DP misyonunun ileri gelen isimlerinden olan DP eski GİK üyesi Samet Ocakoğlu, 11. dönem DP Manisa Milletvekili olan babası Orhan Ocakoğlu’na 27 Mayıs 1960 darbesinde ödenmeyen 18 aylık milletvekili maaşının günümüze uyarlanarak ödenmesi içerikli hukuki süreci başlatmış, ayrıca babasına ait alacağı TBMM Başkanlığı’ndan talep etmişti. Ocakoğlu’nun başlattığı sürecin ardından bir araya gelen DP. 11 dönem milletvekillerinin yakınları da sürece dahil olma kararı almıştı. Ocakoğlu, 27 Mayıs darbe davasıyla ilgili süreç devam ederken 14 Mayıs çok partili hayata geçiş, 27 Mayıs darbesi, 15 Eylül Yassıada mahkeme kararlarının ilan edilmesi, 16-17 Eylül Adnan Menderes, Hasan Polatken ve Fatin Rüştü Zorlu’nun infaz edilmeleri ve 7 Ocak DP’nin kuruluş yıldönümlerinde Yassıada’ya gerçekleştirilen ziyaretlere tepki gösterdi. Röportaj ve anıların tazelenmesi gibi nedenlerle darbe mağduru ailelerin ziyarete teşvik edildiğini belirten Ocakoğlu, “Orası bizim için gezilecek ören yeri değil, hukukun götürülmesi gereken bir yerdir” diyerek Yassıada ziyaretlerinin durdurulmasını istedi.
“YASSIADA MAĞDURLARIN UZAKTAN SEYREDEBİLDİĞİ BİR MEKANDIR”
Yassıada’nın hukuki anlamda haksızlığın yaşandığı kirli ve kanlı öyküsüyle ‘demokrasi kulvarlarının karanlık mekanı’ olarak siyasi tarihe geçtiğine işaret eden Samet Ocakoğlu, adanın her geçen gün artan bir ilgiyle çeşitli kesimlerce ziyaret edildiğini söyledi. Yassıada Mahkemeleri sürecinde ailelerin adaya gidebilmek için çeşitli zorluklara göğüs gerdiğini anımsatan Ocakoğlu, “Yassıada bilinen tarihini yaşarken, oraya tıkılmış devlet adamlarının ailelerinden ‘ziyaret parası’ adı altında bebekler dahil kişi başı biner TL ayakbastı parası alınmışken, günümüzde ziyaretçiler bu zulüm adasına güvenli şartlarda ulaşabilmekte ve bu muhteşem ülkeye hizmet uğruna çekilen eziyetleri harabeye dönüşmüş mekanlarda yeniden hissetmektedirler. Zalimane bir dayatma ve hukuksuz bir uygulama ile Yassıada mağdurlarından alınan ziyaret paralarına dair Adalet Bakanlığı nezdinde herhangi bir kayıt olmadığı bilinmektedir. Siyaset ve hukuk kurumları için kıssadan hisseleri olan Yassıada'ya, öyküsünün mağduru olan ailelerden de gidenler oluyor. Gitmeyenler gidebilenlerin duygularını elbette biliyor. Yassıada, mağdurlarının endişe ve hüzün ile ancak uzaklardan seyredebildiği, sadece hicranın ulaşabildiği, kimileri içinse kavuşmanın ve vedanın hiç olmadığı bir mekan olarak tarihe geçmiştir” dedi.
“YASSIADA’YA GİTMEYİN”
Devam eden darbe davasının Türkiye’de demokrasi ve hukuk bilincinin gelişmesine katkı yaptığını savunan Ocakoğlu, “27 Mayıs davamızda her şeye rağmen hukuki süreç işliyor. Yassıada’da kalan hakkın hukukuna ulaşmanın kolay olmadığının bilincindeyiz. Ama bu ateş yakıldı bir kere. Avrupa Parlamentosu ile Avrupa Konseyi üyesi ülkeler zemininde demokrasi hukukunu ilgilendiren önemli davalardan olduğu bir diğer gerçek olan 27 Mayıs davamızda somut ve geleceğe ışık tutacak hukuki sonuca ulaşma kararlılığımız diridir. Kamu vicdanında yer bulacağına inanarak, Yassıada mağduru muhterem ve vatanperver insanlara beraberimizde götürebilecek hukuki bir sonuç oluncaya kadar ‘Oraya gitmeyin ve Yassıada'yı uzaktan seyredin’ diyorum. Yassıada’ya gitmeyin. Hakları orada kalmışlara, hukuklarına erişinceye kadar Yassıada’ya gitmemeleri için çağrı yapıyorum” diye konuştu.
“AYDIN MENDERES 30 YIL SONRA GİTTİ”
Adnan Menderes ve demokrasi şehidi arkadaşlarının cenazelerinin 30 yıl boyunca hayatlarını kaybettikleri İmralı Adası’nda kaldığını hatırlatan DP eski GİK üyesi Samet Ocakoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Başta Menderes ailesi olmak üzere Zorlu ve Polatkan aileleri yüreklerindeki acıyı milli vicdanda söndürürken değil naaşları almak, yıllar boyu İmralı Adası’na dahi gitmediler ve sadece dualarıyla, ruhlarıyla oraya ulaştılar. Taa ki 1990 yılında rahmetli Turgut Özal’ın her geçen gün anlamı büyüyen tavrı sayesinde TBMM’nin kabul ettiği, demokrasi şehitlerinin naaşlarının devlet töreni ile ve hizmetleriyle mütenasip anıt mezara defnini mümkün kılan kanun yürürlüğe girinceye kadar. İşte o zaman Menderes, Zorlu ve Koraltan aileleri demokrasi şehitlerinin aziz naaşlarını almayı ve anıt mezara defni kabul ettiler. Merhum Aydın Menderes, babası merhum Adnan Menderes’in İmralı adasındaki kabrine ancak bu aşamadan sonra gitti ve şöyle dedi; ‘Geldim, aldım, götürüyorum’. Aydın Menderes ve demokrasi şehitlerimizin ailelerinin 1961’den 1990’a kadar sürdürdükleri faziletli davranışın Yassıada’nın hukuku konusunda emsal tavır teşkil etmesi gerektiğini düşünüyorum. Haklarının hukukuna ulaşıncaya kadar çile dostlarımızın Yassıada’ya gitmemelerini istiyorum.”