Mersin Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aytekin Kemik, Türkiye’de gönüllü kan bağışçılarına ihtiyaç duyulduğunu ve güvenli kan ihtiyacının hemen tamamının bu şekilde sağlandığını belirterek, vatandaşları kan bağışında bulunmaya çağırdı.
Halk Sağlığı Müdürü Dr. Kemik, 14 Haziran ‘Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü’ dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü’nün her yıl Türkiye’de de kutlandığını belirten Dr. Kemik, Türkiye’de gönüllü kan bağışçılarına ihtiyaç duyulduğunu ve güvenli kan ihtiyacının hemen tamamının bu şekilde sağlandığını kaydetti. Dr. Kemik, Dünya Gönüllü Kan Bağışçısı Günü’nün, bu alandaki bilincin yerleşmesi için seçilmiş bir gün olduğunun altını çizdi.
Kanın, vücut dışında üretilemeyen bir doku ve tek kaynağının da şu an için sağlıklı bağışçılar olduğuna dikkat çeken Kemik, “Kan bileşenlerinin raf ömrü kısa olduğundan düzenli olarak kan bağışına ihtiyaç duyulmaktadır. Kaza sonucu oluşan yaralanmalar, vücudun kan üretememesi ya da ameliyatlar nedeniyle kana ihtiyaç duyulur. 50 kilogramın üzerinde, 18-65 yaş aralığında bulunan, bulaşıcı hastalığı veya riski bulunmayan her insan kan bağışında bulunabilir. Sağlıklı bireyler için erkeklerde bağış aralığı 90 günde birdir. Kadınlarda ise bağış aralığı 120 günde birdir. Tüm sağlıklı kişilerin yılda 2 kez bağış yapması halinde, ülkemizin kan ihtiyacının tümüyle karşılanabileceği düşünülmektedir” dedi.
“KAN BAĞIŞI TOPLUMSAL YARDIMLAŞMANIN EN ÖNEMLİ NOKTASIDIR”
Açıklamasında, kan bağışının hem bağışçı hem de hasta açısından önemine vurgu yapan Dr. Kemik, kan bağışının toplumsal yardımlaşmanın en önemli noktası olduğunu kaydetti. Kan bağışının, bağışçısına manevi olarak doyum sağladığını, tanımadığı bir kişinin hayatını kurtarmanın bağışçıyı mutlu ettiğini dile getiren Kemik, “En önemli faydası ise hastayadır. Bunun yanında kan bağışında bulunmanın kandaki yağ oranının düşmesine, kemik iliğinin yağlanmasının önlenmesi ve sürekli kan yapımının canlı tutulmasına, kan bağışından sonra yeni hücrelerin hemen dolaşıma katılarak kişinin daha zinde hissetmesine, kalp krizi ihtimalinin azalmasına, vücuttaki toksinlerin atılmasına, kan veren kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesine katkı sağlayacağı belirtilmektedir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de, "Benim kan grubum çok bulunan bir grup, ihtiyaç yoktur" düşüncesinin sık görüldüğüne işaret eden Kemik, bu düşüncenin doğru olmadığını belirterek, şunları kaydetti: “Kan gruplarının sıklığına göre orantılı olarak hastalara kullanılan kanın gruplarında da ihtiyaç yoğunlaşmaktadır. Bağış konusunda duyarlılık oluşmadığı ve bu şekilde düşünüldüğü zaman en sık bulunan kan gruplarında bile ihtiyaç artmaktadır. Kan bağışında bulunma konusunda kararsız olan vatandaşlarımızın, yakını acil kana ihtiyaç duyan kişilerin yaşadıkları stresi hissetmelerini ve yarın belki de kana acil ihtiyaç duyan kişinin kendileri veya yakınları olma ihtimalinin çok da uzakta olmadığını unutmamalarını, en kısa zamanda kan bağışına destek vermelerini temenni ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, güvenli ve yeterli kan ve kan ürünlerini devamlı sağlayabilmenin yolu ‘karşılıksız ve gönüllü’ kan bağışçısı sayısını tüm dünyada artırmak ile mümkündür.”