Zamanın ruhu, maaşı iyi olan meslek iyi meslektir dese de bu görüş doğru mudur?
Maaş bordrosundaki rakamlar o mesleği daha değerli yapar mı?
İş dünyasının duayenlerinden Muhtar Kent bir söyleşisinde ‘’Hayatta en önemli şeylerden biri psikolojik gelir’’ der.
Sağlıkçı olmanın, harcanan emekler ve riskler dikkate alındığında maaş bordrosundaki rakamlarla ölçülebilecek bir bedeli hiç olmamıştır. Psikolojik gelir her toplumda farklı isimlerde olabilir; doğuda adı dua ve şükran, batıda saygınlık, itibar ve daha birçok kavram olabilir. Genelde en çalışkan ve zekilerimizin tıp, diş hekimliği ve diğer branşları tercih etmesinin sebebi sadece maaş bordroları değil bu mesleklerin psikolojik geliridir.
Seksenli yıllarda Almanya’da klinik açan Diş hekimi Öğün Abi’mden dinlemiştim.
Muayenehanemi açtıktan birkaç hafta sonra kliniğimin önüne belediyenin bir tabela astığını gördüm. Tabelada’’ Burada diş hekimi kliniği vardır sadece doktor park edebilir’’ yazıyordu. Alın hekimlerimiz neden Avrupa’ya gidiyor sorusunun basit bir cevabı size.
Son yıllarda sağlıkçıların maddi gelirleri hızla düşmekte ama asıl sorun psikolojik gelirlerinin hiç kalmaması. Çalışma koşullarının salgınla birlikte daha da kötüleşmesi yetmezmiş gibi üst makamların sağlıkçılara yaklaşımı camiada derin yaralar açmaktadır. Sağlıkta şiddet yasasının çıkmamış olması sağlıkçıların kendilerini korumasız hissetmelerine sebep olmaktadır. Yorgun, moralsiz ve tedirgin bir sağlıkçıdan verimli olmasını beklemek mümkün değildir.
Meslekte 40. yılını dolduran emekli bir uzman hekim arkadaşım, emekli maaşının çocuğunun yurt ücretini anca karşıladığını ifade etmesi gelinen noktanın ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Yetmezmiş gibi yılda 16 bin mezun veren hukuk fakültelerinden mezun olan avukatlar ‘olur olmaz’ iddialarla sağlıkçıları, uçuk tazminat davalarıyla tedirgin ettiklerini belirtmeden de geçemeyeceğim.
İnsanı hayata bağlayan biricik, olmazsa olmazı olan beden ve ruh sağlığı üstünde çalışan insanlar iç dünyalarında neler yaşarlar hiç düşündünüz mü?
Türkiye’de ortalama yaşam süresi 75’e dayanmasına karşın bu süre cerrahlarda 58, dahili branşlarda ise 62 olduğu belirtilmekte. Ülkemizdeki hekimlerin yaşam süresi, sıkıntı ve stresten dolayı Türkiye ortalamasının altında olması sağlıkçı olmanın ateşten bir gömlek olduğunu ispatlıyor.
Bu saatten sonra yürütme, yargı ve bazı vatandaşlarımızın sağlıkçılara bakış açısı sebebiyle sistemin kilitlenmeye başlayacağını söyleyebiliriz. Bunu bir tehdit ya da uyarı gibi değil, sağlıkçılar için bir çeşit ‘’Nefs-i müdafaa’’ olarak değerlendirilmesi sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.
Tüm sağlıkçıların kendilerini güvende hissedip doya doya kutlayabilecekleri nice tıp bayramlarını görmeleri dileğiyle…