pass ameliyatı geçirdiler.
Aynı kaderi paylaşan ikizlerin durumuyla ilgili bilgi veren Medicana İnternational Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Neyyir Tuncay Eren, “Ailesinde, birinci derece yakınlarında erken ölümler, kalp ölümleri, erken yaşta kalp krizleri ve de kalp ameliyatları varsa bu kişilerin kendilerini kalp hastalığı konusunda yüksek risk grubunda kabul edip gerekli incelemeleri yaptırmaları gerekir” dedi.
By-pass olan ikizlerden 64 yaşındaki Zeynep Mine Serdar, hiçbir şikayeti olmadığını ancak İstanbul’da yaşayan ikiz kardeşinin de hiçbir şikayeti olmadığı halde önce anjiyo, sonra by-pass olduğunu anlatarak, “Ben de araştırmaya girdim. Belki bu rahatsızlık beni de etkilemiştir, genetik olabilir diye. Ondan sonra araştırmalar neticesi anjiyo olmak istedim. Neyyir Hocamız ile tanıştıktan sonra zaten emin ellere teslim ettiğimi gördüm kendimi ve anjiyo oldum. Anjiyodan sonra da o kadar güzel bir by-pass ameliyatına girişim oldu ki gerçekten o kadar mutlu oldum ki kutluyorum. Beni hayata döndürdüler. İlginç bir durumumu söylemem gerekirse ikiz kardeşim 7 Nisan’da by-pass olmuştu İstanbul’da. 7 Nisan’da bana da gün verildi tesadüf olarak. 7 Nisan’da ameliyat oldum. Şuanda çok mutlu hissediyorum kendimi” şeklinde konuştu.
“KARDEŞİMDE DE AYNI ŞEKİLDE SAĞ TARAFINDA KAROTİS VE BY-PASS AMELİYATI OLMASI GEREKTİ”
İkizlerden Ayşegül Filik ise, geçen sene 7 Nisan’da karotis ve by-pass ameliyatı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Bu ameliyattan sonra ikiz kardeşim vardı. Onun da rahatsızlığı olacağını düşünerek kendisinin tetkikler yaptırmasını istedim. Hakikaten kardeşimde de aynı şekilde sağ tarafında karotis ve by-pass ameliyatı olması gerekti. Kardeşim de çok mutlu, çok güzel bir ameliyat geçirdi. Onun mutluluğu da bizi çok mutlu etti. Gerçekten onun huzurlu ameliyatından dolayı Neyyir Hocamız ve ekibini kutlarım. Ben kendimi çok çok iyi hissediyorum. Ameliyat olduğum için de mutluyum ve kardeşime vesile olduğum için de çok çok mutluyum.”
“AVRUPA’DA HER YIL OLAN ÖLÜMLERİN NEREDEYSE YÜZDE 50’Sİ KALP DAMAR HASTALIKLARI NEDENİYLE OLMAKTADIR”
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Neyyir Tuncay Eren, damar tıkanıklıklarına sebep olan aterosklerotik kalp hastalıklarının bütün dünyada bilindiği gibi bir numaralı ölüm nedeni olduğunu belirterek, “Bugün için Avrupa’da aşağı yukarı her yıl olan ölümlerin neredeyse yüzde 50’si kalp damar hastalıkları nedeniyle olmaktadır. Teknoloji çok gelişse de, tıp çok ilerlese de çok uzun yıllardır bu değişmeyen bir gerçek. Bu nedenle de kalp damar hastalıklarından ölümleri azaltabilmek için çok yoğun çalışmalar yürütülmekte. Bunların en önemlisi belki de insanların bu konuda bilgilendirilmesi” diye konuştu.
Hastası Zeynep Mine Serdar’ın internetten ve diğer bilgi kaynaklarından aldığı bilgilerle ikiz kardeşinin böyle bir hastalığa sahip olduğunu bildiği için kendisinin özel bir şikayeti olmamasına rağmen hastaneye başvurduğunu ifade eden Eren, şunları kaydetti:
“Yapılan incelemelerde hemen hemen kardeşiyle aynı boyutta çok ciddi koroner damar hastalığı ve beyne giden damarlarda da tıkanıklık tespit edildi. Bu nedenle ameliyat olması gerektiği anlatıldı. Daha sonrasında da hem kalbini koroner damarlarla bypass ameliyatı hem de beyne giden damarı temizleyip tıkanıklığı açma operasyonu gerçekleştirildi.”
“ANİ KALP ÖLÜMÜ DEDİĞİMİZ BU DURUM TAHMİNEN ÜLKEMİZDE HER YIL 100 BİN CİVARINDA İNSANIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLMAKTA”
Serdar’ın kendilerine çok ciddi bir şikayeti olmadığını beyan ettiğini söyleyen Prof. Dr. Eren, “Anjiyoda gördük ki kalbin koroner damarlarının 3 ana koroner damardan 2 tanesi tam tıkanmış vaziyette, diğeri de tıkanmak üzereydi. Oldukça kritik bir damar hastalığı var. Bunu aslında hiç şikayeti olmadan atlatmış olması çok büyük bir şans. Normalde insanların önemli bir kısmı bu tür tıkanıklarda hayatını kaybedebiliyorlar ya da kalpleri çok büyük bir hasar görebiliyor. Hastamız bu açıdan çok şanslı. Birçok insan çok önemli şikayetleri olabiliyor. Kalp hastalıklarındaki en önemli şikayet göğüs ağrısıdır anjina tabir ettiğimiz. İstirahat sırasında ya da efor ile gelen kısa süren çoğunlukla göğüste olan kola yayılabilen, sol kol başta olmak üzere sağ kol, çene, göğüsün üst tarafı, alt tarafı, sırt, birçok yere yayılabilen baskıcı karakterde çoğunlukla 10-15 dakika süren ve bir süre istirahatla beraber geçen ağrılardır bunlar. Ancak hastaların azımsanmayacak bir kısmı hiçbir ağrı hissetmeksizin birden bire damarlarının tıkanması neticesinde hayatını kaybetmekte. Ani kalp ölümü dediğimiz bu durum tahminen ülkemizde her yıl 100 bin civarında insanın ölümüne sebep olmakta. Bu nedenle doktora gitmek ya da durumu araştırmak için illa bir takım şikayetlerin olmasını beklemek gerekmiyor” ifadelerini kullandı.
“GENETİK FAKTÖRLERİ DEĞİŞTİRİLEMEYEN FAKTÖRLER VE ÇOĞUNLUKLA DA ERKEN KALP HASTALIKLARINA SEBEP OLUYORLAR”
Risk faktörleriyle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Eren, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüksek tansiyon sigara kullanımı, kilo, hareketsiz yaşantı, kolesterol yüksekliği gibi birçok faktör var koroner kalp damarlarının oluşumuna yol açan. Ancak çok önemli bir faktör var ki bu da aile yani genetik faktörleri. Genetik faktörleri değiştirilemeyen faktörler ve çoğunlukla da erken kalp hastalıklarına sebep oluyorlar. Erkeklerde 50 yaşın altında, kadınlarda 60 yaşın altında ortaya çıkan kalp hastalıklarının önemli bir bölümünde genetik faktörler söz konusu. İkiz olmak bir başka risk aslında. Kalp hastalıklarının genetik yapısı çok araştırılmış. Birçok kalp hastalığında tek gene bağlı problem tespit edilmiş. Bunların arasında Hipertrofik kalp hastalığı geni var. Birçok bu şekilde gen var. Ancak koroner kalp hastalığı için tek gene bağlı bir genetik iletim tespit edilememiş. Ancak çok faktörlü bir genetik yapı söz konusu. Biz bunu kabaca şöyle değerlendiriyoruz; ailesinde birinci derece yakınlarında erken ölümler, kalp ölümleri, erken yaşta kalp krizleri ve de kalp ameliyatları varsa bu kişilerin kendilerini kalp hastalığı konusunda yüksek risk grubunda kabul edip gerekli incelemeleri yaptırmaları.”
“Genetik alt yapısı her ne olursa olsun sekonder yani ikincil koruma dediğimiz koruma ile kalp hastalıkları herhangi bir soruna neden olmadan takip edilip tedavi altında tutulabilirler” diyen Prof. Dr. Eren, “Bilinen risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, şeker hastalığının önlenmesi ya da kontrol altında tutulması ve kolesterolün her ne kadar son zamanlarda kolesterol ilaçlarının kullanımına karşı bazı hekimlerin bir takım açıklamaları var ise de yüksek risk grubundaki hastalarda kolesterol ilaçlarının kullanımı son derece önemlidir. Biz bunu tavsiye ediyoruz kendilerine. Bu şekilde kontrolden geçen insanların herhangi bir kriz yaşamadan önce hastalıklarının tespit edilmesi tedaviyi son derece kolaylaştırmakta ve bu tespit edildikten sonra ister balon ya da stent uygulamaları, bunların yapılamayacağı hastalarda koroner bypass ameliyatları ile tedavi gerçekleştirilebilmekte” şeklinde konuştu.
“HASTANIN AYAKLANIP KENDİ İŞLERİNİ GÖRÜR HALE GELMESİ NEREDEYSE BİRKAÇ HAFTALIK BİR SÜREÇ”
By-pass ameliyatlarının artık çok fazla yapılan ve yüksek teknolojinin kullanıldığı ameliyatlar olduğunu bildiren Eren, “Birçok hastada kalp çalışırken bu ameliyatı yapıyoruz ve iyileşme süresi çok kısa oluyor. Aşağı yukarı hastanın ayaklanıp, kendi işlerini görür hale gelmesi neredeyse birkaç haftalık bir süreç. Ondan sonra da tamamen normal yaşantısına dönebiliyor. Operasyon yapılan işlemin çeşitliliğine bağlı olarak 1 buçuk saat ile 3 saat arasında değişmekte” dedi.