TEKİRDAĞ (İHA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eski Türkiye koalisyonunun önünde ana muhalefet var, arkasında da iki tane örgüt. Biri bölücü örgüt, ötekisi paralel örgüt. Aralarında iş bölümü yapmışlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tekirdağ’da toplu açılış töreninde halka hitap etti. "Değerli kardeşlerim tabi onların yapamadığı işi, Türkiye’nin önüne yeni bir vizyon koyma görevini üstlenmek zorunda kaldık" diyen Erdoğan, "Şimdi bunun için ne diyorum yeni Türkiye diyorum, bunun için yeni anayasa diyorum, bunun için başkanlık sistemi diyorum. Şimdi ben buradan tüm Tekirdağlı kardeşlerime soruyorum. Tekirdağ yeni Türkiye’ye hazır mı? Tekirdağ yeni anayasayı istiyor mu? Tekirdağ başkanlık sistemini destekliyor mu? Maşallah. Ne Tekirdağ bizden vazgeçer ne biz Tekirdağ’dan vazgeçeriz. Biz Tekirdağ’a Tekirdağlı’lara meftumuz. Biz bu millete meftumuz. Biz bu milletin dertlisiyiz. Kardeşlerim bu sevginin önünde kimse duramaz. Tekirdağ bu işe tamam diyorsa yeni Türkiye’nin yolu açıktır. Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim kılsın" dedi.
"BİRİ BÖLÜCÜ ÖRGÜT ÖTEKİSİ PARALEL ÖRGÜT"
"Değerli kardeşlerim eski Türkiye koalisyonu dediniz. Şimdi bunu biraz açmamız lazım. Bu koalisyonun önünde ana muhalefet var. Arkasında da iki tane örgüt. Biri bölücü örgüt ötekisi paralel örgüt" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aralarında iş bölümü yapmışlar. Biri batıdaki, güneydeki vatandaşlarımızı hayat biçimleri üzerinden istismar ediyor, oylarına ipotek koymaya çalışıyor. Öteki de doğrudaki güneydoğudaki vatandaşlarımızı tehditle, baskıyla, sindirmeyle kendine oy vermeye zorluyor. Paralel örgüt de bunlara hem akıl hocalığı yapıyor hem de lojistik destek sağlıyor. Bir yanda Pensilvanya bir yanda Kandil maalesef önlerinde de ana muhalefet. Bu koalisyondan Türkiye’nin hayrına, milletimizin hayrına, Tekirdağ’ın hayrına bir şey çıkması mümkün mü? Vaatleri ne? 8 yıllık kesintisiz eğitimi geri getirmek. Ne diyor muhalefetin başı? 1+8+4. Bu ne demek biliyor musunuz? Meslek liselerinin, imam hatiplerin orta kısmını tekrar kapatmak demek. Şimdi Kayseri’de sıkıştı. Ben böyle demedim dedi. Ya biz seni zaten tanıyoruz, akşam başka konuşursun sabah başka konuşursun."
"MESELE İMAM, MÜEZZİN MESELESİ DEĞİL"
Meselenin imam, müezzin meselesi olmadığını belirten Erdoğan, "Kardeşlerim bunlar biliyorsunuz orta kısmı kapattılar ve imam hatiplerin öğrenci sayısı 600 binden 60 bine düştü. Şimdi ne oldu? Açılınca imam hatiplerin orta kısımları, üniversitelere giriş serbest hale gelince, kotalar, katsayı bunların hepsi kalkınca şimdi nereye çıktı, 1 milyona çıktı. Bu bunları rahatsız ediyor. Sen benim eğitim öğretim özgürlüğüme neden müdahale ediyorsun? Ben çocuğumu nereye istersem oraya gönderirim. Öyle mi? Buna senin karışmaya hakkın yok. Verdiği cevap ne? Türkiye’nin bu kadar imama ihtiyacı yok. Ya mesele imam, müezzin meselesi değil. Mesele, istiyor ki anne baba benim evladım imam hatip okuluna giderse meslek dersleri ile her şeyiyle hem Kur’an’ı Kerim’i öğrensin, hem sevgili peygamberimizin hayatını öğrensin, fıkıh öğrensin, hadis öğrensin bunun yanında da fizik, kimya, matematik, edebiyat, Türkçe bütün bunları da öğrensin. Ve ondan sonra da istediği üniversiteye imtihanını kazanabiliyorsa gitsin. Bundan neden rahatsız oluyorsun? Evet hazmedemiyorlar. Sıkıntı burada" ifadelerini kaydetti.
Çeşitlendirmenin eğitimde ve ülkede bir zenginlik olduğunu söyleyen Erdoğan, "Meslek liseleri bir zenginliktir ve biz bakın geldiğimizden bu yana düz liselerde ciddi anlamda Anadolu liselerini, fen liselerini hep artırmaya gayret ettik. Niye, kaliteyi artıralım diye. Bugün Avrupa’da, batıda meslek liselerinin oranı yüzde 60-70 arasındadır. Düz liseler yüzde 30. Ama bunlar hiçbir zaman eski Türkiye’de konuşulmadı. Ve biz geldiğimiz günden bu yana 400 bin derslik yaptık. Kitap bulamıyorduk kitap eski Türkiye’de bunlar yoktu. Biz ders kitabı bulamazdık. Tezhip kağıtları ile okumaya çalıştık. Biz oralardan geldik. Ama şimdi her eğitim öğretim yılının başında sıraların üzerine birinci hamur külçe kağıttan kitaplarımızı koyuyoruz, yavrularımızın böyle bir sıkıntısı olmasın diye. Bunları yaptık, niye, eğitim bizim öncelikli problemimizdi. Aynı şekilde kredi, burs verdik. Hala veriyoruz" dedi.
"DİYANETİ KAPATACAĞIZ DİYOR"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı eleştiren Erdoğan, "Bak şimdi bir de bir şey daha konuşmaya başladı bu malum terör örgütünün arkasında olduğu parti. Ne diyor, diyaneti kapatacağız diyor. Başka bir şey daha söylüyor biz burada olduğumuz sürece diyor şahsımla alakalı bu ülkede başkan olamaz diyor. Ya ben bir sistemi konuşuyorum, ben şahsımı konuşmuyorum ki. Sizler zaten cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefetteki partiler de Çankaya’nın o dik yokuşlarında yorulur kalır, oraya çıkamaz diyordunuz. Sonra ne oldu? Millet bizi oraya gönderdi bu arada da Beş Tepe bitmiş oldu. Hayırlı uğurlu olsun dedik. Başbakanımızı Çankaya’ya biz de Beş Tepe’ye gittik. Ama onu da hazmedemediler" dedi.
"50 MİLYAR DİYORSUN, BÖYLE SAÇMALIK OLUR MU?"
"Dediler ki kaynak nerede diye soruyorlar ana muhalefetin başındaki zata. Kaynak saray diyor. Çıkarıyor rakamı 50 milyar dolar" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ee, sarayın maliyeti ne, ben biraz da şöyle üst tonda atayım: 1 milyar dolar olsun saray. E şimdi kardeşim şimdi saray oldu bitti. Sen şimdi her yıl bu sarayları nerede bulacaksın? 50 milyar diyorsun, böyle saçmalık olur mu? Biz yatırım yapıyoruz, yatırım ve bu yatırım anlık değil kalıcı yatırım. Az önce belediye başkanını ziyaret ederken yeni belediye başkanlık binasının yapılacağını söyledi. Bu bir müjdedir. Biz buna kalkıp da niye yapıyorsun diyebilir miyiz? Aslan yattığı yerden belli olur. Bunu böyle bilin. Bunlar şahsa değil. Bugün Kadir Bey var yarın başkası olabilir. Bugün Erdoğan var yarın başkası olabilir, biz faniyiz. Biz gelip geçiciyiz. Kalıcı olan sadece Allah’tır, bunu böyle bilmemiz lazım. Ve şu ifadeyi kullanıyor, ne diyor bak bu da çok enteresan, bizim Kabe’miz Taksim’dir diyor bir tanesi. Hani terör örgütünün arkasında olduğu parti var ya. Onları Kabe’si Taksim’miş. Şu hale bak. Değerli kardeşlerim çok enteresan bunları geçmişte CHP söylüyordu. Nasıl söylüyordu. Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter diyordu. Şimdi bu da aynısını söylüyor, Kabe Arap’ın olsun bize Taksim yeter diyor. Al birini vur öbürüne."
"SAYIN KILIÇDAROĞLU ÖNCE İSTİSMAR KELİMESİNİN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ÖĞREN"
"Şimdi çıkmış Sayın Kılıçdaroğlu şunu söylüyor Kayseri’de. Ne diyor biliyor musunuz? Ben Kenan Evren gibi Kur’an’ı Kerim’i istismar ediyormuşum" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunu da neye dayanarak söylüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’mız Kürtçe Kur’an meali yayınladı. Ben de güney doğuda o Kürtçe Kur’an mealini gösterdim. Bunu diyor ki istismar. Ve ben burada Diyanet İşleri Başkanlığı’mızı övüyorum. Sadece Kürtçe değil her farklı dilde Kur’an meali yayınlaması aslında Diyanet’in bir başarısıdır. Fakat istismar diyor. Sayın Kılıçdaroğlu önce istismar kelimesinin ne anlama geldiğini öğren. İstismar yaşamadığınız halde bir şeyi yaşar gibi görünmektir. Ben hamdolsun Kur’an’la büyüdüm, Kur’an’la bugüne geldim ve Kur’an’la yaşıyorum. Ama senin ne tür bir yaşam içinde olduğunu bilemem. Ve bu gün de bir tane gazete maalesef bu noktadan hareketle bunu bir mezhep mensuplarına karşı bir tavır olarak, saygısızlık olarak o mealde bir şeyler söylemiş. Değerli kardeşlerim bunları işi gücü bu. Acaba bir yerden ne çıkartabiliriz. Ben şimdi buradan söylüyorum. Biz bu noktada eğer samimiysek, dürüstsek ha gelelim Kur’an üzerinde böyle bir telaşa girmeye gerek yok Kılıçdaroğlu, sen de gel buna buna sahip çık saygılı ol. İstismarını yapma, istismarını yaparsa sen yaparsın, biz yapmayız, biz yaşarız Değerli kardeşlerim öteki vaatlerini zaten ciddiye almıyorum. Yalnız şunu söylüyorum; bekara karı boşamak kolay misali bol keseden atıyorlar."
"SÖYLEDİKLERİM DE YAPTIKLARIM DA ORTADA"
Türkiye’yi eski günlerine döndürmek için ittifak kurduklarını dile getiren Erdoğan, "Bugüne kadar milletimizin hayrı için bir araya gelmemiş olanlar şimdi can ciğer kuzu sarması olmuşlar. Türkiye’yi eski günlerine döndürmek için ittifak kurmuşlar. Türkiye’nin milli gelirini 800 milyar dolardan daha yukarı taşımak için bir projeleri var mı? Yok. Tekirdağlı kardeşimin refah seviyesini yükseltmek için bir projeleri var mı? Demokrasiyi geliştirmek, hak ve özgürlükleri geliştirmek için bir projeleri var mı? Bunların yerine ne var bolca hakaret var bolca tehdit var bolca sağa sola göz kırpmak var. Kardeşlerim bunlar daha dün yolda birbirlerini görse selam vermezdi. Ama şimdi bakıyorsunuz yoldaş olmuşlar gidiyorlar. Ama bu yol yol değil. Benim milletim bu oyuna gelmez. Tekirdağ bu oyuna gelmez. Yeni Türkiye’nin karşısına dikilen bütün engelleri ben inanıyorum ki hep birlikte aşacağız. Bunu aşmamak için de hiçbir sebep yok. 40 yıldır siyasetin içinde olan bir kardeşinizim. Bilhassa 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğimden bu yana hep kamuoyunun gözü önünde oldum. Bu ülkede 12 yıl başbakanlık yaptım. Söylediklerim de yaptıklarım da ortada. Ben Tekirdağ’da ne diyorsam Van’da da aynısını diyorum. Trabzon’da hangi dili kullanıyorsam Mersin’de de o dili kullanıyorum. Gönlümüzde ne varsa dilimizde de o var" şeklinde konuştu.