‘Belediyelerden Nasıl Zengin Olunur’ yazı dizimiz en vurucu yollarıyla devam edecek, bunu biliyorsunuz. Ama biraz da Belediye Başkan Adaylarımızın projelerinde olması gerekenleri yazmak istiyorum. Bakalım kendileri ve yandaşları hakkında düşündükleri iyiliklerin dışında, sıradan vatandaş için düşünceleri var mı?
Kadınlarımızın el emekleri, göz nurlarının değerlendirilmesi için, çocuklarımızın geleceği için, işsizliğin önlenmesi için, şehrimize okumak için gelen ama ailelerinin gönderdiği paraların azlığından, şehir tuzaklarına takılan gençlerimiz için projeleri var mı?
Okuyan gençlerimizin yanlışa gitmelerini önleyecek partime çalışmalarını sağlayacak yöntemler konusunda projeleri var mı? Yukarıda yazdıklarımla alakalı fikirleri ve projeleri var mı?
Bir toplumun, onurlu, haysiyetli ve birilerinin eline bakar durumdan kurtarmak için yerel yönetimlerinde yapmaları gereken projeler ve çareleri vardır.
Hükümetler acil durumlarda gıda yardımı kömür yardımı yapabilirler ama uzun vadede bunlara ihtiyacı olan vatandaşlarımızı, ihtiyaç sahibi durumundan kurtaracak köklü tedbirleri almak hem yerel hem merkezi idarenin görevleri vardır.
Yerel yönetimler, her yerleşim merkezinde yetişen ürünlerin, üretilen malların, satış ve pazarlamacısı konumuna gelmelidir.
Uçuk bir fikir gibi geldi değil mi sizlere?
Soruyorum sizlere şimdi, memurun, amirin bakanların, vekillerin, maaşlarını, devlet adamlarının, valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının maaşlarını kim ödüyor zannediyorsunuz?
Üretim yapan köylü, millet, esnaf, çalışan kadınlarımız, erkeklerimiz çocuklarımız, amele dediğimiz en ucuza çalışanlarımız ve üreten her vatandaşımız ödüyor.
Seçimle gelen, atanarak gelen, her vatandaşımızın maaşlarını üretenler ödüyorlarsa eğer ve bunda aynı fikirde isek, bana söyler misiniz neden bu üretenlerin önünü açacak, onların ürünlerini pazarlamasında amele gibi çalışmayacaklara oyumuzu veririz ki?
Nerdeyse her seçtiğimiz bizlere ufak tefek yardımlar yaptıklarında haşa tanrımız oluyorlar kendilerinin hataları ve yanlışları yüzünden yoksullaştığımızı bilmediğimizi zannediyorlar.
Bazıları hariç, birçoğu, bizlerin sahibimiz olduklarını düşünüyor. Çoğumuz onların yanında çantasında kekliğiz ya ona yanıyor yüreğim. Oturduğumuz zaman gıda yardımı, kömür yardımı edenleri bazen aşağıladığımız oluyor.
Acil olarak ihtiyaç sahipleri, üretime dahil oluncaya kadar, bu yardımlar yapılmalı…
Ama ondan sonra üretime dahil ettiğimiz her vatandaşımızın ürününü pazarlayacak yöntemler bulmak zorunda yöneticilerimiz. Şimdi daha iyi anlatabileceğimi zannediyorum.
Her belediye başkanı, köylümüzün, esnafımızın, ev kadınımızın, her üretenimizin, ürünlerinin pazarlanacağı ortamları, özellikle dışarıdan gelip geçenlere, pazarlanacağı ortamları sağladığında şehrimize para akacaktır.
Dışarıdan AVM açmaları için birilerini davet eden belediye başkanı yerine;
Nazilli’de üretilen ürünlerin, köylümüzün, esnafımızın, ev kadınlarımızın el emeklerini göz nurlarını satacak ve hiçbir yerde olmayan ama Osmanlı’da olan, ‘Bedesten’ türü, kapalı çarşılar türü, fiyatların kontrol edildiği, bir satış merkezleri düşünmeleri gerekmez mi?
Üreten insanımızın kazandığı paralar, tekrar üretimde kullanılmaya başladığında, bir çok üretenimiz, yanında birer ikişer eleman daha çalıştırmaya başladığında; işsizliğin düğümünün çözülmeye başladığı gün dür o gün..
Ey oy verecek vatandaşlarımız, sizlere sesleniyorum. Onurlu, haysiyetli, evinize ekmek götürmek istiyorsanız, isterseniz bir de bu pencereden bakarak, oy vereceğiniz adaylara bu yazdıklarımı sorunuz.
Saygılarımla…