CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bin 500 liradan neden gocunuyorlar. Asgari ücreti biz bilmiyormuşuz. Hiç meraklanmasınlar biz asgari ücreti de çok iyi biliriz, biz sizin ne mal olduğunuzu çok iyi biliriz, neleri götürdüğünüzü çok iyi biliriz. Biz hepsini çok iyi biliriz” dedi.
CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği tarafından Vişnelik Tesisi’nde düzenlenen “Seçim Süreci Tartışmaları” paneli öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin TOBB’un yarın gerçekleşecek olan 71. Genel Kurulu’nda Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir araya geleceği hatırlatılarak, yarın kendisine ifade edeceği şeylerin olup olmayacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Ortam olursa söylerim tabi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işçilerle buluştuğu ve burada muhalefetin asgari ücret vaatlerini eleştirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Ben bu ülkede asgari ücretle çalışanların hangi koşullarda yaşadıklarını bilen birisiyim. Çünkü ben oğluma telefon edip paraları sıfırla diyen birisi değilim. Ezilenlerin hangi koşullarda çalıştıklarını çok iyi biliyorum. Merdiven altı atölyelerde 949 liraya nasıl çalıştıklarını biliyorum. Bir simit bir çay hesabı yaptım. Bir simit bir çay günde üç öğün 5 kişilik bir aile. Sadece bir çay ve bir simit yese ayda 900 lira ediyor. Biliyorlar mı acaba onlar. Geriye kalıyor 49 lira. 49 lirayla bunlar ev kirası mı ödesinler. Bunlar mutfak masrafını mı karşılasınlar. Bunlar otobüs parası mı ödesinler. Bunu bilmeyen bir insanın kalkıp da asgari ücret bin 500 lira olacak bunlar felaket senaryoları çizmeye başladılar. Asıl felaket o insanı 949 liraya mahkum etmektir. Bin 500 liradan neden gocunuyorlar. Asgari ücreti biz bilmiyormuşuz. Hiç meraklanmasınlar biz asgari ücreti de çok iyi biliriz, biz sizin ne mal olduğunuzu çok iyi biliriz, neleri götürdüğünüzü çok iyi biliriz. Biz hepsini çok iyi biliriz. Bu millet de bunu öğrendi artık. Kim halkın yanındadır, kim halkın karşısındadır öğrendi. Bin 500 lira vereceksiniz asgari ücretliye ‘efendim bu ücretli için zulümdür’ diyor sen kaç lira alıyorsun 13-14 bin lira alıyorsun. Neden senin ki zulüm olmuyor. Neden işçinin ki zulüm oluyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sisteminden bahsederken parlamenter sisteme yönelik kaportası çatlamış, benzini azalan bir arabaya benzetmesiyle ilgili eleştirilerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Ben diyorum beni Sayın Cumhurbaşkanı ile muhatap kılmayın diye. Ben ona bir şey söyledim. Neden o soruyu Erdoğan’a sormuyorsunuz. ‘Namus ve şeref kavramı nedir Sayın Erdoğan’ diye niye sormuyorsunuz. Çünkü Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Bütün siyasal partilere eşit mesafede olması lazım. Bunun için ben yemin etmedim o yemin etti. 550 milletvekilinin huzurunda etti. Şimdi beni niye muhatap ediyorsunuz onunla gerçekten üzülüyorum. Demokrasiyi bu hale kim getirdi. Parlamenter sistemi işlemez hale kim getirdi. Oturup masa başında milletvekili listelerini kim hazırladı. 12 Eylül darbe yasalarının arkasına kim sığındı. Bütün bunların hesabını vermeden şimdi çıkılmış efendim parlamenter sistem çalışmıyor. Sen milletvekili listelerini oturup kendi odanda hazırlarsan nasıl çalışacak parlamenter sistem. Neden milletin vekillerini milletvekilleri seçmiyor. Millet kendi adayını belirlesin. CHP öncülük etti. 56 ilde ön seçim yaptı sizde yapın. 200 yıllık parlamenter sistemimiz var. Ne oldu da son 13 yılda kayboldu. Başbakanken bu şikayetler olmuyordu ama ne zaman oldu Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturunca oldu. Bunlar doğru değil. Biz bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. Siyasette kavga istemiyoruz. Herkes yerini ve konumunu bilmeli. Herkesin yeri ve konumu yasalarla tanımlanmış durumdadır. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanlığını bilmeli, Başbakan Başbakanlığını bilmeli, ana muhalefet partisi genel başkanı da ana muhalefet partisi genel başkanı da ana muhalefet genel başkanlığını bilmeli. Taşlar yerine oturursa gerginlik olmaz siyasette. Biz halka gideceğiz. Halka neyi vaat ediyoruz. Halkın sorunları var çözmek istiyoruz. Bana laf yetiştirmeye kalkmasınlar.”