Bir şehir düşünün yıllarca siyasi entrikalarla idare edilen, vaatlerle kandırılan, elindeki değerleri çalınan ve heba edilen…
Hani o ovasındaki pamuğu yok olan, Sümer basmaları tarih olan, nehirlerinden kir akıtan…
Hani o devlet arazilerinde peşkeşlerin yapıldığı, imarın 18’lerle çarpıldığı…
Yolları çukurluklardan geçilmeyen, sokakları istila edilen…
Halkı uyutulan, gece operasyonlarıyla kandırılan…
Sporun, eğitimin, sağlığın, ticaretin, tarımın v.s. tümünün günden güne yok olduğu…
Sokak başlarında torba tutanların 12’lik çocukları zehirlediği…
Silahlanmanın çoğaldığı, gayrimeşrunun arttığı…
Hırsızlık oranlarının yükseldiği, randevu evlerinin türediği…
Yaşam alanlarının olmadığı, üretimin yapılmadığı…
Hazır tüketimin alıştırıldığı, tembelliğin merkezi…
Bir şehir düşünün, Bu şehir NAZİLLİ…
Yukarıda yazılı olan her kelimenin vebali biz Nazilli halkınındır. Seçtiğimiz siyasilerin iş bilmezlikleri sonucu meydana gelen bu olaylara, son dönemde hiçbir önlem alınmamıştır. Devletin varlığı sadece polisin ve jandarmanın olaya müdahale etmesiyle gösterilemez. Bu şehirde devlet yok arkadaş. Bu şehirde siyasilerin korku imparatorluğu var. Siyasiler kendi cepleriyle uğraşmaktan, bu şehrin değerlerini tarumar etmişlerdir.
“GÖZÜNÜZÜ AÇIN”
Süslü cümlelerde “Okumanın, yaşamanın, yaşlanmanın ve çalışmanın merkezi Nazilli” dense de açın gözünüzü Allah aşkına. Hayalleri, gerçekten ayıran tek şey “gözümüzü açmaktır”. Açın gözünüzü ve bu şehrin yok olmasına izin vermeyin. Peşkeşlerin olmadığı, rantın çevrilmediği, onun bunun çocuklarının siyasilerce bir yerlere atanmadığı bir yer hayal edin ve açın gözünüzü. Millet seçtiği kişiye, hesap sormakla mükelleftir.
NOT: Bugünden itibaren, haftada 4 gün “DİKEN” ismini verdiğim köşemde sizlerle birlikte olacağım.