Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesinde muhtarlarla bir araya geldi.
Bakan Faruk Çelik, Şanlıurfa’da ve ilçelerde yapılan hizmetleri anlatarak, muhtarların sorunlarını dinledi. 7 Haziran seçimlerinden sonra da muhtarlarla parti olarak sık sık bir araya geleceklerini belirten Çelik, genel seçimlerde muhtarlardan destek istedi. Çelik, “Herkes önümüzdeki günleri demokratik bir ülkede değerlendirme hakkına sahiptir. Bu tabii olarak hakkınız, istediğiniz kişiye oy verebilirsiniz, vereceksiniz. Bunun karşısında farklı bir görüş söylemek mümkün değil ama sizlerden bir şey istirham ediyorum. Şu ülkede barışın, kardeşliğin, kalkınmanın adresinin AK Parti dışında olmadığını bütün yüreğimle, kılcal damarlarıma varana kadar bütün samimiyetimle ifade ediyorum" diye konuştu.
"IMF’YE BAĞIMLI OLDUĞUMUZ GÜNLER UNUTULMASIN"
Geçmiş dönemde IMF’ye bağımlı olunan günlerin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“Memleket meselesi bu, ben bakanım çalışayım, ben milletvekiliyim çalışayım, ben milletvekili değilim yansın memleket. Bunu vicdanlar kabul etmez, bunu vatanperverlik, bayrağa saygı kabul etmez. Bu nedenle canla başla çalışıp, harici unsurlara karşı millet dimdik duracak, kendi memleketimizi kendimiz idare edeceğiz. 2007’de bakan oldum, Türkiye eski hükümetlerden IMF’ye teslim olmuş ve ben de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak koltuğa oturduğumda her 15 günde bir IMF’nin komiseri gelip hazineyi sorguluyor, Maliye Bakanlığı’nı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı sorguluyor. Sonra başka birileriyle görüşüp gidiyor. Her 15-20 günde bir hesap veriyordu Türkiye Cumhuriyeti Bakanlığı. Borç alırsan hesap vereceksin diyor, ne kadar borç alınmış, 35 milyar dolar alınmış. Ne zaman bu borç alınmış, 1999 yılında. Niye, Türkiye iflas ettirilmiş diye. Emekliye maaş yok, memura maaş yok, faizler almış başını gitmiş, enflasyon almış başını gitmiş, öyle perişan bir durumdaydık. Kemal Dervişoğlu gelmediği için meclis çalıştırılamıyordu. Günde 15 yasa çıkarırsanız 35 milyar dolar alırsınız ve Türkiye nefes alır, aksi takdirde para alamazsınız deniliyordu. Kim gibi, şu anki Yunanistan gibi. Yunanistan’ın şu anki Başbakanı da emeklilere bir maaş vereceğim diyordu. Şimdi ise 1 buçuk milyar Euro borcunun bir taksitini ödeyemedi ve ben ödeyemem bu parayı, iflas ettim dedi. Devlet yönetimi laf olacak bir şey değil, ciddi bir iştir. Biz de ülkeyi bu şekilde devraldık ve 2008 yılında IMF’ye olan anlaşmamız bitince Sayın Başbakanımız artık IMF ile olan ilişkimiz bitti dedi. Fakat bazı çevreler ayağa kalktı, hayır dediler. IMF gider Türkiye tökezler dediler. IMF gitti ülkede hizmetler de arttı. Biz tarih boyunca kendi kendimizi yönettik, kimseye boyun eğmedik, kimseyi başımıza komiser diye tayin edemezdik ve şimdi o IMF’ye kredi açar bir Türkiye haline geldik. Türkiye’de hele Urfa’da kepenklerin inmesini istemiyorsanız, Türkiye’de huzursuzluğun, bu bölgede huzursuzluk olmasın, kardeşliğimiz var Arabıyla, Kürdüyle, Türküyle bizim bir problemimiz yok. Urfa’da buraya huzursuzluk girmesin istiyorsanız ben size açıkça söylüyorum, kesinlikle istikrardan yana oyunuzu kullanın. Önemli olan ülkenin birliği ve bütünlüğüdür."