TAŞLAR YİNE BAĞLANDI MI ACABA?

Mehmet KIZILASLAN

Yaptıklarınıza baktıkça üzülüyorum. Sizler kendinizi ne zannediyorsunuz acaba? Vekil olabilirsiniz, başkan olabilirsiniz. Vekilin yakını olabilirsiniz. Başkanın yamağı olabilirsiniz. Ama iyi insanları üzdükten sonra ne işe yararsınız?

Bu masum millet, size oy verenler var ya onlar asillerdir, biliyor musunuz?

Sizler o mevkilerde geçici siniz ve o asillerin, vekiller siniz. Bunu da biliyor musunuz?

“Milletin hizmetkârı” olduğunu söyleyen başkanlarınız, başbakanlarınız, yukarıda bas, bas bağıra dursun, siz aşağıda egonuzu nasıl tatmin edeceksiniz onu düşününüz olur mu?

Benim oy verdiğim vekil, memleketin sorunları nasıl aşılır, bu millete nasıl yararlı olabilirim diye düşünmesi gerekirken, benim seçtiğim başkan, vatandaşına nasıl hizmet etmesi gerektiğini düşünmesi gerekirken, sizler yakınlarınızın işlerini, angaryalarını nasıl çözeriz? Onları kanun ve yasalardan nasıl muaf tutarız? diye düşünüyorsunuz.

Kanunsuz, nizamsız, düzensiz, kurallara uymayan, yakınlarınıza, kuralları hatırlattıkları için, devletin memurlarına düşmanlık ediyorsunuz. Onlara iftira atarak, sürgünlere nasıl göndeririz diye uğraşıyorsunuz.

Efendiler şunu iyi biliniz ki, sizden makam olarak büyük, başkanlar var, başbakanlar var. Onların hepsinden de büyük, Allah var.

Sakın ola unutmayın, “Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner” diye bir söz de var halk arasında!

Bu vekillikleriniz bittiğinde, başkanlıklarınız gittiğinde, insanların selam vermeyeceği günler geldiğinde, yaptıklarınızdan utanacak mısınız acaba?

Son dönemlerde gelişen olaylara baktığımızda, “Seçimi nasıl kazanırız? Memleketin sorunlarını nasıl çözeriz?” diye çalışmalar yapması gerekenler, efendiler sizler, memleket de düzen, nizam ve kanunları uygulamaya çalışanları neden rahatsız edersiniz?

Kanunlara, nizamlara, sizler ve sizlere yakın olanlar, uymazlarsa, kimler uyacaklar?

Kanunlar, nizamlar, yönetmelikler sadece sıradan vatandaşlar için mi yapılıyor?

Sizlerin bir yerlere seçilmiş olmanız, yakınlarınızın iltimaslı vatandaş olmasını mı gerektiriyor?

Sizler, kanunlara, nizamlara uymayacaksınız da, sadece sıradan vatandaşlar mı uyacaklar?

Bana söyler misiniz bu hak mıdır revamıdır?

Yaptığınız yanınıza kalacak mı zannediyorsunuz?

Efendiler, bu ülkenin memurları, amirleri, parti başkanlarının, vekillerinin, kanunlara, nizamlara aykırı isteklerini yerine getirmedikleri için, özel işlerini yapmadıkları için, oradan oraya sürülmeleri mi gerekecek?

Büyük şef zamanında, parti il başkanları, Vali’nin görevini, parti ilçe başkanları da Kaymakamın görevini üstlenirlermiş.

Şimdi sıra size mi geldi efendiler?

Siz de alın Valileri görevden!

İl başkanlarınızı oturtunuz o makama!

Alın Kaymakamları görevden, oturtun yerine ilçe başkanlarınızı!

Hepsinin başına da Vekillerinizi oturtunuz, çözün sorunu!

Size de kalmaz kardeşim bu yetkiler, o makamlar.

Yukarıdakilere sesleniyorum.

Ey yukarıdakiler;

Bir memuru, amiri partili birilerinin iki lafı ile sürgünlere göndermeden evvel, belge isteyiniz. Şikâyete konu olan, belgeler önünüze gelmeden, şikâyet konusu ispatlanmadan, memurunuzu amirinizi üzmeyiniz.

Bir söz vardır:

Büyük adamlar sistemi düzeltmekle, orta adamlar olayları büyütmekle, küçük adamlar, insanları yemekle uğraşırlarmış..

Bu söz size bir şey ifade ediyor mu efendiler?

Vicdanınız varsa biraz düşünün efendiler. Bazı insanlar, başka dairelerden, malını, mülkünü satacak şekilde cezalar yerlerken bile, ağzını açmazlarken, kaderlerine razı olurlarken, sizler nelerle uğraşıyorsunuz?

Haksızlığa uğrayan, yakınınız değil, ortağınızın çocuğu değil, kızınız değil, yamağınız, yandaşınız değil! Haksızlığa uğrayan, kanunları, nizamları, yönetmelikleri uygulamaya çalışan, amir, memur, kardeşlerimizdir. Onlar, sizlerin çıkardığınız yasaları uyguluyorlar.

Bunu yapmak ne zamandan beri suç olmaya başladı?

Efendiler:

Asil insanlar, idare ederler. Aciz insanlar, şikâyet ederler. Basit insanlar iftira ederler diye bir söz duydunuz mu?

İftiraya uğrayan, adaletsizliğinizle karşılaşan, mağdur olan, memur, amir, kardeşlerimizin, ellerini gökyüzüne kaldırıp, “Ya Rabbim sana havale ediyorum, bu adaletsiz, ölçüsüz, kanunsuz, nizamsız, kullarını” dediklerinde inanın iki yakanız bir araya gelmez.

Yukarıdaki adaleti, kalkınmanın önüne yazanlara ve buna inananlara duyurulur.