Acıbadem Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Füsun Ülger, akciğer kanserinin kalp-damar hastalıklarından sonra ölüm nedenleri arasında ikinci sırada bulunduğunu ve her akciğer kanserinde cerrahi tedavi uygulanmadığını söyledi.
Akciğer kanserinin akciğerlerin (kötü huylu) habis kanser hücrelerinin oluşturduğu bir tümör olduğunu kaydeden Acıbadem Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Füsun Ülger, “Kanser, akciğerde ve akciğeri çevreleyen dokularda oluşabiliyor. Günümüzde sık görülen akciğer kanseri, tüm dünyada en çok ölüme neden olan kanser türü. Kalp-damar hastalıklarından sonra ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Erkeklerde daha sık görülüyor. Ancak kadınlarda da görülme oranı gittikçe artıyor. Kadınlarda görülme sıklığı açısından meme kanserinden sonra ikinci sırada akciğer kanseri bulunuyor. Ülkemizde her yıl 30-40 bin civarında akciğer kanseri vakası görüldüğü tahmin ediliyor. Bölgelerimize göre akciğer kanseri görülme oranı Ege Bölgesi’nde yüzde 39.5, Marmara Bölgesi’nde yüzde 26.9, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 26.1, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 19.2, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 18.1, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 16.6 olarak dikkat çekiyor” dedi.
NELER KANSERE DAVETİYE ÇIKARTIYOR?
Sigara, asbest, hava kirliliği, radon gazına maruz kalma, genetik faktörler, az sebze ve meyve tüketimi, geçirilmiş akciğer hastalıklarını (tüberküloz, zatürree, kronik bronşit, büllöz amfizem) akciğer kanserinin başlıca nedenleri olarak sıralayan Ülger şöyle konuştu:
“Tüm kanser türleri içinde en ölümcül olanı akciğer kanseri. Dünyada her yıl 1.3 milyon kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Akciğer kanseri, yüzde 85-90 oranında sigaradan kaynaklanıyor. ABD’de sigara kullanımının azalması ile akciğer kanseri vakalarının sayısında azalma kaydedildi. Türkiye’de ise hem nüfus hem de sigara kullanımı artıyor. Ayrıca sigara içenler yüzünden hiç sigara içmeyenlerin de kansere yakalanma riski bulunuyor. Kadınlarda sigara alışkanlığının artmasıyla birlikte kanser ölümleri öne çıkıyor. Türkiye’de ise yılda ortalama 25-30 bin kişi akciğer kanserinden hayatını kaybediyor.”
“SİGARADAN UZAK DURUN”
Ülger, sigaranın akciğer kanserinin yanı sıra gırtlak kanserinin de başlıca nedeni olduğunu belirterek, “Sigara içen kişi ancak sigarayı bıraktıktan 10 yıl sonra hiç içmeyenle aynı duruma gelebiliyor. Yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz; sigara içiyorsanız hemen bırakın, sigara dumanından uzak durun, bol meyve sebze yiyin, sıvı yağları tercih edin, kırmızı et ve ürünlerini azaltın, spor yapın, fiziksel aktivitelerinizi artırın” diye konuştu.
“HER AKCİĞER KANSERİNDE CERRAHİ TEDAVİ UYGULANMIYOR”
Kanserde tedavi yöntemlerini anlatan Ülger konuşmasına şöyle devam etti:
“Akciğer kanserinde hücre tipinin belirlenmesi tedavi yaklaşımının en önemli unsurudur. Tedaviye karar vermede evreleme için fizik muayene, akciğer grafisi dışında bilgisayarlı tomografi, balgam sitolojisi, bronkoskopi, manyetik rezonans görüntüleme, PET-BT pozitron emisyon tomografisi, kemik sintigrafisi, mediastinoskopi, torakoskopi, ince iğne aspirasyonu yöntemleriyle hasta değerlendiriliyor. Sonrasında eğer hasta cerrahi girişimden yarar görecekse, operasyon kararı alınıyor. Her akciğer kanserinde cerrahi tedavi uygulanmıyor. Hücre tipi, ayrımda öncelikli rol oynuyor. Küçük hücreli akciğer kanserlerinde özel koşullar haricinde cerrahi tedavi tercih edilmiyor. Bu tip kanserlerde kemoterapiye ek radyoterapi uygulayarak iyi sonuçlar alınıyor. Ameliyat kararında kanserin evresi çok önemli. Tetkikler sonucunda evresi tespit ediliyor. Kanser tedavisinde 3 basamak bulunuyor: Cerrahi tedavi (tercih edilen yöntem), kemoterapi, radyoterapi.”
“CERRAHİ TEDAVİ, KANSERDE TEK YÖNTEM DEĞİL”
Cerrahi tedavinin tercih edilen bir yöntem olduğunu ancak değişik teknikler uygulanabildiğini vurgulayan Ülger, “Hastalığın her evresinde cerrahi tedavinin yeri var. Ancak tercih edilen evre 1 ve evre 2’deki hastaları ameliyat edebilmek. Bu evrede ameliyat olan hastaların yaşam süreleri daha uzun oluyor. Beş yıllık yaşam süresi yüzde 70-80’i buluyor. Diğer evrelerde 2 yıllık yaşam süresi yüzde 20-25’e düşüyor. Kanseri erken evrede yakalamanın yolu, sık takip ve taramalardır. Kısacası, cerrahi tedaviden ziyade önemli olan hastaları hastalığa yakalanmamaları için korumak ve erken evrede tanı koyup tedavi etmektir. Tedavi yöntemleri tek tek ya da birlikte uygulanabiliyor” dedi.