Önümüzde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sorumlu olduğumuz ve neticesinde ‘Milletin İradesi’ şeklinde sorumlu tutulacağımız seçimler var. Bu seçime giderken çok iyi anlamalıyız ki;
Vatan lafla, sloganlarla sevilmez, vatan fiiliyatta sevilir. Askerlikle sınırlı olmamakla birlikte bütün askeri birliklerde yazdığı gibi;
‘Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır’
Bugün sokakta kimi çevirseniz Türkiye’yi, Cumhuriyet’i, Atatürk’ü sevdiğini söyler ama bu kadarının yetmediği apaçık ortada! Kendi menfaatimiz için değil, bu ülkenin geleceği için ya da ileride özgürce yaşayacak laik, demokratik, sosyal ve her şeyden önemlisi hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığına dayanan toplumsal barışın odağında bir vatan için biz ne yapıyoruz. Demek ki, vatan sevgisi başka bir şey, vatanı bir başka türlü sevmek gerekiyor.
Vatan sevgisi; Ona özel bir değer vermek, onu özel bir yerde konumlandırmaktır. O’nun için kararlı ve cesur bir duruştur. Geçmişe saygı, geleceğe ise inançlı bir güvendir. Geçmiş ve geleceğin arasındaki bugünde ise anlamak, sahip çıkmak, sorumlu hissetmek, korumak ve yüceltmektir.
Vatanı sevmek aşık olmak gibi ciddi bir şeydir, başka sevgilere benzemez. Vatan uzaktan sevilmez, vatan yemek sever gibi, renk sever, kıyafet sever gibi, takım tutar gibi sevilmez.
Vatan öylesi de olur böylesi de olur, kazansak da olur kaybetsek de olur diyerek sevilmez, vatan kerhen sevilmez. Vatan ruhla, bedenle, akılla, yürekle, bilekle, tepeden tırnağa insanı insan yapan her şey ile her hücre ile sevilir.
Vatan tektir, birdir, vazgeçilmezdir, taviz verilmezdir, hiçbir şeyle kıyaslanamaz, yerine hiçbir şey konulamaz. Maldan mülkten, paradan puldan, candan canandan her şeyden geçilir, vatandan geçilmez.
Çünkü vatanın içinde hayatınız, sevdikleriniz, milletiniz, atalarınız, tarihiniz, geçmişiniz, geleceğiniz, namusunuz, onurunuz, refahınız, mutluluğunuz, huzurunuz, hayalleriniz kısacası yaşama, insana ve ulusa dair ne varsa hepsi vardır. Bütün bunların bir anlamı olabilmesi için, önce bunları özgürce var edecek bir vatan gerekir. Vatan sevgisi sevgi kelimesinin sınırlarını öylesine zorlar ki, o sevginin içini ruhla, kararlılıkla, inançla, özveriyle, eylemle beslemezseniz, sevginizin vatana bir faydası olmaz, o sevgi ancak egonuzu tatmin etmeye yeter, çoğumuzun yaptığı gibi...
Vatan sevgisi belirli günlerde, anma etkinliklerinde, törenlerde ya da sadece duygularda yaşanacak bir heyecan değildir. Vatanı sevmenin eylemsel bir karşılığı ve sonucu etkilemeyi hedefleyen tutarlı ve inançlı bir bütünlüğü olmalıdır.
Büyük önderimiz, ‘Vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür’ diyerek bu konunun da ölçüsünü çizmiştir. Bence bugünün şartları gereği hepimizin bu ölçüye göre kendi samimiyetini değerlendirmesi ve vicdanı ile bir hesaba girmesi gerekir. Çoğumuzun iyi niyetinden şüphem yok, ama bugünkü şartlarda sonucu etkileyemediğimiz, iyi seçemediğimiz sürece sadece iyi niyet yetmiyor.
Vatan sevgisi evlat sevgisi gibi olmalıdır. Bir anne, bir baba nasıl çocuğunu her ne yaparsa yapsın, yaramazlık da yapsa, kötü bir şey de yapsa yine de sevgisinde bir azalma olmaz, ilk günkü gibi evlat sevgisiyle koşulsuz sever ve 24 saat, uykusunda bile evladının sağlığını, iyi okullara gitmesini, iyi imkanlara sahip olmasını, geleceğini, mutluluğunu düşünür ve bunu sağlamak için çalışır, araştırır, fedakarlık yapar, kendi yemez yedirir, kendi giymez giydirirse, gerçek vatan sevgisi de böyle olmalıdır. Ülkesini, insanları gerçekten, içten, samimiyetle seven 24 saat, uykusunda bile böyle düşünür, her davranışında böyle hareket eder.
Yaptıklarının, seçimlerinin, kararlarının ülkesine zarar vermemesine, ülke hassasiyetlerine dikkat eder, onun da ötesinde ülkesine, insanına faydalı olmasını, olan bitende kendisinin de yapıcı, geliştirici, iyileştirici bir payı olmasını ister.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım kavramlar aslında hiçbirimize uzak değil. Örneklerini yazılı, görsel ve işitsel medyamızda sürekli görüyoruz. İş konuşmaya gelince çoğu mangalda kül bırakmıyor, herkes ne kadar Atatürkçü olduğunu, ne kadar vatansever olduğunu, ne kadar fedakâr olduğunu o kadar iyi anlatıyor ki, dinlerken tüyleriniz ürperir, gözleriniz dolar. Ancak gerçek iman, inanç hakkında konuşmakta değil;
Eline bıçağı alıp Hz. İbrahim gibi biricik oğlunun boğazına dayamaktan ve Hz. İsmail gibi bıçağın altında sessizce yatmaktan geçer.
Gerçek iman, konuşulacak değil yaşanacak bir şeydir. Gerçek vatan sevgisi de sorumluluk almaktır, üretmektir, çalışmaktır, gerçekleştirmektir, başarmaktır, elini taşını altına korkmadan, (ya da korkarak ama kaçmadan) koymaktır ve de bütün bunları namuslu, dürüst, ahlaklı, sorumlu yurttaşlar olarak yapmaktır.
Bu dersi yıllar bize iyi öğretti…