AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili adayı Özlem Zengin, geçmişte birçok alanda uygulanan başörtüsü yasağı karşısında mağdur olmadığını, çünkü gelinen noktada kendisinin kazandığını söyledi.
AK Parti İstanbul 3’üncü Bölge Milletvekili adayı Özlem Zengin, geçmiş yıllarda başörtüsü yasağı nedeniyle pek çok sorun yaşayan kadınlardan biri olarak biliniyor. Hukukçu olmasına rağmen bir süre kendi işinin ötesinde öğretmenlik yaptı, AK Parti’nin kuruluşunda yer aldı. Yıllarca başarılı çalışmaları ile teşkilatın en sevilen isimlerinden biri olan Zengin, il yönetim kurulu üyeliği başta olmak üzere birçok görevde bulundu. AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanlığı da yapan Özlem Zengin, şimdi ise partisi tarafından İstanbul 3. Bölgeden Milletvekili adayı gösterildi.
Geçmişte uygulanan başörtüsü yasağı karşısında, ‘‘Mağdur değil kazananım’’ diyen AK Partili Zengin, “Ben bugün kendime ve arkadaşlarıma baktığımda mağdur olan kadınları, tırnak içinde bir ezikliği değil, tam tersine bütün hayatı başarılarla geçmiş, kazanmış ve başarmış kadınların gücünü görüyorum” diye konuştu.
“MAĞDURİYETİN ÖTESİNDE KAZANILMIŞLIK RUHU İÇİNDEYİM”
Bugünden geriye doğru bakıldığında Türkiye’nin toplumsal ve siyasal hayatında çok hüzünlü hikayelerin olduğunu belirten Zengin, ‘‘Bu hüzünlü hikayenin en önemli tarafını başörtülü kadınlar oluşturuyor. Ama ben bugün geldiğimiz noktada bu mağduriyetleri konuşurken, o mağduriyetin ötesinde bir kazanılmışlık ruhu ile konuşmaktan yanayım. Yani ben bugün kendime ve arkadaşlarıma baktığımda mağdur olan kadınları tırnak içinde bir ezikliği değil, tam tersine bütün hayatı başarılarla geçmiş, kazanmış başarmış kadınların gücünü görüyorum. Bu kazanmış olmanın verdiği güçle konuşmanın çok daha anlamlı olduğu kanaatindeyim’’ dedi.
AK Partili Zengin, geçmişte çok ağır zulümler yaşandığını da belirterek, “Bunları yeteri kadar da konuşamadık. Bir genelleme içerisinde başörtülü kadınların mağduriyeti konuşuluyor. Tek tek baktığımızda her hikayenin ne kadar insan onurunu kıran, ne kadar insan hayatını öteleyen ve artık geri dönülmez bir şekilde yaralar bırakan bir hal içinde olduğunu görüyoruz. Ama buradan bakıldığında tüm bunlara rağmen ben özellikle başörtülü kadınların siyasal alandaki, toplumsal alandaki mücadelesini gerçekten Türkiye’nin demokrasi adına kazanımı ve muhteşem bir mücadele alanı olarak görüyorum. Çünkü kadınlar hiçbir şeye muhtaç olmadan, hiç kimseden bir şey istemeden kendi siyasal hareketlerini ürettiler. Bu hareketin neticesinde de hem üniversitelerde hem kamuda, işte bugün aynı zamanda mecliste siyasette normalleşen bir hayat sağladılar’’ ifadelerini kullandı.
“BAZI PARTİLER KORKAK DAVRANIYOR”
Kadınların gerçek bir mücadele örneği sergilediğini kaydeden Zengin, “Bugün geldiğimiz noktada bütün siyasi partiler açısından bir kazanım oldu. Bugün sadece AK Parti’de siyaset yapmıyor başörtülü kadınlar. Diğer partilerde de yapıyorlar. Bazı partiler hala korkak davranıyor. Partilerinde pek çok farklı kimliğe yer vermelerine rağmen başörtülü kadınlara hiç yer vermediler. Demek ki hala kendi içlerinde bir korku var. Çünkü korkuları görürken bazen kelimeler yeterli gelmiyor’’ dedi.
Zengin, siyasi partiler bugün Türkiye’de başörtüsü yasağını savunamaz hale gelmişse, bunda AK Parti’nin büyük katkısı olduğunu belirterek, ‘‘Bu başarı AK Parti’de başörtülü olsun ya da olmasın bizim gibi kadınların özgürleşmesi için çalışan bütün kadınların başarısıdır. Elbette bu konuda sadece kadınlar uğraşmadı. Erkek arkadaşlarımızın da çok büyük desteği var. Nihayetinde bugün gelinen noktayı mutluluk verici, bir hamd günü olarak görüyorum. Bunu bir zafer günü değil de hamd edeceğimiz bir gün olarak görüyorum” şeklinde konuştu.
“YENİ ANAYASANIN YAPILIŞINDA YER ALMAK İSTİYORUM”
Kadın siyasetçilerin amaçları olduğunu ve bu amaçlar doğrultusunda mücadele ettiklerini ifade eden AK Partili Özlem Zengin, ‘‘Kadın siyasetçilerin sadece kadına dair meselelerle ilgilendiğine dair bir önyargı var. Bu böyle değildir. Biz kadınlar hayatın içinde hangi mesele varsa hepsiyle ilgileniyoruz. Türkiye’nin en temel meselesi neyse o bizim de meselemizdir. Bugün Türkiye’nin en temel meselelerinden bir tanesi de anayasadır. Yıllar önce Türkiye’de bir ihtilal oldu ve biz hala o ihtilal anayasası ile yönetiliyoruz. Her şeyden öte ben bir insan olarak bundan gururum inciniyor. Bu ülkede pek çok farklı durumundan dolayı ayrımcılığa uğrayan, dilini kullanamayan, kimliğini ifade edemeyen insanlar vardı. Bugün artık çok daha rahatlıkla kendilerini ifade ediyorlar. Bugün birçok sorunun gerçekten sağlam bir zemine oturmasını istiyorsak yeni bir anayasa yapmamız lazım. Bende inşallah Allah nasip ederse meclise girersem benimde önceliğim Türkiye’nin hak ettiği anayasayı yapmak. O yapıcı ekibin içerisinde olmaktır. Bir başka amacım ise yıllardır içinde çalıştığım yargının kendine ait problemleri var. Bunların izalesi ile ilgili gayret göstermektir’’ dedi.