AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı ve Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Muş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderme yaparak, “Bir siyasetçinin notere gidip vaatlerine taahhütname yapması kendisine güvensizliğin en somut belgesidir” dedi.
AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı ve Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Muş, seçim çalışmaları kapsamında Küçükçekmece’de esnafları ziyaret etti. Muş, esnafla sohbet ederek sorunlarını dinledi. Daha sonra AK Parti Seçim İrtibat Bürosu’nu ziyaret eden Muş, burada çarpıcı açıklamalar yaptı. AK Parti’nin 7 Haziran seçimlerinin açık ara favorisi olduğunu belirten Muş, “AK Parti inşallah anayasayı değiştirecek çoğunluğu da kazanarak tek başına iktidar olacaktır. Şuanda bizim sahalardan elde edindiğimiz izlenimler bu yöndedir. Bu gözlemlerimizi kamuoyu yoklamaları da destekliyor” dedi.
“VAAT SİYASETİ DEDİĞİMİZ KÜLTÜR 1990’LI YILLARDA ÇOK POPÜLERDİ”
“Vaat siyaseti dediğimiz kültür 1990’lı yıllarda çok popülerdi” diyen Muş, “Bu vaat kültürünün kurucusu, bizim cumhurbaşkanlığımızı da yapmış, siyasette aktif rol almış bir siyasetçiydi. Bu vaat siyaseti 1997 yıllarında çok meşhurdu. O dönem anahtarlardan tutunda kim ne verirse 5 lira fazlasını vereceğim söylemlerine kadar devam etti. Fakat bu vaatlerin Türkiye için neticesi hüsran oldu. Bu vaatler Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetti ve 2001 krizi ile zirve yaptı. 2001 krizinin Türkiye’ye maliyeti 525 milyar dolardır. Bugün Türkiye’nin yaklaşık 600 milyar dolar kamu borcu varsa bunun 525’i oradan geliyor. Peki buna kim sebep oldu? İşte az önce bahsettiğimiz o vaat kültürünün neticesinde buralara geldik” diye konuştu.
“HERKES AÇIK ARTTIRMA USULÜ İLE BİR ŞEYLER DAĞITIYOR”
Muhalefet partilerinin ortaya koyduğu vaatlerin gerçekleşme ihtimalinin olmadığını belirten Mehmet Muş, “Bu vaatleri beyannamelerine yazanların da gerçekleşeceğine inandığını düşünüyorum. Bugün bakıyorsunuz herkes açık arttırma usulü ile bir şeyler dağıtıyor. Bunu yapanlardan biride Türkiye’ye 2001 krizini yaşatan koalisyonların içindeydi. Bugün aynı şekilde ekonomik vaatler ortaya çıkarıyor. Böyle bir beyannamenin milletimiz nezdinde ne kadar güvenirliği olabilir. 2001 krizi gibi ağır bir krizi Türkiye’ye yaşatan bir hükümetin içinde aktif olarak görev alan almışsınız ve şimdi aynı şekilde ekonomik vaatlerle milletin karşısına çıkıyorsunuz. Bu seçim beyannamesi ne kadar güvenilir olur? Veya 1999’da seçim beyannamenize yazdıklarınızın ne kadarını hükümete gelince icraata döktünüz? Yaptığınız icraatlar seçim beyannamenizle ne kadar örtüşüyor” şeklinde konuştu.
Muş, vatandaşların muhalefet tarafından açıklanan seçim beyannamelerine prim vermediğini de kaydederek, “Vatandaş bu vaatlerin olabilitesine inanmıyor. Daha önemlisi bunları söyleyen siyasetçilere inanmıyor ve güvenmiyor. Hatta bu vaat sahiplerinden biri milletin kendisine inanmadığını bildiği için notere gidip taahhütname yaptı. Bu siyasette, ‘Benim sözümün itibarı yok. Vatandaş bana güvenmiyor. Bakın bana güvenmiyorsunuz ama ben noterden evrak çıkarıyorum. Bari bu kağıda güvenin’ demektir. Bu aynı zamanda ne kadar büyük bir güvensizliğin oluştuğunun en somut belgesidir. 20 gündür çok aktif şekilde sokaklardayım. İşçilerle, emeklilerle ve toplumun tüm kesimleri ile özellikle muhalefetin bu vaatleri yaptığı kesimlerle konuşuyorum. Ben, ‘Bakın bunlar 1500 veriyor’ deyince Vatandaş, ‘Ben ona inanmıyorum’ diyor. Yani bunlara bir itimat yok. Toplumda bir karşılık yok” ifadesini kullandı.
Ekonomiye ilişkin AK Parti’nin 25 dönüşüm programı açıkladığını belirten Muş, “Daha fazla Türkiye’yi büyütmek suretiyle toplumun tüm kesimlerinin refah seviyesini arttıracağız. Biz 820 milyar dolarlık bir ekonomiyi 2 trilyonlara çıkardığımız zaman ben inanıyorum ki o zaman emeklimiz de çok ciddi bir refah seviyesine ulaşacak. Askeri ücretle çalışan da iyi noktaya gelecektir. Toplumun tüm kesimleri artan bu ekonomik büyüklükten payını alacaktır. Biz daha rasyonel olarak bunu nasıl yapacağımızın planlarını yapıyoruz. Çalışmalarımız hep ekonomiyi büyütmeye 2023 hedeflerine ulaşma yönündedir. Ekonomimiz büyüdüğü zaman ben inanıyorum ki sadece işçisi emeklisi değil avukatı, hakimi, memuru, öğrencisi ev hanımı iş adamı sanayicisi kısacası toplumun tüm kesimi buradan payını alacaktır” dedi.