Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi Pediatrik Beslenme ve Metabolizma Servisi’nde görevli Diyetisyen Anıl Çiğdem Uygur, “Çölyak” diyetin uygulanmasının hem aileler hem de çocuklar için oldukça zor olduğunu, bu nedenle hastaların yüzde 50 ila 80’i diyete iyi uyamadığını anlatarak, “‘Bir lokmadan bir şey olmaz’ kesinlikle yanlış bir yaklaşımdır” diye belirtti.
Günümüzde oldukça yaygın genetik bir hastalık olan çölyak hakkında bilgilendirici bir açıklama yapan Anıl Çiğdem Uygur, uygulanacak diyetin önemine vurgu yaptı.Gglutensiz ürünlerin pişirileceği fırının, hazırlama ve pişirme gereçlerinin, tabağın kişiye özel olması ve herhangi bir gluten bulaşı olmaması için ayrılması gerekli olduğunu anlatan Uygur, şunları kaydetti;
"HASTALARIN YÜZDE 50 İLA 80’İ DİYETE İYİ UYAMIYOR"
“‘Bir lokmadan bir şey olmaz’ kesinlikle yanlış bir yaklaşımdır. Çünkü bir tonda 1/8 çay kaşığı kadar gluten ya da havadaki un zerrecikleri bile mukozal hasarın tekrarlamasına ve tüm hastalık belirtilerinin devam etmesine sebep olur. İlk bakışta basit gibi görünmesine rağmen günümüzde tahıl ve türevlerinin daha çok tüketildiği bir beslenme alışkanlığımız vardır. Piyasadaki hazır besinlerin yüzde 70’i tahıl ve türevlerini içermekte, toplu beslenme yapılan yerlerde buğday unu oldukça fazla kullanılmaktadır. Ayrıca gluten; besin sanayisinde kabartıcı, dolgunlaştırıcı, renk tutucu, raf ömrünü uzatıcı özelliklerinden dolayı da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu yüzden diyetin uygulanması hem aileler hem de çocuklar için oldukça zordur ve bu nedenle hastaların yüzde 50 ila 80’i diyete iyi uyamamaktadır. Çölyak tanısı alan bireyin, tedavisi düzenlendikten sonra multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmesi, mutlaka diyetisyene ulaşması sağlanmalıdır. Hastanın o anki beslenme durumu, riskler ve beslenme yetersizlikleri, emilim durumu, kan bulguları, kilo kaybı, psikososyal durumu, eğitim durumu, öğrenme yeteneği ve ailenin ekonomik kaygıları göz önünde bulundurularak diyet planlanmalıdır."
Açıklamasının bir bölümünde, diyetin; kişiye özel, enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral dengesinin sağlandığı, güvenilir ve temiz besinlerle yapılan, glutensiz bir beslenme programı olması gerektiğini anlatan Diyetisyen Anıl Çiğdem Uygur, şunları belirtti
DİYETİ OLAN ÇOCUKLAR DAHA SAĞLIKLI YERLERDE ZAMAN GEÇİRMELİ
“İyi planlanmış bir diyetle ve diyete uyumla çocuğun çok fazla yağ, düşük karbonhidrat ve düşük protein alması önlenmeli, vitamin ve mineralleri de yeterli ve dengeli alması sağlanmalıdır. En önemlisi bu çocukların doyması ve mutlu olması sağlanmalıdır. Verilecek özel glutensiz tariflerle, kendisi için özel üretilmiş ürünlerden veya doğal olarak gluten içermeyen besinlerle hazırlanan ekmek, pasta, kek, kurabiye gibi yemesi sağlanmalıdır. Evde, annesinin hazırladığı gluten bulaşı olmayan bu besinlerle dengeli menüler oluşturması sağlanmalıdır. Beslenme ve diyet konusunda annenin rahatlatılması, eğitilmesi, bilgi düzeyinin düzenli olarak kontrol edilip geliştirilmesi çocuğun da kendine güvenmesini ve besin seçimini bilinçli yapmasını sağlar. Markete girildiği zaman her şey çocuğun göz hizasındadır ve o satın aldırsın diye oradadır. Yiyecek içecek reklamları televizyonda çok fazla yer tutmaktadır. Bu yüzden, diyeti olan çocukların aileleriyle yerel pazarlar, parklar, yürüyüş-bisiklet yolları gibi daha sağlıklı yerlerde zaman geçirmesi diyetin uygulanması, herhangi bir kaçak olmaması için daha iyi olacaktır. Aile yakınları, aile büyükleri, çocuğun öğretmeni ve arkadaşlarına da diyetle ilgili bilgi verilmeli, gluten içerebilen yiyecek-içecek konusundaki tüketim ısrarlarının önüne geçilmelidir. Son olarak doktor, diyetisyen, hemşire, psikolog, diğer sağlık çalışanları, Eskişehir Çölyakla Yaşam Derneği, siz aileler ve çocuklarımızla kocaman bir aile olduğumuzu, asla yalnız olmadığınızı hatırlatmak istiyorum.”