Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Naci Çelik, cildin yaşlanmasını korumak ve hangi yaşta nasıl işlemler yapılması gerektiği konusunda önerilerde bulundu.
Cildin yaşlanmasının değişik biçimlerde görüldüğünü ifade eden Çelik, “Bunların sebepleri ve tedavileri farklıdır. Bazen bir hastada birden fazla yaşlanma çeşidi olabilmektedir ve böyle durumlarda da tedavi şekli kombine düzenlenmelidir. Yaşlanma şekillerini bildiğimiz zaman nasıl daha yavaş yaşlanabileceğimizi de anlarız.” dedi.
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Naci Çelik, şu önerilerde bulundu:
“1. Cildin yapısal düzeninde değişikliler: Yapısal düzenden kastettiğim şey genellikle ciltte lekelenmeler (yaşlılık lekeleri), kılcal damarlarda artış, keratozlar (ciltte pullanma veya kabuklanma), derinin yer yer daha inceleşmesidir. Bu tür değişikliklere en çok neden olan şey güneş etkileridir. Açık havada bulunma, güneş kremi kullanmama, solaryum ayrıca alkol kullanımı ve sigara bu tür problemleri arttıran etmenlerdir. Bu yan faktörler ne kadar az olursa yaşlanma esnasında cildin yapısal karakteri o kadar düzenli olur ve genç gösterir. Güneş kremini düzenli şekilde kullanma ve ayrıca cildinizin yapısına uygun ve test edilmiş gece, gündüz ve göz çevresi kremleriyle bir adet cilt temizleyiciyi düzenli olarak kullanmak bu tür problemleri en aza indirir.
2. Ciltteki kırışıklıklar: Cilt kırışıklıkları zaman içinde mimik kaslarının devamlı kullanılması sonucunda ortaya çıkar ve bu kırışıklıklar başlangıçta sadece hareket esnasında ortaya çıkarken zaman içinde kalıcı kırışıklıklara dönüşebilir. Ayrıca sigara kullanımı özellikle ağız çevresinde ince ve dudağa dik kırışıklıklar oluşturmaya başlar ve bunların tedavisi özellikle çok zordur. Bu mimik hareketlerine bağlı kırışıklıkları önlemek çok kolaydır ve uygun tedavi yöntemi nörotoksin uygulamalarıdır (botoks). Daha kalıcı kırışıklıklar çıkmadan başlanılan bir nörotoksin tedavisi kalıcı kırışıklıkların çıkmasını önleyerek gençliğinize katkıda bulunur. Sigara çizgileri ise fraksiyone lazer, fraksiyone radiofrekans veya dermopenler ile tedavi edilmeye çalışılabilir.
3. Yüz cildinin yağ dokusunu kaybetmesi: Yaşlanan yüzün en önemli problemlerinden birisi de yüzün deflasyonu dediğimiz özellikle yanak bölgesindeki yağ dokusunun kaybolup içeri doğru çökmesidir. Bu, yaşın ilerlemesi ve alttaki iskelet yapıdaki değişikliklere bağlı olduğu gibi, kilo kayıpları, aşırı kardio tarzı spor, yeterli sıvı alınmaması gibi durumlara da bağlı olabilir. Genetik olarak iskelet sisteminin değişikliklerine bağlı görülecek çökmeyi önlemenin bir yolu yoktur ancak diğer yandan osteoporoza bağlı kemik yıkımını yavaşlatabilecek doktor gözetiminde kullanılan Kalsiyum ve D vitamini hapları, aşırı kilo kaybından kaçınmak, suyu yeterli almak bu yaşlanma şeklini yavaşlatabilir. Eğer yüzde deflasyon ortaya çıktıysa uygun tedavi yöntemi orayı doldurmaktır.
4. Cildin sarkması: Cilt sarkması da yaşa bağlı meydana gelmekle birlikte her hastada aynı miktarda sarkma olmaz. Yüz cildi daha kalın, derisi daha yağlı, daha şişman olan hastalarda sarkma daha çok görülür. Sarkmanın nedeni yerçekimidir ve önlenebilecek bir sebep değildir. Diğer yandan cildi daha ince olan hastalarda sarkma daha az görülmektedir. Sarkmanın tedavisi germektir.
O zaman hangi yaşta hangi tedavi uygulanır? Aslında burada yaştan çok ne tür bir yaşlanma şeklinin görüldüğü önemlidir. Şöyle ki ben yaşlanama tipini dikkate alarak çok genç bir hastaya yüz germe ameliyatı önerebilirken çok daha ileri yaşlı bir hastaya sadece botoks uygulamasını önerebilirim.
Eğer hastanın cilt yapısında değişiklikler varsa tedavisi cilt yapısının onarılmasıdır. Bunlar basit leke tedavileri, PRP tedavileri, lazer ile derinin yüzeysel soyulması, dermapen gibi
cihazlarla binlerce minik delikler açılıp vitamin veya gençleştirici kremlerin direkt olarak bu deliklerden cilt altına verilmesi, tripolar Radiofrekans sistemleri ile RF ve Galvanik akım tedavileridir. Bunlar ameliyatsız yüz gençleştirme yöntemlerinin temelini oluşturan tedavilerdir ve otuzlu yaşlardan itibaren uygulanabilir.
Ciltteki kırışıklıklara gelince en iyi tedavi bu kırışıklıkların oluşmaya başlamasından önce botoks uygulatmaya başlamaktır. Çoğunlukla hastalardan duyduğum şey şudur:”Botoks mu? Çok erken daha kırışıklıklarım bile çıkmadı.” Maalesef doğrusu botoksa kırışıklıklarınız henüz yerleşmeden yirmili yaşların sonundan itibaren başlamaktır. Eğer ortaya ince kırışıklıklar çıkıp yerleştiyse bunların tedavisinde radiofrekans, lazer, dermapen uygulamaları yapılabilir. Bunlarda da uygun yaş ince kırışıklıklar ne zaman ortaya çıkarsa o zamandır.
Eğer yüz yağ dokusunu kaybettiyse daha genç yaşlarda hyaluronik asit dolgu malzemelerini öneriyoruz. Çünkü daha genç yaşlarda bu dolgu maddelerinden az kullanıp çok güzel sonuç almak mümkün olacaktır. Ama kırklı yaşlardan itibaren özellikle de yağ kaybı çok fazlaysa bu durumda hyaluronik asit kullanımı yerine ameliyatla yapılacak bir yağ enjeksiyonu daha etkili ve kalıcı bir sonuç verecektir. Dolgu uygulamaları esnasında deriyi de gerginleştirip daha parlak gösterecek vitamin enjeksiyonları, PRP ve mezoterapi yöntemleri her yaşta gençlik için önerdiğimiz
yöntemlerdir.
Eğer hastanın derisinde sarkma varsa bu sarkmanın durumuna göre yine radiofrekans, fokuslu ultrasound, lazer sıkılaştırma gibi yöntemlerden bahsetmek mümkündür. Ancak bu yöntemleri uygulayabilmek için hem hastanın rölatif olarak genç hem de sarkmanın az miktarda olması gereklidir. Eğer sarkma orta veya üst düzeydeyse o zaman ameliyat yöntemlerini öneriyorum. Burada seçilebilecek ameliyatlar yukarıdan aşağıya doğru alın germe, şakak germe, üst göz kapağı, alt göz kapağı, orta yüz germe, boyun germe, tam yüz germe ameliyatlardır. Dikkat edilirse sarkıklıklarda iple germe yöntemlerinden bahsetmedim. Maalesef hastaların çoğunun sorduğu bu ip ve ağ yöntemlerinin sonuçları o kadar yüz güldürücü olmadığı gibi eğer etkisi olursa da çok kısa bir kullanım süresi vardır. Tabii ki doktor ve hastanın tercihine göre kullanım alanı olabilecek bu yöntemi ben kendi hastalarıma önermiyor ve uygulamıyorum.
Yaşlanma nadiren tek bir faktör üzerindedir. Hastalarda sıklıkla birden fazla yaşlanma şeklini bir arada gösterir. Yani yüzünde yaşlılık lekeleri çıkmış birisinde aynı zamanda sarkma ve yağ eksikliği ayrıca kırışıklıklarında artış da olabilir. Bu durumda hasta ve doktor öncelikleri belirleyip ona göre bir tedavi şeması oluşturur ve seanslar halinde düzelme sağlanır.
Burada bahsettiğim çoğu işlemin yazın ya da kışın yapılmasının önemi yoktur. Sadece deride soyma yapan lazer işlemlerinin yazın yapılması doğru değildir. Ayrıca yüzde şişlik ve morluk oluşturan her yöntemde bunlar olduğu sürece koruma faktörü yüksek güneş kremleri kullanılması gerekmektedir.
Botoks, dolgu gibi yöntemlerde hasta derhal normal yaşantısına dönebilir. Radiofrekans ve PRP yöntemlerinde ertesi gün, dermapen, vitamin enjeksiyonlarında 2-4 gün, ameliyatlarda ise ameliyatın derecesine ve kombinasyonuna bağlı olarak 1-3 hafta içinde normal yaşantıya dönmek mümkün olmaktadır. Lazer yöntemlerinde ise normal hayata dönme süresi kullanılan lazerin tipine göre değişir ve 1-30 gün arasındadır.”