Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Anayasa’da belirtilen süreç içerisinde Sayın Başbakan, 45 gün içerisinde kendisinin de partisinin de inandıklarıyla mütenasip olabilecek bir ortak bulabilirse ama bir tekrar seçim, ama farklı bir anlayışla bir ortaklık için adım atabilir. Ama o tabi kendi ilkeleriyle, kendi düşünceleriyle de karşı düşüncenin ne yapması lazım örtüşmesi lazım. Herhalde örtüşmüyorsa intihar edecek hali de yoktur. Bunu tabi bu şekilde görmek lazım. Yani Anayasa’da belirtilen süre içinde koalisyon hükümetinin kurulması benim temennimdir. Bu süreç nedir, 45 gündür” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Sakarya, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Tokat ve Artvin illerinden gelen muhtarlarla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi. Türkiye’de tüm hayatını demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesiyle geçiren bu yöndeki taleplere ve gayretlere her türlü desteği veren bir siyasetçi olarak açıkça ifade ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet ve hükümetin önce ‘demokratik’ açılımla, ardından ‘milli birlik ve kardeşlik’ projesiyle, ‘çözüm süreciyle’, ret, inkar ve asimilasyon politikalarını bir daha dönüşü olmayacak şekilde ortadan kaldırdığını vurgulardı.
Başbakanlığı döneminde bu adımları atanın kendisi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adımları attık dedik ki karşımızdakiler samimi davranacak. Biz elimizi uzattık ama onlar silahla cevap verdi. Şimdi utanmadan, sıkılmadan ‘çözüm sürecini hala devam ettiriyoruz’ diyor. Neyi devam ettiriyorsunuz, her şey ortada. Bana göre çözüm süreci buzdolabındadır. Şuanda milli birlik ve kardeşlik projesi gündemdedir. Milli birlik ve kardeşlik projesine destek verenlerle bu yolda yürümeye varız. Bölücü örgüt ve parti sorumluluklarının gereğini yerine getirmemiştir.
Tam tersine sürekli istismarla, sürekli tahrikle tercihini şiddet ve baskıdan yana kullanmıştır. Çünkü bunlar yalan adeta itikadi bir meseledir. Terör örgütü 2013 yılından beri silahlarını toprağa gömmek, militanlarını sınırlarımız dışına çıkarmak yerine kendi aklınca devleti ve hükümeti oyalayarak tahkimat yoluna gitme gayretini göstermiştir. Şuanda işte görüyorsunuz, operasyonlarda nasıl silahlar ortaya çıkıyor. İşte Hakkari’de yolda toparlanan araçların kontrolünden çıkan silahları ekranlarda izlediniz değil mi? Tamamen yığınak yapıyorlar. Sığınıktan, Suriye’den yığınaklar yapılıyor. Niçin yarınlara. Maalesef bu konuda şuanda devletin çok daha gayretli, çok daha bu konularda yılmayacak şekilde operasyonlarına devam etmek suretiyle hangi evde ne var yok, istihbaratıyla, her şeyiyle bunu ortaya çıkarmak durumundadır. Ben bu konuda muhtarlarımızdan destek bekliyorum “diye konuştu.
“HÜKÜMETİN VERECEĞİZ TAVİZ, ATACAĞI HERHANGİ BİR ADIM YOKTUR”
Muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarın hangi evde kim varsa onu orada kaymakamına, valisine, emniyetine bildireceğini ifade etti. “Bu yola analar ağlamasın” sözüyle çıktıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin umudunu boşa çıkarmamak, ülkeyi yeniden çatışma ortamına sürüklememek için mümkün olduğunca dikkatli hareket ettik, gerektiğinde dişimizi sıktık. Dikkat ederseniz yine de çatışmaları yeniden başlatan devlet olmadı. Terör örgütü kendisi bu yola başvurdu. Bundan sonra artık devletin ne de hükümetin vereceğiz taviz, atacağı herhangi bir adım yoktur. Çünkü yapılmasına gereken her şey yapılmıştır. Terör örgütü silahlarını bırakmadığı, militanlarını ülke dışına çıkarmadığı, onun güdümündeki siyasi parti şiddeti ve tehdidi bırakıp demokrasini safına geçmediği sürece devletin tüm birimleriyle ülkeyi ve milleti korumak için üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir. Sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütün tüm unsurlarına karşı gereken her türlü müdahale yapılacaktır. Paralel yapılanmaların ihanet zemininde kurdukları işbirliği asla buna mani olamayacaktır. Milletimiz müsterih olsun. Çözüm sürecini bu ülkenin bekasının tehdidi haline dönüştürmeye çalışılan mutlaka hüsrana uğrayacaktır. Bununla birlikte Türkiye’nin 1990’lara geri döndüğü iddialarını da kesinlikle reddediyorum. 1990’ların Türkiye’sinde olanların birçoğu şuan Parlamento’da. Nasıl oluyor da 1990’ların Türkiye’sini konuşuyoruz. Nasıl şuanda Parlamento’da bulunuyorlar. Bu itham milletimize haksızlıktır. Türkiye geçtiğimiz 12 yılda demokrasi, hak ve özgürlükler, kalkınma alınlarında elde ettiği kanımlar bir milim dahi geri gitmeyecektir. Tam tersine 2023 hedeflerimiz doğrultusunda kararlı adımlarla yürümeye devam edeceğim. Türkiye demokrasi ve hukuk içinde teröründe, paralel yapılarında üstesinden gelebilecek imkanı ve iradeye sahiptir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.
7 Haziran seçimlerin hiçbir partinin tek başına iktidar olabilmesine veya hükümet kurabilmesine imkan tanımayan bir Meclis tablosu ortaya koyduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak ülkenin böyle bir sıkıntıyla karşı karşıya kalmasını asla arzu etmeyeceğini ifade etti.
“BEN ŞU ANDA BEN BU SÜRECİ İŞLETİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonuç olarak karşılarındaki tablonun bu olduğunu belirterek, “Birileri zaman zaman çıkıyor, ‘Sayın Başbakan bir koalisyon hükümeti kurmak istiyor ama Cumhurbaşkanı bunu engelliyor’ gibi böyle yalan yanlış, iftira kokan ifadeler kullanıyorlar. Ben şu ifadeyi sürekli kullandım, kullanıyorum, sorunların çözümü irade ortaya koyabilecek bir koalisyon hükümetinin oluşması konusunda ümidimizi biz muhafaza etmeye çalıştık, çalışıyoruz. Niye, bu ülke hükümetsiz kalamaz. Cumhurbaşkanı olarak şahsıma düşen görev nedir, anayasada belirtilen süreci işletmektir. Ben şuanda ben bu süreci işletiyorum. Seçimde en çok oyu olan partinin genel başkanı da şuanda hali hazırdaki başbakanımızdır, hükümeti kurma görevini ben kendilerine verdim ve bu süreci başlattım. Sayın Başbakan şuanda hükümeti kurma görüşmelerini devam ettiriyor ama bu süreç içerisinde bakıyorsunuz yine farklı farklı yaklaşımlar ortaya konuluyor. İşte ‘anamuhalefetle iktidar birlikte koalisyon hükümeti kursunlar’ diyenler var. Bütün bunların hepsini görüyoruz. Anayasa da belirtiler süreci işletiyoruz. Anayasa’da belirtilen süreç içerisinde sayın Başbakan, 45 gün içerisinde kendisinin de, partisin de, inandıklarıyla mütenasip olabilecek bir ortak bulabilirse ama bir tekrar seçim, ama farklı bir anlayışla bir ortaklık için adım atabilir. Ama o tabi kendi ilkeleriyle, kendi düşünceleriyle de karşı düşüncenin ne yapması lazım örtüşmesi lazım. Herhalde örtüşmüyorsa intihar edecek hali de yoktur. Bunu tabi bu şekilde görmek lazım. Yani Anayasa’da belirtilen süre içinde koalisyon hükümetinin kurulması benim temennimdir.
Bu süreç nedir 45 gündür. Bu mümkün olmadığı takdirde ya mevcut hükümetin azınlık hükümeti devam etmek suretiyle bir erken seçime gitmesidir ki buna bir destek gerekiyor. Çünkü Parlamento’dan güven oyu olması gerekiyor. Aksi takdirde çünkü sunulacak olan bir kabini Parlamento’da bir güven oyu almaya bilir. O zaman da yeni bir görevlendirme süreci başlayacaktır. Burada farklı alternatifler var. Meclis’in kalkıp bir geçici seçim hükümeti kurmada değişik şekilleri var. Tabi burada da Parlamento’da temsil edilen siyasi partilerin güçleri oranın da kurulacak geçici seçim hükümetinde ne olması gerekiyor, temsil edilmesi gerekiyor. Bunun da çeşitli faydaları var, zararları var. Bu fayda zarar dengelemesini iyi yapmak gerekir. Anayasa belirtildiği şekilde bir seçim hükümeti yoluyla seçimlerin tekrarı yoluna bütün bunlar denendikten sonra gidilecektir. Türkiye’nin önündeki sorunlar güçlü bir siyasi iradenin gerekliliğini her geçen gün daha açık şekilde gösteriyor. Bunu sağlayacak yol hangisiyse onun izlenmesini temenni ediyorum. Demokrasinin ve siyasetin en önemli özelliği işte bu tür durumlarda millet iradesine dayalı çözümü daima masada tutuyor olmaktır. Bir kez daha ben koalisyon görüşmelerinin hayırlı bir şekilde sonuçlanmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.