ciddi şekilde destekler verildiğinin altını çizen Ünal, “Bugün HDP, 7 Haziran seçimleri öncesinde, AK Parti’nin tek başına Anayasa yapmasını engelleyecek temel araç haline geldi. Paralel yapı, şuanda hem içeride hem dışarıda AK Parti karşıtı bütün yapıların doğal destekçisi. HDP’ye doğuda, CHP’ye de Batı’da açık bir şekilde destek veriyor. Bütün bu koalisyona AK Parti karşısındaki bu ittifaka baktığınızda; CHP’si, MHP’si, HDP’si, paralel yapısı bir araya gelmiş durumda. Peki, CHP’nin iktidar olmak gibi bir iddiası var mı; yok. MHP’nin iktidar olmak gibi bir iddiası var mı; yok. Ama hepsi HDP’nin barajı aşmasına odaklanmış durumda. Daha düne kadar İzmir’de HDP’yi taşlayanlar, bugün HDP için kampanya yapıyorlar. İşte, ‘CHP’ye oy veren her aileden bir kişi HDP’ye oy verirse HDP barajı aşar.’ Eğer iktidar olma iddianız yoksa, bütün siyasetinizi AK Parti karşıtlığı üzerine kurmuşsanız; ‘Karşıtımın karşıtı benim müttefikimdir’ diye bakarsınız. HDP’nin barajı aşması için, hem Avrupa’dan hem Amerika’dan çok ciddi bir şekilde destek açıklamaları geliyor. ‘HDP barajı aşarsa, Türkiye’de çözüm süreci daha düzgün bir şekilde yürüyecek, 6-8 Ekim olayları olmayacak’ gibi masum bir argüman oluşturuyorlar” ifadelerini kullandı.
“ÇÖZÜM SÜRECİ HDP İLE BAŞLAMADI Kİ”
Ünal, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ın barajı aşamamaları durumunda kriz çıkacağı yönündeki sözlerini, “Bu işler tehditle, şantajla olmaz. Geçmişte MHP de DYP de barajı aşamadı. Onlar barajı aşamadığında ne olduysa, HDP aşamazsa da aynısı olur. Çözüm süreci HDP ile başlamadı ki. Çözüm süreci, devletin terörü sonlandırmak için başlattığı bir süreçtir. Tarafların burada, çözümün parçası olmak ya da sorunun parçası olmak gibi bir karar vermesi gerekir” ifadeleriyle eleştirdi.
HDP milletvekili adayı Meral Daniş’in DHKP-C terör örgütüne teşekkür ettiğini hatırlatan Ünal, “Bu aslında siyasetin terörize edilmesidir” dedi. CHP’nin de Gezi olayları sırasında siyaseti terörize ettiğini söyleyen Ünal, HDP’yi terörle arasına mesafe koymamakla suçladı.
“BUNLARIN KAZANDIĞI TEKBİR SEÇİM VAR; O DA KONGRELERİ”
“CHP hiçbir zaman iktidar olma iddiasında bulunmadı. İktidar olmak isteyen bir partinin genel başkanı, kendisine yüzde 35 oy oranını hedef koyar mı” diyen Ünal, “Bu CHP, geçmişte ne yaptı; Milliyetçi Hareket Partisi ile kendi tabanından oy geçişkenliğini sağlamadı mı? Şimdi aynı CHP kendi tabanından HDP’nin barajı aşması için oy geçişkenliğini sağlamıyor mu? Kendi partisini iktidar etmesi gereken taban, kendi partisini iktidar etmek gibi bir çabası yok, diğer taraftan HDP’nin barajı aşması gibi bir çabası var. Anketlerde de ilginç bir şey çıkıyor. Toplumun yüzde 64’ü AK Parti’nin iktidar olacağına inanıyor. Bu şu demek: CHP iktidar olursa, siyasi ve ekonomik istikrar devam etmez. MHP zaten bu işi yapamaz. HDP zaten böyle bir amaçla yola çıkmış değil. Bunlar defalarca seçimi kaybetmelerine rağmen asla koltuklarını bırakmadılar. Bunların kazandığı tek bir seçim var; o da kongreleri. Kongrelerine de rakipsiz bir şekilde gidiyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu açıklama yapıyor, ‘Benim hayatım bir başarı öyküsü’ diye. SSK Genel Müdürlüğü’ne bakın. İnsan bunu söylemeye utanır.”
“SON KAMUOYU ARAŞTIRMASINDA OYLARIMIZ 44-46 BANDINDA”
AK Parti Grup Başkanvekili Ünal, partisinin yaptırdığı kamuoyu anketlerinden çıkan bazı sonuçları paylaştı. AK Parti’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında HDP’nin barajı aşamadığını belirten Ünal, “Son kamuoyu araştırmasında bizim oylarımız 44-46 bandında. ‘CHP-MHP koalisyonu olacak, HDP de dışarıdan destek verecek’ diyorlar. Ben böyle bir Türkiye’yi düşünmek istemiyorum; böyle bir şey de olamaz. Geçmişte bu halk, koalisyonlardan çok çekti. AK Parti iktidarının da 13 yıl boyunca neler yaptığı ortada. Birileri bu milletin koalisyonla falan korkutmaya kalkışmasın. Tam tersine bu millet koalisyon ihtimalini gördüğü zaman AK Parti’ye daha da sıkı sıkıya sarılır. Ben bir sürpriz beklemiyorum. Beni AK Parti’nin 8 Haziran sabahında tekrardan tek başına hükümet olacağını net bir şekilde görüyorum. Bizim yaptırdığımız kamuoyu araştırmalarında HDP barajı aşıyor gözükmüyor” diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.