CUMHUR VE CUMHURİYET

Mehmet KIZILASLAN

Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimini ilan etmesi anısına, her yıl 29 Ekim günü, Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir Milli Bayramdır. Cumhuriyet Bayramı, 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet'in onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir. Bu önemi biz hala anlayamamışızdır.

Bu kadar ansiklopedik bilgiden sonra gelelim bizim bayram anlayışımıza...

Biz bazı olayların bizim için ne kadar önemli olduğunu algılamakta zorlanan bir milletiz. Çünkü bize, bir çok önemli gelişme, altın tepside, hiç mücadele etmediğimiz halde sunulmuştur. Cumhuriyet de bunlardan birisidir.

Koca bir ülkenin 27 de birine razı olduğumuzda binlerce şehit verdiğimiz halde, Zafer Bayramı'nı yani 30 Ağustos'u hiç birimiz gereği gibi kutlamayız. Dedelerimiz, dedelerini, babalarını, bu savaşta kaybetmelerine rağmen, yedi düvele karşı ayakta durmalarına rağmen, biz bu bayramın da önemini anlayamamışızdır. Gerektiği gibi de kutlamayız, kutlayamayız.

Cumhuriyet için, hiçbir gayret sarf etmemiş bir millet, Cumhuriyet'in önemini bilemez. Kurtuluş için yüz binlerce şehit verdiği halde onun önemini algılamakta zorlananlar, hazır tepside sunulan ve hiçbir gayret sarf edilmeyen, Cumhuriyet'i anlamakta gayet tabii olarak algılamakta zorlanırlar.

Cumhur, halk demektir; Millet demektir.

Cumhuriyet, halkın yönetimi, milletin kendi kendisine yönetmesi demektir.

Olur mu hiç, bizim için karar veren, padişahım devletlim varken, bizim gibi tahsilsiz eğitimsiz, bir şey bilmeyen insanların, onun, padişahın, yerine yönetime soyunmamız doğru olur mu? deyip Cumhuriyet'e karşı olanların yanı sıra;

Olur mu bizim gibi, tahsillilerin, eğitimlilerin, oyları ile, cahil, cühelanın oyları aynı olur mu? diyen güruhun mantığı aynıdır.

Hiç düşündüğünüz oldu mu? Bütün yetkiler eline verilmiş, kendisine padişahlık teklif edilmiş, istese halife de, padişah da, kendisi olabileceği halde, neden Türk Ulusu'nu, Cumhuriyet'le yönetmeyi seçmiştir Mustafa Kemal Atatürk?

Kim ne derse desin, kendisini fütursuzca eleştirdiğimiz, yaşadığı zamanın ve şartların içinde değerlendiremediğimiz için, bu gün, onun sayesinde kazandığımız özgürlüklerin içinde, öldüresiye eleştirdiğimiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün yerine, bizlerden birisi olsaydı, zannederim hiç kuşkusuz halifeliği de, padişahlığı da, o şakşakçıların, yağdanlıkların içinde çekinmeden kabul ederdik. O Son yüz yılın yetiştirdiği en büyük insandır.

Günümüz, askeri ve sivil darbecilerinin yanında, O mükemmel ötesi bir liderdir.

Ezilenler, köylüler, işçiler, esnaflar, sanatkarlar, memurlar, velhasıl padişah soyundan gelmeyen tüm efendiler; bu bayram sizin, bizim en büyük bayramımızdır.

Bayramımız kutlu olsun.

Ben sizlerden daha şanslıyım. Cumhuriyet'in 35. Yıldönümünde, 1958'de Cumhuriyet Bayramı sabahı doğduğum için benim için çok daha büyük bayram günü bu gün...

Saygılarımla...