AH ŞU BATILILAR!

Mehmet Yaşar ÖZTEKİN

Batılılaşmak farklı, yüzünü batıya döndürmek farklı şeyler…

Farklı olmanın bilinciyle söze başlamak istiyorum.

Üretmeden tüketen bir toplum alışkanlığı, sonuçta köklü bir kültürel ve sosyal değişimi gerektirdiğini akıldan uzak tutmamak gerekir.

Bizim gibi batılı olmayan ülkelerde söz konusu radikal değişiklikleri genellikle adeta ‘batı ajanı’ rolünü üstlenen sözde aydınlar yapar. Az gelişmiş orta Afrika ve Ortadoğu ülkelerde aynı görevi ya direk olarak siyasiler ve militer güçler ya da Avrupalılar tarafından monte edilmiş paralı profesyoneller tarafından yapılır.

Bir araba firmasının orta Afrika ve Amerika’da hükümetin yerli kabileler üzerinde gerçekleştirdikleri olay bir bilim adamının verdiği anlatıya göre;

Ünlü bir araba firması orta Afrika’da iki sene içinde temel kültürel değerleri, at ve ananevi bitki özlerinden yapılmış süs eşyalarına dayalı bir kabileye herkesi bir araba almaya zorlayacak kadar değişime uğratmıştır. Yolu, şoförü, benzini ve donanımı olmayan, üstelik arabaya da ihtiyacı olmayan kabile reisine iki altın kaplama araba hediye eymiş, böylece onu her gün ata binme alışkanlığından vazgeçirerek arabaya binmeye alıştırmıştır.

Bu işte çalışan Asyalı bir sosyolog, sonunda herkese araba kullanma hevesine mahkum ettikten sonradır ki mekanik değişimin ve modernizasyonun bu kabilelerin insani ve toplumsal bünyesinde yaptığı tahribatı anlamıştır. Zira bu kabile fertleri eskiden kendi geleneksel alışkanlıklarıyla tabiatla ve birbirleriyle uyum içinde yaşarlarken, araba tutkusunun onları kuşatmasıyla çeşitli hukuksuzluk ve sorunlarla karşı karşıya getirmiştir.

Asyalı sosyolog araba fabrikasının müdürüne;

“Mösyö, biz niçin böyle yaptık. Bu insanları huzursuzluğa ve bizim gibi meselelere mahkum ettik, oysa bunların arabaya ihtiyaçları yoktu ki” deyince araba fabrikası müdürünün verdiği cevap şu olmuştur:

“Biz at üretmiyoruz, araba üretiyoruz. Arabalarımıza Pazar bulabilmek için bu kabilenin, Afrika’nın ve bütün dünyanın kültürünü, alışkanlıklarını, zevkini değiştirmek zorundayız” demiş…

19’uncu YY’dan bu yana Avrupa bunu genel bir dünya politikası olarak önce sömürgelerde, sonra da bütün ülkelerde uygulama alanına koymayı başardı. Bugün bütün ülkelerin temel politikası bu değişimi gerçekleştirmektedir.

Değişim her zaman kendi kendine olmaz. Bazen de zorla, baskıyla ve süngüyle olur;

Hatta değişimin tamamen imkansız görüldüğü yerlerde de son çare olarak toptan imhaya başvurulur.

Ve batılılaşmaya karşı direniş gösterenler acımasızca öldürülür. Kıssadan hisse!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.