Evet sevgili dostlar;
“Her ayağın kendi ayakkabısı vardır.”
Ayakkabı ayağı sıkarsa derin acılara ve yaralara yol açar.
Basın ayağında;
Basının düşük tirajına mukabil, fısıltı gazetesinin tirajı çok yüksektir. Bazı insanlar ortaya attıkları söylentiye, sonunda inanmaya başlıyor. Yermede olduğu kadar, övmede de müthiş bir hazinesi vardır.
Kapıları kapalı bulduğunda pencereden girmeyi iyi bilir;
Pencerenin darlığı, genişliği önemli değil.
Teşekkür etmeyi, tabiatı sevmeyi okulda öğretmemişlerdir. Şikayet etmeyi çok iyi bilir, çiçek koparmayı, ağaç kesmeyi, hayvan öldürmeyi sever. Kavgayı da, kavga edenleri de seyretmeyi sever.
Başkasının sahip olduklarına nasıl kendiside sahip olabilir yolunu aramak yerine onu da mahrum etmeyi tercih eder.
Türkiye’de en süratli yayılan haber, kötü haberdir; aranır...
İdareciler ayağında;
İdareciler her zaman problemlerin dış tezahürleri ile uğraşır, derine inmez, köklü çözümler aramazlar, tezatlar yan yana, iç içe yaşar. Bir yanda orta çağın kalıntıları, diğer yanda ise 21. Yüzyılın belirtileri görülür.
Tarımın, taşımanın, iletişimin, sağlık tesislerinin ilkel şekli ile en modern şekli yan yanadır. En lüks binanın kapıcı dairesinde gün ışığı yoktur, banyo yoktur.
Her ne kadar da kanun “YOK” diyorsa da, gerçekte insanların katsayıları, özgül ağırlıkları çok farklıdır.
Bedeni 'şark’ta, kafasının bir kısmı 'garp’ta olan bir toplumun tarihi ile istikbali arasında köprü kurmakta zorluk çeken bir toplumdur;
Bazen kaybedilmiş zaman, bazen kendini arayan bir toplum...
Eksileri olan artıları olan bir toplumda artılar büyük bir fark atar. İyi düşmanı çok dostu azdır. Yakınlaşmaya başladığı 'batı’da anlaşılamamıştır. Asırlar boyu birlikte yaşadığı 'doğu’da sevilememiştir.
Yüzyıllarca hep yürümüş, hareket halinde olmuş, fetihler yapmış, sonra dizleri paslanırcasına hareketsiz kalmıştır. Şimdi ise yeni bir dünyayla karşı karşıyadır.
Siyasi partiler elini bürokrasiden çekmelidir. Türk siyasi hayatının kaderi sadece birkaç liderin elinde olmamalıdır. Demokratik sistemimizin en büyük zaafı buradadır. Liderler sultası, liderler rekabeti, liderler kavgası, elli yıllık siyasi çalkantı, sosyal huzursuzluk ve çıkmazların kaynağı olmuştur.
Demokratik idarenin esaslarından biri, beklide en önemlisi katılımdır. Katılım liderlerce kontrol edildiği yerde ancak bizim gibi bir demokrasi (!) olur.
Türkiye bu engeli aşmalıdır.