Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İstanbul Şehir Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Mehmet Genç’e Necmettin Erbakan Üniversitesi Senatosu olarak fahri doktora unvanını takdim etmeyi uygun gördüklerini ve bu sayede de Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin de, senatonun da şereflendiğini kaydetti.
Şeker, Senato Salonu’nda düzenlenen cübbe giyim töreninde yaptığı konuşmasında fahri doktora unvanının anlam ve önemi hakkında bilgiler vererek, “Hak edene hak ettiğini sunmak ve karşılıklı saygınlık kazanmak önemlidir. Sayın Mehmet Genç de bunu fazlasıyla hak ediyor, kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Kısa bir konuşma yapan SBBF Dekanı Prof. Dr. Abdulkadir Buluş da, İktisat Bölümü adına Mehmet Genç’e fahri doktora verilmesinin gerekçeleri olarak, kendisinin iktisat tarihine yeni ve farklı bakış açıları getirdiğini, Osmanlı ekonomisi hakkında dünya çapında katkılar sağladığını belirtti. Buluş da, Mehmet Genç’e kendilerini kırmayıp törene teşrif ettikleri için teşekkür etti.
Mehmet Genç ise, kendisine verilen fahri doktora unvanından dolayı son derece memnun olduğunu dile getirirken, kendisine gösterilen ilgiye ve ev sahipliğinden dolayı da NEÜ’ye teşekkür etti. Cübbe giyilmesiyle de tören sona erdi.
MEHMET GENÇ, KONFERANS VERDİ
Genç; cübbe giydirme töreninden önce de Sosyal Beşeri Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda "Osmanlı Sosyal ve İktisadi Sisteminin Temel Özellikleri" konulu bir konferans verdi. Osmanlıların devlet yönetiminde tasarladıkları iktisadi önlemleri, kurmaya çalıştıkları eşitlikçi yapıyı anlatan Genç, vergi sistemi ve gelir dağılımı gibi konularda da dinleyenleri bilgilendirdi. Genç, Osmanlı tarihinde eşitlik ve sosyal devlet anlayışının benimsediğini, vergilerin insanları zorlamadığını belirtti.
"BİR GÜNLÜK YİYECEĞİ OLAN ADAM DİLENEMEZ"
Fakirlik ve sefaletin Osmanlı’da olmadığının altını çizen Genç, İstanbul’un o dönemlerinde bile dilencilerin yok denecek kadar az olduğunu ancak diğer güçlü ülkelerde bu sayının kat be kat fazla olduğunu da dile getirdi. Gazali’nin “Bir günlük yiyeceği olan adam dilenemez” sözünü hatırlatan Genç, dilenmenin dinde de yeri olmadığını dile getirdi.
Osmanlı’nın sonradan kazandığı topraklarda, insan ve üzerinde yaşadığı kaynaklar konusunda çok ciddi müdahalelerde bulunduğunu belirten Genç şöyle devam etti: “Osmanlı’daki sistem kontrol altına aldıkları topraklardaki halkları daha önce yaşadıkları hayattan çok farklı bir hayata dönüştürdü. Bir kere insanları hürleştirdi. Emek vergi konusu olmadı. Mevcut üretim kaynaklarını insanlar arasında mümkün olduğu kadar eşit dağıtmaya çalıştılar. Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet anlayışını benimsemesi de zirai devrimleri beraberinde getirmiş ve halk huzur içinde varlığını sürdürmüştür.”