İLK SEBEP

Mehmet Yaşar ÖZTEKİN

Küçülmesinde bile tat bulmaya kalkışan bir adamın kendisine ufacık bir saygısı kalabilir mi? Bunu umut kırıcı bir pişmanlık sonunda söylemiyorum.

Yineliyorum, özellikle tekrar söylüyorum;

İçlerinden geldiği gibi davranan insanlar, siyasetçiler, dar kafalı oldukları için, kafaları çalışmadığı için iş becerirler. Bu tür insanlar dar görüşlü olmalarından ötürü, önlerine çıkan ilk sebepleri ikinci dereceden de olsa ana sebep sanırlar. Davranışlarına sağlam bir dayanak bulduklarına herkesten çabuk ve kolay inandıklarından dolayı da içleri rahattır.

En önemlisi de bu değil mi zaten?

Herhangi bir işe girişmeden önce, bütün kuşkulardan arınarak huzur içinde olmalıdır insan.

Peki ama ben kendimi nasıl huzura erdireceğim?

Nerede bana destek olacak ilk sebepler, ilk dayanaklar?

Bunları nasıl bulacağım?

Şöyle bir düşünmeye başlıyorum, elime aldığım herhangi bir ilk sebep hemen peşinden kendisinden önceki sebebi sürüklüyor. Ve böylece uzayıp gidiyor. Anlamanın, düşünmenin, tefekkür etmenin iç yüzü budur.

Bundan çıkardığımız sonuç yine aynıdır.

İnsanın hak yerine bulsun diye öç aldığı söylenir.

Öyleyse ilk sebepte bulunmuştur: Öç almak ve adalet.

Şu halde büyük bir huzur içinde, iyi ve doğru bir iş yapıldığına inanılarak, başarıyla, rahat-rahat öç alınabilir. Bense burada ne adalet ne kalkınma, ne de erdem göremediğim için öfke bile duymuyorum. Huysuzluğum hep o anlayış yasaları yüzünden bir çözülmeye uğrar. Bir de bakarsınız, asıl amaç uçmuş gitmiş, sebepler toz olmuştur; suçlu ele geçmemektedir, aşağılanma kaderin cilvesi haline gelmiştir.

Yapılacak tek bir şey kalıyor, o da duvarı daha sert yumruklamak!

Asıl sebebi bulamayınca her şeyi boş verirsin. Bir kerecik bilinçli olmayı bir yana koyarak, ilk sebebini aramadan, uzun boylu düşünmeden, bırak kendini duygularının akışına, sev ya da nefret et, boş durmamak için bir şeyler yap!

En geç ertesi gün bu danışıklı kanma yüzünden kendini küçük görmeye başlarsın.

Sonuç olarak sabun köpüğü!

Her akıllı insanın ilk baştan geveze olması, yani havanda su dövmesi alnına yazılmışsa ne gelir elden?

Siz ne derseniz deyin, yaşadığımız şu olumsuz Türkiye şartlarında böyle sözleri işitmeyi kimse istemez.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.