BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ/ROMAN
KLASİK ESER
YAZAR: VİCTOR HUGO
YAYINEVİ: İş Kültür Yay.
Kitap isminden de anlaşılacağı gibi idam cezası alan bir mahkumun duygu durumu ve doğrudan idam cezasının geri dönülmez durumu üzerine yazılmış ve ceza ve infazının sadece mahkum üzerinden değil, mahkumların anne, baba, eş, çocuklarının da cezalandırılıp cezalandırılmayacağına dair düşünceleri tartışmaya açıyor.
Roman, Fransa'da idam cezalarının uygulandığı Greve meydanı ve meydanda toplanan insanların seyirci olarak katılmaları ve giyotin ile kelle kesilerek yapılan idam cezasının infazının gerçekleştirilmesi, zaman zaman cezanın uygulanmasında yaşanan talihsizliklerden de bahsediyor.
Sefiller kitabının yazarı Victor Hugo'nun ülkesinin tarihi ve yaşanan dramları, insanlık dışı olayları değerlendirmekte ortaya koyduğu vicdani duyarlılık Fransa tarihinde derin değişim ve dönüşümlere öncülük ettiği şüphe taşımayacak kadar nettir.
Konuyla ilgili daha fazla düşüncelerimi ifade etmekten çok, kitabın önsözünden önemli gördüğüm kısımlardan yaptığım alıntılarla sözü sahibine bırakıyorum.
Kitaptan, “...Gerçeklere bir bakalım.
Yargılayanlar ve mahkum edenler ölüm cezasının toplumdan kendisine zarar verebilecek olan birini uzaklaştırmanın önemi nedeniyle gerekli olduğunu söylüyorlar. Sadece bu söz konusu olsaydı,müebbet hapis cezası verecekti.
Öldürmek neye yarar? Hapishaneden kaçabileceğini söyleyerek itiraz edeceksiniz, öyle değil mi?
Nöbetçileriniz görevini iyi yapsınlar. Demir parmaklıkların sağlamlığına güvenmiyorsanız, hayvanat bahçelerini açmaya nasıl cesaret edebiliyorsunuz?
Zindancının yeterli olduğu yerde cellada gerek yoktur.
Ama devam ediyor. Toplumun intikamını alması,cezalandırması gerekiyor. Ne biri ne diğeri. İntikam almak bireyseldir, cezalandırmak Tanrı'nın işidir.
Toplum ikisinin arasında, cezanın altında intikamını üzerinde yer alır. Böylesine büyük ve böylesine açık iki şey ona uygun düşmez. ‘İntikam almak için cezalandırmak’ yerine iyiliğe yöneltmek için düzeltmelidir.
Ceza hukuku uzmanlarının yöntemi bu şekilde dönüştürürseniz, bunu anlar ve katılırız.
Üçüncü ve sonuncu gerekçe örnek teşkil etmesi düşüncesi - Örnek göstermek gerek!
Suçluları bekleyen kaderi izleyerek onları taklit etmeye kalkışacakları korkutmak gerek! İşte Fransa'daki beşyüz mahkemenin o sürekli tekrarladıkları cümle neredeyse harfi harfine böyle.
Ama biz bütün bunların, infazların gösteriye dönüşmesinin beklenen etkiyi yaratmadığını, halkı eğitmediğini, moralini bozduğunu, içindeki bütün duyarlılığı ve erdemi yok ettiğini ileri sürüyoruz…”
Shf/18-19
***Okundu