Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk’te ana haber spikerliğini yapan Nevşin Mengü’nün açıklamalarına tepki göstererek, “Benim sizlerle buluşmamın da olduğu resmi program duyumunu almış kendince başkanlık sistemiyle, otobüsçülerle dalga geçiyor. Hatta daha da ileri gidip muhtar, taksici, otobüs şoförü, ’kutsal üçlü’ diyerek adeta kin kusuyor. Tahkir ettiği kim, bizatihi milletin kendisi. ’Muhtar’ demek milletten icazetli demektir, seçilmiş demektir. Sandık, yani demokrasi demektir. Bunların sandığa, millete, demokrasiye inançları, saygıları işte bu kadar. Taksici, otobüsçü kim? Bu milletin alın teriyle helalinden evlerine ekmek götüren asil evlatları. Şoför kardeşimin desteğinden hareketle başkanlık sistemini küçümsüyor. Aslında böyle yaparak kendi küçüklüğünü, kendi acziyetini ortaya koyuyor bunun farkında değil” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) Genel Kurulu’na katıldı. Anadolu Hotels’de gerçekleştirilen genel kurulda otobüsçülere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölünmüş yollar ve tüneller sayesinde yollucuğun artık eziyet olmaktan çıkıp keyif haline dönüştüğünün altını çizdi. Türkiye’nin geleceğinden umutlu olmak için bundan daha güzel bir manzaranın bulunmadığına ama bunun için yeni Türkiye’nin vizyonuna, 2023 hedeflerine güçlü bir şekilde sahip çıkılması gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılının Türkiye’sinde hala 1940’ların tek parti zihniyetini yaşatmaya çalışanların olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli şeflik döneminin özlemiyle yananların durmadan milleti taciz ettiklerine dikkat çekti.
“KENDİNCE BAŞKANLIK SİSTEMİYLE, OTOBÜSÇÜLERLE DALGA GEÇİYOR”
Eski CHP milletvekillerinden birinin kızının televizyon spikeri olduğunu (Nevşin Mengü) ve kendisinin otobüsçülerle buluşmasını duyduğunu ancak içine sindiremediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim sizlerle buluşmamın da olduğu resmi program duyumunu almış kendince başkanlık sistemiyle, otobüsçülerle dalga geçiyor. Hatta daha da ileri gidip muhtar, taksici, otobüs şoförü, ’kutsal üçlü’ diyerek adeta kin kusuyor. Tahkir ettiği kim, bizatihi milletin kendisi. ’Muhtar’ demek milletten icazetli demektir, seçilmiş demektir. Sandık, yani demokrasi demektir. Bunların sandığa, millete demokrasiye inançları, saygıları işte bu kadar. Taksici, otobüsçü kim? Bu milletin alın teriyle helalinden evlerine ekmek götüren asil evlatları. Şoför kardeşimin desteğinden hareketle başkanlık sistemini küçümsüyor. Aslında böyle yaparak kendi küçüklüğünü, kendi acziyetini ortaya koyuyor bunun farkında değil. Şoför esnafımızın desteği üzerinden karşı çıktığı başkanlık sistemini ‘kim istemiyor’ diye bakıyoruz, gördüklerimiz şunlar; terör örgütü istemiyor, Pensilvanya istemiyor, halka ‘bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam’ diyenler istemiyor, Ermeni diasporası istemiyor, birde bunlarla aynı çizgiye gelmekten zül duymayan muhalefete partileri başkanlık sistemini istemiyor. Dikkat edin bu ittifakta tek bir şey yok, burada millet yok” dedi.
“SANDIĞI KÜÇÜMSEYENLERE HADDİNİ BİLDİRMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasım ayında Antalya’da G-20 Zirvesi’ni yapacaklarını anımsattı. Türkiye’nin dünyada ekonomik gücü 17. sırada olan bir ülke olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G-20’ye ev sahipliğini biz yapacağız. Oranın yöneticisi nasip olursa ben olacağım. Bu yıl bunu götüreceğiz ve sonra bir diğer ülkeye devredeceğiz. Buradaki ülkelerin yarıdan fazlası başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Başkanlık sistemi ülkeleri geri götüren bir sistem olsa affedersiniz bunlar enayi mi? Niye o sistemi kullansın. Bunlar hep bu sistemleri denediler. Ama netice alamadılar ve ondan sonra bu iş böyle yürümeyecek parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçtiler. Bizde şu patinaj yapıyoruz. Kişi başına mili gelirde 3 bin 400 dolardan başladık, 10 bin 500 dolara kadar geldik. Ama 10 bin 500 dolarda tıkandık. Burada şimdi patinaj yapıyoruz. Patinaj yapan bir araç belli bir patinajdan sonra geri kaymaya başlar. Biz patinaj yaptıktan sonra değil patinaj yapmadan tırmanarak devam edelim istiyoruz. Çünkü hedef koyduk kendimize. 2023’te kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolara çıkmalıdır. Bunu başarmalıyız. Bunun içinde demek ki sistemde bir güncelleme gerekiyor. Bu güncellemenin adı başkanlık sistemi. Milletişte burada bizimle birlikte yeni Türkiye’yi de istiyor, yeni anayasayı da istiyor, başkanlık sistemini de istiyor. 7 Haziran’da şoförlerimizi, milleti, sandığı küçümseyenlere haddini bildirmeliyiz diye düşünüyoruz” diye konuştu.
“İSTANBUL’DA BEYAZ TÜRKLER’LE KADEH TOKUŞTURMUYORUM”
Dün Aydın’ı ziyaret ettiğini, sağanak bir yağış altında Uşak’ta olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına devam etti:
“Alan gümbür gümbür şemsiyeleriyle giydikleri naylon önlükleriyle orada konuşmayı takip ettiler ve hepsinde bir aşk var, hepsinde heyecan var, hepsinde 12 gün sonrasını bir bekleyiş var. Muhtar, taksici, otobüs şoförü ‘kutsal üçlü’ diyerek millete olan nefretlerini ortaya dökenlere derslerine 7 Haziran’da vereceklerine ben inanıyorum. Ben bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak şoför kardeşlerimle aynı parantezin içinde ifade edilmiş olmayı kendim için şeref sayıyorum. Onlar böyle diyerek güya bizi tahkir ediyorlar. Ama aslında bize en büyük payeyi verdiklerinin farkında değiller. Bir başkası çıkmış ‘Cumhurbaşkanı nereye çağırılsa gidiyor. Evde konservemi yapacaksınız, yufkamı açacaksınız çağırın gelir diyor.’ Evet, ben milletimin çağırdı her yere bugünü kadar gittim, bundan sonrada giderim. Bu benim için ayıp değil, şereflerin en büyüğüdür. Çünkü ben zaten oralardan geldim. Ben 40 yıldır milletimle birlikte olduğum, milletimle birlikte yol yürüdüğüm için buradayım. Doğu’da, Güneydoğu’da Kürt kardeşimin duygularını istismar edip İstanbul’da beyaz Türkler’le kadeh tokuşturmuyorum, böyle bir derdim de yok. Diyarbakır’da sözde bir müftü, Eskişehir’de eşcinsel aday biz göstermiyoruz, böyle bir derdimiz de yok. Ege’de, Karadeniz’de, İç Anadolu’da demokrasi ve özgürlük nutukları atıp bölgede insanları hayatlarından bezdirircesine tehdit etmedik, etmiyoruz. Bizim böyle bir şeyimiz yok. Maalesef aynı şekilde milliyetçiyim deyip bölücü örgütün güdümündeki partiyle, paralel örgütle aynı dili de kullanmadık, kullanmıyoruz.”
“VAR MI ARTTIRAN?”
“Asgari ücret aman Yarabbim açık artırmaya çıktı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin farklı farklı rakamlar söylediğini dile getirdi. Asgari ücretle ilgili “Var mı arttıran?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyeyim yani. İnanın bunlara sorun asgari ücret nedir bilmezler. Asgari ücret bir çerçevedir. Yani bu çerçevenin aşağısına inemezsiniz. Sen bir işveren olarak asgari ücreti 2 bin yap, 3 bin yap senin bileceğin bir iş. Ama siz asgari ücreti yüksek tutarsanız işveren işçi çalıştırmaktan kaçar. İstihdam zafiyete girer, onlar bunun farkında değiller. Ondan sonra sokaklarda işsizlik diye bağıranların sayısı artar” dedi.
“İNŞALLAH O DA OLUR”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bütün kesimlerle bir araya geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği yerlerde vatandaşların el işareti yaparak kendisini çaya davet ettiğini hatırlattı. Vatandaşların davetine ‘hayır’ diyemediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Çıkıp çaylarını içiyoruz” demesi üzerine otobüsçüler ‘ASTİ’ye de bekleriz Sayın Cumhurbaşkanım’ diye bağırdı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İnşallah, komşuyuz zaten o da olur” dedi.
“TOPRAĞIMIZDA KİMSE OPERASYON DÜŞÜNMESİN AVUCUNU YALAR”
Karış karış Türkiye’yi dolaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabiamızı dün olduğu gibi Uşak’ta, Aydın’da hangi samimiyetle ifade ediyorsam Hakkari’de de aynı samimiyetle ifade ediyorum. Hakkari’de başka, İstanbul’da başka değil. Bizim Rabiamız bu; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu. Tek milletin içinde ne var, Türkü, Kürdü, Laz’ı, Arap’ı, Çerkez’i, Gürcüsü, Abaza’sı, Roman’ı var vs. Hepsi tek milletin içinde. Sadece Türk olmaz, sadece Kürt olmaz. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Ayrım yapamayız. Şu şuna üstündür diyemeyiz. Üstünlük ancak bir Müslümanlık için Allah’a yakınlık iledir. Tek bayrak diyoruz, rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ta kendisi. Biliyorsunuz, ‘bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’ Bizim bu vatan toprağı şehit kanlarıyla yoğrulmuştur. Dolayısıyla 780 bin kilometrelik bu vatan toprağımızda kimse operasyon düşünmesin avucunu yalar, karşısında bulur, silahlı kuvvetlerimizi bulur, tüm güvenlik güçlerimizi bulur. Hepsinden öte milletimizi bulur. Kimse bu toprakları bölemez, kimse de böyle bir hayalin peşinde koşmasın. Tek devlet; çıkmış bir paralel devlet. Affedersiniz, ta Pensilvanya’dan oradan bakıyorsunuz işi yönetiyor. Ya senin Pensilvanya’da ne işin var hani sen din adamıydın, vaizdin. Pensilvanya’ya gideceğine Mekke’ye gitseydin, Medine’ye gitseydin. Pensilvanya’da senin ne işin var. Oradan işi götürmek istiyor. Bir üst akıl var bu işin içinde. O üst akıl her numarayı çeviriyor. Bunlarda onlarla beraber hareket ediyorlar. Şimdi bölge imamları var bunların. Bunlarda kaçmaya başladılar. Ya imam mihrabı terk edip kaçar mı? Bunların ki kaçar. Abileri var kaçar. Hatırlarsınız başbakanlığım döneminde 17-25 Aralık’ın ertesinde bir şey söylemiştim, ‘bunların inlerine gireceğiz’ demiştim, inlerine girdik. Şimdi bunlar kaçıyorlar. Şimdi hukuk içerisinde ne gerekiyorsa yapacağız, sonuna kadar kovalayacağız. Bizde riya yok, kandırmaca yok. Biz ‘ya olduğun gibi görün, ya göründüğü gibi ol’ ilkesiyle hareket ediyoruz. Biz umudunu darbecileri, dış güçlere, terör örgütüne bağlayanları değil millete bağlamış olanlara, sandıktan çıkanı kabul edenlere saygı duyarız” diye konuştu.
“BİZİM TEK KABE’MİZ VAR, O DA MEKKE’DEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit edenlere terörist diyemeyenlerin milletin yanında kıymetinin olmayacağını kaydetti. Onların ancak Mursi’ye verilen idam cezasıyla, rahmetli Menderes’in akıbetiyle kendilerini korkutmaya çalıştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim de, milletin de artık bu tehditlere artık karnı tok. Allah’ın bana vermiş olduğu ömrü ne kısaltmaya, nede uzatmaya sizin gücünüz yetmez. Allah’ın ilahi fermanında ne bir an ileri ne bir an geri. Her şey rabbimizin takdirindedir. Biz buna inanmışımız. Onun için de kefenimizi giyerek biz yola çıktık, siyaseti de böyle yapıyoruz. Onlar kendilerine yeni Kabe’ler, yeni kıbleler arayabilirler. Birisi kalkıp ‘bizim Kabe’miz Taksim’dir’ diyebilir. Terör örgütünü arkasına alan parti. Bir diğeri geçmişte öyle diyordu ana muhalefet. ‘Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter’ diyorlardı. Bizde diyoruz ki bizim tek Kabe’miz var, o da Mekke’dedir. Milletimizin Kandil’in ve Pensilvanya’nın izinde gidenlere de, ülkenin doğrudan halkın oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanına darağacını gösterenlere de eyvallahı olmaz” dedi.