Abraham LİNCOLN Hayatı
Yazar: E.B THOMAS
Konusu: Biyografi
Yayınevi:10 KİTAP KULÜBÜ
Kitabın baskısı çok eski olduğu için kitabın önyüz kapak tasarımını paylaşamıyorum.
Abraham Lincoln (12 Şubat 1809, Kentucky – 15 Nisan 1865, Washington), Amerikalı siyasetçi, hukukçu ve Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanıdır.
1861'den suikasta uğrayıp öldüğü yıl olan 1865'e kadar görev yapan Lincoln, döneminde çıkan Amerikan İç Savaşı'nda Amerikan ulusunu anayasal bir birlik olarak savunmak için Birleşik Devletler Birliğini yönetti, savaşı kazandı.
Dört yıllık başkanlık sürecinde köleliği ortadan kaldırmayı ve ABD ekonomisini modernleştirmeyi başardı.
Kitap Amerika’nın onun öncesi ve döneminde yaşanan süreci, iç gerginlikleri, Birleşik Devletleri oluşturan eyaletleri bir arada tutma, kölelik düzeninin yaşattığı dramı, çelişkileri, ortaya çıkması muhtemel ayrılıkları ve çatışmaları, siyasi yapısında baş gösteren gerilimleri, partileri, cumhuriyetçileri, cumhuriyet içinde var olan liberalleri, demokratları verdikleri siyasi mücadeleyi, yaşanan gerilimleri anlatıyor.
Abraham LİNCOLN bu aşamada muhafazakarların için liberal düşünceleriyle ve hatipliği ve sorunların çözümünde kendi doğrularında ısrar etmek yerine karşı tarafı anlama çabası ve ortak çözüm üretme gayretleri ile öne çıkıyor.
Bütün gayretini Birleşik Devletleri bir bütünlük içinde tutmaya harcıyor.
Bütün bunlara rağmen çıkan iç savaşı engelleyemiyor ama savaşın kazanılmasına rağmen köleliğin kaldırılmasını yasalaştırıyor ve bir suikasta uğrayarak öldürülüyor.
Lincoln, içeride yaşanan gerginliği aile içinde yaşanan bir olay gibi görüyor ve ailenin parçalanmaması üzerinde hassasiyetle duruyor.
Bu mutedil duruşuyla hem Cumhuriyetçiler, hem siyahilerin ve köle karşıtları tarafından biraz şüphe ile bakılıyor ve yaptığı konuşmalarla ise insanları etkiliyor, gönüllü siyasi danışmanları ve akıllı duruşu onu Devlet Başkanlığına taşıyor.
Onu anlamak için kitapta geçen bir nutkunu buraya almayı uygun görüyorum.
Kitaptan, “Lincoln, Speed'e parti politikasının hangi tarafı tuttuğunu bilmediğini itiraf etti.
‘Ben kendim Whig bir şey olduğumu zannediyorum, fakat başkaları Whig diye bir şey olmadığını ve benim kölelik aleyhtarı olduğumu söylüyorlar. Waşington'dayken en az kırk defa Wilmot prensibi için rey verdim ve bu yüzden hiç kimsenin beni Whig'likten çıkarmaya teşebbüs ettiğini duymadım. Şimdi köleliğin yayılmasına karşı gelmekten başka bir şey yapmıyorum. “Bir şey Bilmeyenlerden”(1) de değilim. Buna eminim. Nasıl olabilirim? Zencilerin baskı altında tutulmasından nefret eden bir insan, beyaz ırka mensup olanların alçaltılmasına nasıl razı olabilir? Soysuzlaşmadaki ileriliğimiz bana pek çabuk oldu gibi geliyor. Biz millet olarak ‘Herkes eşit yaratılmıştır’ sözünü açıklamakla başladık. Şimdi işimize geldiği üzere ‘Herkes eşit yaratılmıştır, zenciler hariç’ diye okuyoruz. “Bir şey Bilmeyenler” idareyi ellerine aldıkları vakit ‘Herkes eşit yaratılmıştır, zenciler, yabancılar ve katolikler hariç’ diye okuyacaklarınız. Bu raddeye gelirse böyle hürriyet sevgisi gösterisinde bulunmayan başka bir memlekete -mesela despotizmin tamamen saf, riyakarlıkla karışmamış olduğu Rusya'ya gitmeyi tercih ederim…”
Not:(1) Bir siyasi akıma verilen isim.
KİTABIN BAŞKA BİR ÖRNEĞİ