Kalp ve Damar Cerrahı Op. Dr. Cafer Abbasoğlu, dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp ve damar hastalıkları ve ona bağlı ölümlerin ilk sırada yer aldığını belirterek, “Bu hastalık grubunun tedavisi ülkemizde de başarıyla yapılmaktadır. Kalp ve damar hastalıklarında tedavi, medikal, stent veya cerrahi şeklinde gerçekleşmektedir. Ancak bir grup hasta vardır ki ne cerrahi ne de stent şansları yoktur. Düşük enerjili lazer tedavisi işte bu noktada devreye giriyor” dedi.
Abbasoğlu, düşük enerjili lazer tedavisini başarılı bir şekilde uygulandığını ifade ederek, “Tedavi, tamamen poliklinik veya muayenehane ortamında uygulanabilen, ağrısız bir tedavi yöntemidir. Hastaya açılan bir damar yolundan lazer ışığı verilir. Seanslar 30-45 dakika kadar sürer ve hasta aynı gün normal yaşantısına devam eder. Tedavi 10 seans olarak yapılır. Her gün 1 seans 1 saat olarak uygulanır. Düşük enerjili lazer tedavisinin en önemli etkisi damarlarda arterioller yani ince kılcal damarlar üzerinedir. Işınlar arteriolleri 3-5 kat genişleterek etkisini gösterir. Işınlar ve ışınların dalga boyları, güçleri, renkleri damarların ve kalp yetmezliğinin derecesine göre hekim tarafından seçilerek uygulanmaktadır” dedi.
Ameliyat veya stent şansı olmayan kalp hastalarında, tıkanan veya daralan damarların çevresinde yeni damar oluşumunu sağladığını kaydeden Abbasoğlu, şunları söyledi:
“Tıkalı kalp damarları çevresinde ince kılcal arteriol seviyede damarlara etki ederek dolayısıyla genişleterek kansız bölgeye kan verilir. Ayrıca kandaki oksijen miktarını arttırarak o bölgedeki kan dolaşımını da arttırmış olur. Buna bağlı olarak da hastanın kansızlığa bağlı göğüs ağrısı, göğüste yanma hissi, nefes darlığı, çabuk yorulma, tıkanma, nefes nefese kalma, bacaklarda şişlik, vücuttaki ödemler gibi şikayetler önemli ölçüde azalırken, yürüyüş mesafeleri ve efor kapasitelerinde de artış olmaktadır. Yapılan çalışmalarda tedavi sonrası hastaların kalp performanslarının arttığı ekokardiyografi ile belirlenmiştir. Ayrıca yapılan kontrol angiografi ve ekokardiyografide kalp kasılma gücünün arttığı gösterilmiştir. Diğer bir çalışmada kalp krizi sonrası kalpte büyük bir bölgede hasar meydana gelen, cerrahi ve stent şansı olmayan hastalar lazer ile tedavi edilmiş kısa sürede kalbin kasılma gücünün belirgin bir şekilde arttığı görülmüştür. Lazerin kanın akışkanlığını arttırdığı ve pıhtılaşmaya eğilimi arttıran bir takım maddeler üzerinde etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Lazerin kalp yetmezliği üzerindeki etkileri mevcuttur. Tedavi sonrasında kalp kasının kasılma gücünün ve kalbin pompa fonksiyonunun arttığı gösterilmiştir.”