Erdoğan-Biden Görüşmesinden Bir Sonuç Çıkar mı?

Dr. Evren Gökçe

Değerli Havadis Gazetesi okurları,

Bildiğiniz üzere Türkiye gündemi hatta dünya siyaseti Roma’da G-20 liderler zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’in görüşmesine odaklanmış durumda. İkili heyetler şeklinde yapılan görüşmede F-35’ler ve Suriye meseleleri gündeme alınmış. Görüşme beklenenden çok uzun sürmüş. Halen dünyanın en güçlü ve büyük devletinin başkanı olan Biden kendisine Türk tarafınca iletilen hassasiyetlere olumlu yaklaşmış vb.

Bu görüşme televizyonda gazetelerde ve sosyal medyada çok konuşuldu, saatlerce yorumlandı. Verilmek istenen mesaj neydi? Biden ve cumhurbaşkanı anlaştılar mı? Suriye’de ABD. YPG’ye verdiği desteği azaltacak mı? Yeni gelişmeler ne olacak? gibi konularda düşünceler ileri sürüldü.

Şahsi görüşüm açısından bu görüşme o kadar kritik ve önemli değil. ABD Başkanı dünyanın en önemli siyasi kişisi olarak görüşülmesi oldukça zor bir lider. Ağzından çıkacak her kelime ve hatta sergilediği her mimik bile önemli. Nitekim Trump bu konuda çıtayı zirveye taşıdı. Her hareketi, konuşması, kullandığı kelimeler, hatta vücut diliyle verdiği mesajlar bile dünya siyasetinin gündemini uzun süre meşgul etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmenin olumlu geçtiğini, Biden’in F-35’ler konusunda pozitif olduğunu, bunun yanı sıra Suriye konusundaki üzüntüsünü ilettiğini, düzenlediği bir basın toplantısında belirtti. Yani görüşme bizim açımızdan olması gerekenlerin net olarak öne sürüldüğü bir karakter kazanmış. Biden ise bu istekleri muhtemelen yana taranmış beyaz saçlarının süslediği gergin yüzüne yerleştirdiği o sinsi gülümsemesi ile dinlemiştir.

Peki bütün bunlar ne anlama geliyor? Tabi, uluslararası ilişkiler ve dış politika uzmanları kadar bilemem, ancak özellikle Biden’in ifadelerinin biraz dostlar alışverişte görsün, maksat laf söylemek olsun tarzında olduğunu düşünmekteyim. Yani Türkiye’nin görüşme isteklerini geri çevirmek, ikili ilişkilere zarar vereceği düşünüldüğü kabul edilmiş olmalı.

Bu kanıya nereden kapılıyorum. Hatırlarım. Cumhurbaşkanımız Başbakan iken önceki ABD.başkanlarından Bush ile PKK konusunda son derece kritik ve tarihi bir görüşme yapmıştı. Bütün ülke ve medya görüşmeye odaklanmıştı. Adeta nefesler tutulmuştu. Ancak görüşmeden hiçbir şey çıkmamıştı. Sadece diplomatik süslü laflar ve boş vaatler verilmişti. Ortaklık, müttefiklik, ortak çıkarlar, bölge barışı vb. bir sürü laf salatası. Yine daha önce Türkiye ve ABD ortaklığında kurulan ve Türkiye’yi merhum orgeneral Edip Başer paşamızın temsil ettiği bir koordinatörlük hayata geçirilmişti. Ancak buradan da yine hiçbir sonuç çıkmamıştı.

Peki Biden ve ABD’nin amacı ne? Bana göre bir oyalama taktiği izlemelerinin yanı sıra Türkiye’yi ellerinden kaçırmak istemiyorlar. Fakat Suriye’de YPG’den kesinlikle vazgeçmek gibi bir amaçları yok. Ayrıca Biden ne söz verirse versin karşısında Senato ve Pentagon var, karşıtı Cumhuriyetçi Parti var. Her vaadini doğrudan gerçekleştiremez.

Yani şunu demek istiyorum: Görüşme istediği kadar olumlu bir havada geçsin, toplantıdan sonra birlikte yemek yenilsin, çay içilsin, hatta “Ayıp ettiniz biz NATO müttefikiyiz. Beraber Kore’de savaştık. Sizi hiç kırar mıyız? Alın F-35’ler sizin olsun, Suriye’den de çıkıyoruz. Hatta dostluğumuzun göstergesi olarak bir uçak gemisi ile nükleer başlıklı bir balistik füze size hediyemiz olsun.” denilsin. Biden bizimle birlikte kasap havası eşliğinde halay çeksin, hatta hazır ola geçip İstiklal Marşı söylesin fazla bir anlamı yok.

ABD son görüşmede olduğu gibi büyük bir ihtimalle yine Türkiye’nin istediği adımları atmayacak, niyet okumaya çalışıp, zaman kazanarak oyalama taktiğine başvuracak. Fakat, Rusya’nın Türkiye’ye boş bir alan bırakacağını ima etmesinden çok telaşlandıkları açık. Rojava hattına doğru yaklaşmamızı kesinlikle istemiyorlar. Zaten yeteri kadar ilerlediniz, daha fazla gelmeyin, içeriye girmeyin diyorlar.

En büyük korkuları Türkiye’nin YPG’ye kurdurdukları yapıyı ortadan kaldırması. Bu bakımdan medyaya yansımasa bile bu konuda çok ciddi pazarlıklar yapılmakta olduğu kesin. Fakat bu pazarlıklarda da yine bizim isteklerimizi dikkate almamış ve aynı taktiklere başvurmuş olmaları muhtemeldir. Daha önce ifade ettiğim gibi bu konuları uzmanları daha iyi bilir.

Malumunuz olduğu üzere Türkiye defalarca ABD’den Feto’nun iadesini istedi. Tamam tamam hallederiz, merak etmeyin! Hele önce bir dosyaları, mahkeme zabıtlarını yollayın dediler. Sonuç ne oldu? Kamyonlar dolusu klasörler uçaklara yüklenip gönderildi ama koca bir hiç!

ABD şu anda Suriye’de YPG’den medet umar durumda. Bölgede var olan her güç bir paramiliter yapıya veya örgüte sırtını dayamış durumda. Esed veya eski ismiyle Esat hariç. Esed doğrudan Rusya ve İran’a dayanıyor. Vekil savaşları veya piyon savaşları var. Esed ise Ortadoğu denen satranç masasında hem piyon hem de şah. Çok iyi bir strateji izleyip koltuğunu korumayı başardı. Yoksa şimdi etrafı yüksek güvenlikle korunan falanca devletin kontrolündeki bir konutun bahçesinde “Ben başkanken birgün…” diye ziyaretine gelenlere anılarını anlatıyordu.

Şu anda söz konusu satranç tahtasında, yani Ortadoğu’da ülkeler büyük zararlarla sonuçlanacak açık çatışmaya girmek istemiyorlar. Filler, atlar, vezirler geride bekliyor, piyonlar öne sürülüyor. Türkiye’nin Suriye Milli Ordusu, İran’ın Haşdi Şabi’si ve Hizbullah’ı var. ABD’nin ise elinde kala kala sadece YPG kaldı..

Eğer YPG olmazsa Suriye’de ABD deyim yerinde ise yok hükmünde. Bu yüzden YPG’den vazgeçmeleri imkansız. Silah ve mühimmat verip karşılığında ucuz petrol alıyorlar. Ayrıca artık Akdeniz’den çıkarılmaları artık çok zor olan Rusya’yı denetleyebilecekleri önemli bir üstleri var. ABD’nin başka büyük bir korkusu Rusya ve Çin’in bu bölgede ABD’nin yolunu kesmesi.

YPG ise bu durumda en kârlı taraf. Şu anda Suriye’de devlet kurmuş durumdalar. Adı Rojava Devleti. Rojava güneşin battığı yer veya batı anlamına geliyor. Evet, bizim medya bunu pek dile getirmiyor ama şu anda YPG de-facto bir özerk devlet haline geldi. Geçenlerde Katalonya Meclisi bu devleti tanıma kararı aldı. İleride başkaları da tanıyabilir.

Yine geçenlerde kendi haber sitelerinde “Rojava Üniversitesi ilk mezunlarını verdi” başlıklı bir haber yayınladılar. Yani adamlar orada üniversite kurmuş, eğitim verip kepli diplomalı, mezuniyet balolu tören düzenliyorlar. İç işleri, dış işleri, eğitim vb. bakanlıkları var. Bu devletin başkanı yanlış bilmiyorsam Salih Müslim, genelkurmay başkanı ise Ferhat Abdi Şahin ya da kod ismiyle Mazlum Abdi.

Velhasıl durum böyle iken, yapılan ikili görüşmelerde Biden’in sahte gülümsemesinden bir şey beklemeye gerek yok. Ancak yukarıda ifade ettiğim gibi Türkiye’nin bir operasyon sinyali vermesi ABD’yi oldukça tedirgin etmiş olmalı. Tabi kulislerde, gizli odalarda neler konuşuluyor, hangi stratejiler geliştiriliyor bilemiyoruz. İlerleyen günlerde görebileceğiz.

Saygılarımla...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.