İYİ Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin, Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
“İtiraz ettiğimiz bir düzenleme”
Teklifin, çoklu baro uygulamasının neden olduğu sorunlardan birini ele aldığını ifade eden Sezgin, “Teklifle Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılan adli yardım ödeneğinin barolar arasındaki dağılımının tertibi öngörülmektedir. Çoklu baro uygulaması avukatların siyasi nedenlerle bölünme ve ayrışmasına zemin oluşturan ve İYİ Parti olarak başından itibaren itiraz ettiğimiz bir düzenlemedir. Bu uygulamayı mümkün kılan 7249 sayılı Kanun'un Komisyondaki görüşmelerinde hazırladığımız muhalefet şerhinde çoklu baro uygulamasının tatbikatta baroların yetki alanında olan CMK, adli yardım ve disiplin işlemleri gibi kurumların işlevsizleştirilmesine neden olacağını belirtmiştik. Söylediğimiz gibi adli yardım uygulamasında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Şimdi de iktidar bu sorunları gidermeye çalışıyor.” dedi.
“Yandaş baro oluşturma girişimi”
Sezgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kanun tekliflerini beceriksizce hazırlama, daha sonra bunlara yama yapma uygulaması AK Parti'nin adeta alametifarikası haline gelmiştir. Biz en başından beri çoklu baro uygulamasına yani baroların dünyada hiçbir yerde görülmemiş bir şekilde parçalanmasına karşı çıkmıştık; çünkü hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu demokrasilerde demokratik yöntemlerle oluşturulan bütüncül baro anlayışı geçerlidir. Hiçbir hukuk devletinde olmayan bu tür uygulamalar sivil toplumu siyasi erk karşısında parçalama teşebbüsüdür, yandaş baro oluşturma girişimidir. Barolar ülkemizde hukuk devletinin ve demokrasinin yerleşmesi açısından çok önemli işlev görmüşlerdir. Bugün baroların getirildiği durum hukuk devletinin ve demokrasimizin geldiği durumla benzerlik göstermektedir.”
Hükümet sistemini eleştirdi
Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü Endeksi 2021 Raporu'na göre Türkiye’nin, 139 ülkenin yer aldığı sıralamada 117'nci sıraya gerilediğini hatırlatan Sezgin, “Avrupa Konseyi kurucu üyesi Türkiye, Ruanda, Senegal, Gana, Tanzanya, Liberya, Nijer gibi ülkelerin gerisine düşmüştür. Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinin nasıl hoyratça çiğnendiğini görmek için aslında bu raporlara ihtiyacımız yok, zira bunları her gün üzülerek yaşıyoruz. Hukuk devletinin olmadığı düzenlerde de demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
Aynı raporda yer alan 8 gösterge arasında Türkiye'nin en kötü sıralamaya sahip olduğu kategori, hükümet yetkilerine ilişkin kısıtlamalar kategorisi olmuştur, Türkçesi şudur: ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ adı verilen ucube tek adam yönetimi dünyada denge ve denetlemeden en yoksun ülkelerden biri olmamıza neden olmaktadır. Ülkeyi yönetenlerin yasalara ne kadar bağlı olduğunu ölçen bu kategoride Türkiye, 139 ülke arasında 134'üncü sırada yer almıştır.”
“Tek yol güçlendirilmiş parlamenter sistem”
Sezgin, sözlerini şöyle noktaladı:
“Hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmek, keyfî tek adam yönetiminden kurtulmak, demokrasiyi yeniden kurmak ve ihya etmek, insanımıza yaraşır bir yaşam sunmak için tek yol güçlendirilmiş parlamenter sistemi bir an önce hayata geçirmektir. Bu amaçla bir araya gelmiş olan 6 siyasi partinin ortaya koyduğu temel ilkeler bu hedefe işaret etmektedir ve bunda muvaffak olacağından şüphemiz yoktur.
AK Parti ile rekabet halinde; Türkiye için, milletimizle el ele, kol kola, omuz omuza, adaletle özgürleşen, güvenle yaşayan, liyakatle eşitlenen, sevgiyle güçlenen, üreterek kalkınan güçlü Türkiye’ye çok az kaldı.”