Son günlerde AK Parti Nazilli İlçe Teşkilatı tedirgin. Çok yönlü bir muhasebe ve büyük bir değişim için kendilerini test eden kritik bir imtihana tabiler adeta..
Bir yanda mantık değişmesi ile uğraşan, bunu nasıl ve hangi yollardan yapacağını düşünüp ortaya koyanlar, işin idarecileri, kumandacıları var. Diğer tarafta bu parti değişmesine hedef alanlar, yaşayanlar var.
Yönetim içinde bazıları diyor ki;
“Gerçek bu kardeşim, hamasete, taşkınlığa, kavga etmeye, otoritelere kafa tutmaya kalkmayalım.
Var olan gerçeklik içerisin de çok uzun vadeli, sessiz ve derinden gidelim.
Önemli köşeleri tutalım.
Adamlarımızı her yere yerleştirelim.
O büyük güne kadar karda yürüyüp iz belli etmeyelim.
Bazılarımız farklı kılıklara bürünsün, rakipleri şaşırtsın, onlara benzesin.
Bazılarımız da o güne kadar hep rakiplerden yana görünsün.
Böyle-böyle çalışalım.
Hatta diğerleri gibi küçük değil, büyük düşünelim.
Şu Nazilli Belediyesi sınırları bize dar gelsin, bizzat Aydın’ın merkezini Büyükşehir’i ele geçirelim. Ama yavaş, sakin, sessiz ve derinden..”
Böyle diyorlar.
Bazıları da bunlara çok kızıyor. ‘Takiye ile İman yan yana durmaz’ diyor.
‘Takiye bir süre sonra yol olur’ diyor.
‘Kimlik ve kişilik olur’ diyor.
‘Rehineler düşman askerinin arasına sızarak kurtarılmaz’ diyor.
‘Ağlamadan, dillerimiz dolaşmadan, şafaktan utanmayıp, utandırmadan ‘aşk’ı konuşalım’ diyor.
‘Ruhumuzun içine kar yağar anamızdan doğduğumuz geceden beri diyor. Bu koşu bittikten sonra da koşan atlarız’ diyor.
Kimi başkaları da diyor ki;
“İnsan niye inanıyorsa odur.
Diğer partilerin gücüne inanıyorsan rakiplerin güçlüdür.
Kendi zayıflığından eminsen, bir kilo bıyıklı koca-koca adamların içinden kendi öz adayını çıkaramıyorsan zayıfsındır.
Rehin olduğunu düşünüyorsan acizsindir.”
Yine bir başka yönetici;
“Çok-çok gizli niyetler;
Çok-çok büyük hedefler;
Çok-çok önemli amaçlar;
Çok-çok derin yürüyüşler;
Çok-çok açık yalanların;
Çok-çok utanmazca söylenmiş kılıflardan ibarettir.
Kendimizi kandırmayalım güzel kardeşlerim, çocuklarımızı da zehirlemeyelim” diyor.
Hayat yaptığımız bilinçli tercihlerden ibarettir.
Kimimiz açık ve net konuşur, kimimiz haindir, kalleştir, işbirlikçidir ve bunu saklamaya yol edinmiştir.
Bazılarımız tüccar karakterlidir; Hayatı bir pazarlık ve kazanma-kaybetme oyunu olarak görür.
Bazılarımız asker ruhludur; Her şeyi yenme-yenilme savaşı hatta kurtuluş savaşı olarak bakar.
Bir kısmımız sanatçı ruhludur; Güzel ve çirkin ayırt etmekle geçer hayatı..
Bir kısmımız köledir; Efendisinden ‘aferin’ almaktır tüm gayreti diyor..
Sonuç;
Kafalar karışık!
Değişik görüşler, değişik fanteziler üç beş parçaya bölünmüş gruplar, herkes Birinci Meşrutiyet Kavgası’nda Fuat Paşa’nın Namık Kemal için, ‘O’nu bir ağacın dalına asıp, altında ağlamak istiyorum’ dediği gibi, ağacın dalına asılacak ve altında oturup timsah gözyaşları dökecek adam aranıyor SON TAHLİL’de..