Herkesin ‘hırsız’ diye çağırdığı bir vatandaşla tanıştım. Bana öyküsünü anlattı.
* * *
Bir dilenci olarak doğmuş ve böylece geçimini sağlamakla başaramayacağını anlayarak, bir hırsız olmaya karar vermiş. Fiziksel gücünün yeterli olması, boyunun uzun olması nedeniyle de bu beceriyi gençliği süresince oldukça güvenli bir biçimde yürütmüş. Tahılını ve üzümünü diğer insanların topraklarından toplamış ama öylesine uzak yerlerden ve öylesine büyük miktarlarda yaparmış ki, hiçbir kimse bunca yükün, bunca hırsızlığın bir gecede bir insanın omuzlarında taşınabileceğini akıllarına getirmezmiş. Ayrıca, hırsızlığını herkesten eş oranda yaparmış ve herkesin kaybını en aza indirgemeye çaba gösterirmiş. Şimdi oldukça zengin ve mesleğine açık-açık şükranlarını belirtiyor. Kazancının karşılığını Allah’a ödemek için, ürünlerini çalmış olduğu kişilere gönülden armağanlar vermek, günlük göreviymiş.
* * *
Doğru ya da yanlış, buradan anlaşıldığına göre bu insan hırsızlığı onursuz bir eylem olarak görüyor ve yoksulluktan daha az da olsa ondan nefret ediyor. Çok yalın bir biçimde yaptığından pişmanlık duyuyor ama karşılığını bu biçimde ödediği sürece, pişmanlık duymaz.
Bazı günahlar anlık ve birdenbiredir.
Gelin bunları bir yana bırakalım. Ama sık-sık yenilenen, düşünülen ve göz önüne alınan diğer günahlar ele alındığında, ister kişilik doğası ya da kişilik gereği olsunlar, insanın akıl ve bilinci onların sürekli olarak yüreğinde yer etmelerine istem duymadıkça, uzun bir süre orada kalacaklarını düşünemiyorum. Ayrıca bir hırsızın övünmesini göz önüne alırsak, belirli anlarda duyduğu bu pişmanlığını anlamakta güçlük çekiyorum.
Herhangi bir kararın önemi zamana bağlıdır;
Ortamlar ve içindekiler sürekli olarak deviniyor ve değişiyor. İyi yargılama yoksunluğu nedeniyle görünmeyen suskun durumlar bazen kendilerine bağlı olanları bile bilinmeyebilirler. Ama sırası geldiğinde bazı ortamlarca belirginleşir ve ortaya çıkarlar.
İnsanların yaygın olan gelişimlerine yüklenebilecek gerçek suçlama, verdikleri sözde durmamalarının büyük bir kötülük olduğunun vurgulanmasıdır.
Yenilik düşünceleri bulanıktır;
Pişmanlıkları, hemen-hemen günahları kadar hatalı ve hastalıklıdır.
Bazıları kötülük ile doğal bir bağ nedeniyle bir aradadırlar veya uzun bir alışkanlık nedeniyle bir aradadırlar. Öyle ki, artık bunun çirkinliğini göremezler. Günahı bir boyun borcu olarak düşünürler. Ama eğlence veya başka bir şeyleri dengelerler;
Acısını çekerler ve karşılığını da öderler;
Ama kötü ve aşağılık olarak, ne yazık ki…