Ne aradığına ve aradığın şeyi bulduğunda onu ne şekilde yorumladığına göre değişir kitaplar…
Her zaman söylediğim gibi sizin için kısa bir andır okuyup bitirmek. Yazmak okuduğunuz kadar kısa bir sürede gerçekleşmez. Çünkü yazmak, boş bir sayfayı doldurmak yeni doğmuş bir çocuğu büyütmek gibidir.
Bazıları sadece televizyona bakıp keyif alır. Bazıları ise aynı televizyona bakıp insanların nasıl çürütüldüğüne, bilinçli olarak kurgulanmış o programlar ve dizilerle nasıl sığ insanlara dönüştürüldüğünü fark eder. Bununla birlikte yaşamın kıyısında dolaşmayı bırakır. Hayatın kaynağına inmek yerine, kaynağının nasıl yağmalandığının farkına varır.
Önce okumaya başlar sonrada elle ettiği birikimle yazmayı bir tutku haline getirir. Bir A4 kağıdını okumak ortalama üç dakikayken o sayfayı yazmak için koca bir akşamın gözden çıkartıldığı anlar vardı. O evde büyüyen bir çocuk vardır mesela ve ona sevgiyle bakan bir anne… Ama sadece tutkunu olduğu işi yapmak için değil milyonları değiştirebilmek için basar klavyenin tuşlarına.
Neden mi? Anlatayım; çünkü kitap okumak insanı sağduyulu olma yoluna sevk eder. Bu insanlar çoğaldığında o insanların yetiştirdiği minik insanlar büyüyüp hayatın içinde yer almaya başlar. Bırakın okur yazarlık oranın artmasını falan çünkü zaten olması gereken oldu diye alkışlanıp sevinmemeli insan.
Bugün bizler on yaşına gelmiş yetişkin olma yolunda ilerleyen bir çocuğu halan gözümüzün önünden ayıramıyorsak o toplumun içinde kötü giden bir şeyler… Kötülük yapmasından korktuğumuz insanların çok olmasından dolayıdır. Peki kötülük en çok cahillikle beslendiğine göre neden okuyan ve yazan bir toplum olmak için küçük değişiklikleri gerçekleştirmekten bu kadar üşeniyoruz. İnsan şikâyet ettiği şeyin bir parçası olmamak için çaba göstermeli ve oturduğu yerden kalkıp silkelenmelidir. Artık asıl ihtiyacımız olan şeyin çoğalmasıyla gurur duyar hale gelmeliyiz.
Bizler, kitap okuyan insanla okumayan insanı sağduyusundan ayırt ederiz. Sağduyulu insanlar doğru, gerçekçi, akla uygun ve yerinde yargılar verme yeteneğine sahip insanlardır. Doğru yerde doğru tepkiyi koyabilirler. Nefret ettiğimiz kötülükten daha uzakta yaşayabiliriz. Dolayısıyla aydın bir toplum ve o aydın toplumun yetiştirdiği fertler haline geliriz. Olaylara daha geniş bir çerçeveden bakma imkanına sahip oluruz. Okumamak dar kalıplarda sıkışmak ve hayata karşı daima sığ kalmaktır.
Eğer okuyorsanız kendinize bir iyilik yapın okumayanlarla kendi aranızdaki farkı ortaya koyun elbette kendinizi düşünün, sevin ama bunu yaparken sağduyunuzu okuyup bitirdiğinizi kitaplar gibi kitaplıktaki rafa kaldırmayın yanınızda taşıyın. Gerekirse okyanusları barındırın içinizde çünkü sığ bir denizde yalnızca taş ve kum vardır. Denizdeki taş olmak mı yoksa, Atlantik’te balık olmak mı? Seçiminizi yapın sonra her hafta Nazilli Havadis gazetesinde kitap yorumlarımla burada buluşalım.
"içindeki sen"
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.