Diyarbakır’da açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, birçok Hizbullah militanının şehirlerde silahlandırılmış durumda olduğunu söyleyerek, kendilerine yönelik bir saldırı olduğunda kimi vuracaklarını belirlediklerini ifade etti.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin seçim çalışmaları çerçevesinde 5 Haziran’da Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği mitinginde bombalı saldırıların yapıldığı alanı ziyaret ederek, karanfil bıraktı. Demirtaş’a, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile milletvekilleri ve birçok partili eşlik etti. Burada konuşan Demirtaş, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bir hafta önce bu meydanda yaptıkları mitingde alçakça bir saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Demirtaş, “Tam bu noktada iki bomba patlatılmış, 4 arkadaşımızı o saldırıda katledilmiş, yüzlerce arkadaşımız da yaralanmıştı. Bir kez daha o insanlık dışı saldırıyı barbarca saldırıyı kınadığımız ifade etmek istiyorum” dedi.
“İÇ SAVAŞ ÇIKARMA AMAÇLIYDI”
Saldırının, seçime iki gün kala yapılmasının büyük bir provokasyon olduğunu ve büyük bir iç kargaşa çıkarma amaçlı gerçekleştirildiğini ifade eden Demirtaş, “Gerek o saatte burada bulunan halkımız, gerekse mitingi yöneten arkadaşlarımız disiplinli davranmış, örgütlü davranmış ve büyük bir kaosun çıkmasını önleyecek sabrı göstermişlerdir. Burada amaçlanan şuydu. Bu noktada patlatılan bomba yüzlerce kişinin ölümüne neden olabilirdi. Yüzlerce kişi yaşamını yitirebilirdi. Buradaki kitlenin sıkışıklığı nedeniyle bombanın tesiri geniş alana yayılamadı. Buradan yüzlerce ölü çıkarılabilse büyük bir kaos kargaşa ortamı yaratılmak istenecek. Diyarbakır’dan başlayan bir iç çatışma, giderek bir iç savaş ortamı yaratılmak istenecek. Belki seçim yapılamayacak ve Türkiye önü alınamaz bir Suriyelileşme sürecine girecekti” diye konuştu.
“HENÜZ PARTİMİZE BİLGİ VERİLMEDİ”
Olayın üzerinden bir haftanın geçtiğini ve 1 kişinin yakalandığını, ancak dosyanın gizli olduğunu anımsatan Demirtaş, şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığı ve Valilik bu dakikaya kadar bana ve arkadaşlarıma hiçbir şekilde bilgi aktarmış değiller. Mitingde saldırıya uğrayan ve ölen biziz. Partimizin mitinginde büyük bir katliam yaşanıyor, ancak tek bir bilgi alabilmiş değiliz. Kimlerdir, arkasında kimler var? Herhalde bu saldırıyı genç bir çocuk tek başına gerçekleştiremedi. Ortada bir zanlı var, tutuklanmış biri var ama bağlantıları, yereldeki işbirlikçileri, Diyarbakır’dan aldıkları destek, Gaziantep’ten, Suriye’den, Urfa’dan aldıkları destek, istihbarat desteği ortada yok. Bütün bunları kim sağladı. Bunlar ortaya çıkarılmadığı ve kamuoyuna tatmin edici bilgi verilmediği müddetçe bu olay aydınlanmış falan sayılmaz. Bu geçiştirilecek bir mevzu değil. İçişleri Bakanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın partimizi resmi olarak bilgilendirmesi lazım. Tüzel kişi olarak partimiz burada mağdurdur. Soruşturmaya müdahildir. Arkadaşlarımızı burada kaybettik. Dolayısıyla dosyayı gizlemekle saklamakla bu iş olmaz. Bu olayın peşini bırakırlarsa Diyarbakır’da soruşturmayı yürüten çereler bu mevzunun peşinin bırakırlarsa bu tehlike Türkiye’nin her yerinde her zaman ve hepimiz için geçerli olmaya devam edecek. Ben eminim ki Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Emniyeti önleyebilecek güce ya da istihbarata sahip olsalardı önlerlerdi. Onların bilgisi dahilinde bu iş olmaz. Ama madem bir zafiyet var ortada, bir yerlerden bir istihbarat zafiyeti var, kim destek olmuşsa çıkması lazım. Devlet içinden destek almadan Suriye’den biri gelip, Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda benim konuşma yapacağım dakikada iki bombayı patlatamaz. Devlet içerisinde hükümete bağlı güçler içerisinde desteğinin ortaya çıkarılması lazım. Aksi taktirde bu tehlikeyi yaşamaya devam edeceğiz.”
“IŞİD’ÇİLER EYLEM TALİMATI BEKLİYOR”
IŞİD’in destekçilerinin hücre örgütlenmesi şeklinde Türkiye’nin yüzlerce yerinde eylem talimatı beklediğini ileri süren Demirtaş, şunları kaydetti:
“Biz toplumun bu kaygı ve korku içerisinde sürekli paniğe sürüklenecek bir ortamda yaşamasını kabul edemeyiz. Bunu önlemenin yolu Diyarbakır miting katliamının sorumlularının, devlet içindeki hükümet bağlantılı sorumluların da çıkarılması ve deşifre edilmesidir. Başka türlü bu işin üstesinden gelemeyiz. Eğer hükümet, ‘Bu iş bizimle bağlantılı değil’ diyorsa samimiyet görmek istiyoruz. Bu da açık bir soruşturma ve tatmin edici bir sonuçla mümkün olur. Biz sağduyumuzu her zaman koruduk. Burada katliama uğradık. Ancak bazı partiler başsağlığı bile dilemediler. Üzüntü bile belirtmediler. Bir partinin yüzbinlerle ifade edilen mitingine bombalı saldırı düzenleniyor. Başsağlığı dilemeyen siyasi partiler var. Bundan ne anlayacağız demek ki mutluluk duydular. Acı paylaşmayan bundan mutluluk duymuştur. Böyle anlarız biz. Ama buna rağmen biz, ‘Türkiye’de kardeşlik barış kazanacak’ dedik. Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri ‘barış kazanacak’ sloganıyla ertesi gün burada saldırıya karşı net bir tutum ortaya koydular. Fakat bununla bitmedi. Hemen birkaç gün sonrasında Hüda-Par’a yakınlığı ile bilinen bir dernek başkanı katlediliyor ve arkasından 4 mahalle meclis sözcümüz aktif çalışanımız infaz ediliyor. Tezgahın büyüklüğünü herkesin görmesi ve anlaması lazım.”
“100 KİŞİYE SUİKAST YAPILACAĞI İSTİHBARATI DOLAŞIYOR”
Bölgede yaklaşık yüz kişiye yönelik PKK’nın ya da IŞİD’in suikast yapacağı istihbaratının dolaştığını ve bu istihbaratın emniyete ulaştırıldığını anlatan Selahattin Demirtaş şöyle konuştu:
“Emniyet de bu kişilere tebligat yapılıyor. Bu dernek başkanına da tebligat yapılıyor. İlginçtir tebligattan iki gün sonra bu kişi öldürülüyor. Birçok Hizbullah militanı Diyarbakır ve birçok şehirde silahlanmış durumda. Ve kendilerine yönelik bir saldırı olduğunda kim kimi vuracak o da belirlenmiş durumda. Dolayısıyla Hüda-Par’a yakın olan dernek başkanı vurulduğunda kimler aynı dakikada kimi misilleme eylemi olarak vurulacak o da belirlenmiş durumda. Ve anında Hizbullahçılar harekete geçip dört arkadaşımızı katlediyorlar. Şimdi bu Hizbullah denen grup ‘Eğer biz provokasyona gelmeyiz, bunu bilerek yaptık’ diyorlarsa bilemem. Bu alçaklığı ancak kınayabilirim. ‘Biz provokasyona geldik’ diyorlarsa halktan özür dilemeleri ve bu tezgahlara düşmeyeceklerine dair akıllarını başlarına aldıklarına dair açıklama yapmaları lazım.
Hep bu şekilde ucuz bir şekilde kullanılmaya devam mı edecekler. 90’lardaki gibi ucuz bir şekilde bu tezgahları içine düşecekler mi bunlar. Biz bugüne kadar parti olarak ne hedef gösterdik ne de kimseyi hedefe koyacak bir anlayışımız olabilir. Ne bize bağlı bir silahlı birim vardır ne de böyle bir şey imkanı vardır. Biz siyaset yapıyoruz. Biz kendi sempatizanlarımızı da evlerde silahlandırmadık. Son dönemlerde Diyarbakır’da Batman’da Van’da kaç pompalı tüfek satışı olmuş, nereye gitmiş bunlar, kimin evinde hazır bekliyor? Bunların ortaya çıkarılması lazım. Tezgah bu şekilde dönüyor. Halkımız dikkatli ve duyarlı olmalı. Ortada bir Kürt, Müslüman savaşı falan yok. Böyle saçmalık mı olur. HDP’ye oy veren bu topraklardaki yüzde 85’in büyük bir kısmı Müslüman insanlardır. Ortada IŞİD tecavüz ortası ve onun yerel işbirlikçilerine karşı halkın onurlu duruşu ve direnişi var başka bir şey yok.”
“HERKESLE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMA TARAFTARIYIZ”
Son seçimde buralarda çok yüksek oylar aldıklarına da dikkat çeken Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüzde 97 oy aldığımız yerler var. Fakat bu bize daha fazla sorumluluk yüklemiştir. Biz, bize oy vermeyen yüzde 3’lük, 5’lik kesimin hakkını, hukukunu her zamankinden fazla korumak, kollamak sorumluluğunu yüklenmiş durumdayız. Herkes emin olsun ve içi rahat olsun, bu topraklarda bizim gibi düşünen ve düşünmeyen herkesle bir barış ve kardeşlik içinde yaşamak taraftarıyız. HDP güçlendikçe bütün kadrolarımız burada daha fazla hizmet sorumluluğu ile çalışmak zorundadır. Bize oy vermeyenleri ne ezme ne de yok sayma gibi bir anlayışımız olmamalı, olmayacaktır. Bu topraklarda herkesin siyaset yapma hakkı var. Bu hakkı veren de tanıyan da biz değiliz halktır. Herkes halka saygılı olsun, siyasetini yapsın. Kirli oyunlar, ucuz tezgahlar, kirli propagandalar, infaz timleri oluşturarak HDP’ye geri adım attıracak bir silahlı çete kurarak, bunları yapabileceklerini düşünenler yanılırlar. Umut ediyoruz ki bu çağrılarımız bütün siyasi çevrelerce doğru anlaşılır. Sağduyu ve orta akılla değerlendirilir. Gün birbirimiz tehdit etme günü değildir. Karşılıklı güç gösterme günü değildir. Biz iyi niyetliyiz. Lütfen kim kime nasıl kullanıldığını dönüp 6-8 Ekimden itibaren tekrar baksın. Tezgahın nasıl işlediğini bir daha görmeye çalışsınlar ve dikkatli olsunlar. Kendilerini kullandırmasınlar, kullandıracak iradeleri varsa biz de halkımızın kurbanlık koyun olmadığını belirtmek isteriz.”