Çoğunlukla basite alınan ağız yaraları, diş eti kanamaları ve diş eti iltihapları çok ciddi sistemik hastaların belirtisi olabildiğini anlatan Dt.Baran Karaoğlu, “Diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon, Alzheimer, gastrit, kanser, lösemi, gibi hayati önem taşıyan hastalıklar, basit bir diş muayenesi sırasında diş eti ve yanak mukozasındaki belirtilerle şüphelenebilir. Bu sebeple diş hekimi ağız ve diş muayenesi çok dikkatli yapması gerekir. Diş etindeki iltihap diyabeti, diş etlerindeki kanayan ve iyileşmeyen yaralar kanseri, diş etindeki ciddi büyümeler lösemiyi, dişlerdeki aşınmalar reflüyü işaret ediebilir. Bunun gibi bir çok belirti bize sistemik durumumuz ile ilgili önemli bilgileri verebilir. Ağız ve diş sağlığı bir anlamda vücudumuzun aynası görevini görmektedir, bağışıklığın düştüğü her durumda size önemli sinyaller verebilir ya da sistemik durumunuzu koku ve tat alma hissiyatındaki değişikliklerle anlamanızı sağlayabilir” dedi.
AĞIZ KOKUSU GERÇEKTEN AĞIZ KAYNAKLI MI?
Yoğun ve ilerlemiş diş çürükleri, diş eti iltihapları ve hepsinden önemlisi bakımsız bir ağız, ağız kokusu için yeterli sebepler arasında olduğunu söyleyen Dt.Baran Karaoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü “Diş çürüklerine sebep olan bakterilerin yarattığı ya da diş eti enfeksiyonunun ağızdaki yarattığı koku bir çok hastamızın uzun süre önüne geçemediği, çoğu zaman sosyal yaşamını etkileyen bir sorundur. Peki hepsini tedavi etmemize rağmen bu kokudan kurtulamadıysak ?
Çok basite aldığımız, ağız gargarası ve spreyleriyle önlem almaya çalıştığımız ağız kokusu eğer diş kaynaklı değilse gastriti ya da ileri seviyesi olan mide ülserlerini bize işaret edebilir. Yoğun mide salgısı yani asit ve safra içerikli olan salgı yüzünden mide oluşan bu tahriş ve yaralar yüzünden oluşan kötü koku diş hekiminiz tarafından ayırt edilerek gastroenteroloji uzmanına muayene olmanız sağlanır.
SARI RENKLİ DİŞLERİN NEDENİ NEDİR ?
Kliniğimize gelen bir çok hasta dişlerinin yeterince beyaz olmamasından şikayet etmektedir. Hiç bir insanın doğal olarak dişi saf bir beyazlıkta değildir elbette ama sarı tonun estetik açıdan çok rahatsız ettiği durumların bir çok nedeni vardır. Yoğun asitli içecek kullanımı sonucu diş minesinin aşınması sonucunda daha sarı renkte gözüken dentinin açığa çıkması bu sorunun ana nedenidir. Diğer bir şüphelenmemiz durum ise kesinlikle ‘’reflü’’ dür. Reflü, mide rahatsızlığı olarak görülen yoğun gastrit asit içeren sıvıyla ortaya çıkan mide borusu ve ağız ortamını tahriş eden sindirim sistemi hastalığı olarak tanımlanır. Mideden gelen yüksek asit içerikli sıvı, diş minesini aşındırdığı gibi önlem alınmadığında mide yüzeyi, borusu ve ağız mukozasında ciddi ülserasyonalara sebep olabilir.
AĞZIMIZ NEDEN KURUR ?
Ağız kuruluğuna neden olan bir çok faktör vardır, ilk olarak akla gelen sebep hiç kuşkusuz ki ağız solunumudur. Burun solunumu yapamayan veya kısmi yapan bireyler ağız solunumu yapar, bu aktivite sırasında hızla buharlaşan tükürük ağız ciddi kurumaya sebep olur. Ağız kuruluğunun diğer bir sebebi kullandığınız ilaçlara bağlı olarak gelişebilir. Bunlarla ilgili olarak ilgili hekiminizle kesinlikle iletişime geçmelisiniz. Ağız kuruluğunun uzun süreli olarak kontrol altına alınmadığı zaman diş çürükleri ve diş taşlarındaki artışa sebep olur.
DİŞ ETİ PROBLEMİ VE DİYABET
Diş eti kanamaları ve diş etindeki şişlik ve kızarıklıklar bir çok hastamızın problemleri arasında yer almaktadır. Basit bir diş eti kanamasıyla başlayan ve önlem alınmazsa diş eti hatta kemik kaybına kadar varmaktadır. Peki diş etindeki bu sorunlar sadece diş eti enfeksiyonuyla mı ortaya çıkar, tabi ki de hayır ! Bakteriler, şeker olan ortamda çok daha hızlı çoğalmaktadır, tükürüğün yüksek şeker içerdiği hastalarda (diyabet-şeker hastası) diş eti iltihabı şiddetlenmektedir. Diyabetik hastalardaki diş eti büyümesi, kanaması, dişi çevreleyen kemiğin kaybına neden olabilir. İlerleyen safhalarda dişlerin sallanarak kaybına neden olur. Bu gibi etkenler muayene sırasında göz önüne alınmalı ve hastada gözlemlenen yoğun diş eti enfeksiyonu diyabeti düşündürmelidir.
KOYU BİR DİŞ ETİ NEYİ GÖSTERİR ?
Diş eti de diğer tüm korucuyu deri organın sahip olduğu içeriklere kısmi olarak sahiptir. Diş etindeki kırmızı pigment hücreleri yoğun olduğunda diş eti artık kırmızı değil mor bir yapıya sahip olmaktadır. Yoğun pigment artışında korkulacak çok bir durum söz konusu değildir. Sürekli ya da kısa süreli bir darbe (travma ) sonucunda oluşmuş olabilirler. Travma ya da doğal etkenlerle oluşan bu hiperpigmentasyon bölgeleri gülme hattında yer alıyorsa, diyot lazer ile 1-2 seansta ağırısız bir şekilde yok edilebilir.
İYİLEŞMEYEN AĞIZ YARALARI VE AFTLAR
Dudaklarda, yanak iç mukozasında ve dilde oluşan aflar bağışıklık sisteminin düştüğü ve yine stresin yoğun olduğu dönemlerde kendini sıklıklar göstermektedir. Sene içerisinde üçün üzerinde bunu tekrarlayan aftöz yaralar Behçet hastalığının belirtisi olabilir. 10 gün içerisinde geçen minör aftlar eğer deride ve genital bölgede de sıklıkla oluşuyorsa tanıyı netleştirmek için gerekmektedir.
Yine ağızda oluşan ve ağrısız gelişen, iyileşmeyen, sıklıkla kanayan yaralar, yanakta ve dilde şişkinlik-kalınlaşma hissiyatı yaratabilmektedir. Belli gıdalarla yanma, uyuşma yaratan bu yaralar kanserin ağız içine metastazına dikkat etmek gerekir. Özellikle kadın hastalarda göğüs kanserinin ağız içinde metastazları sıklıkla görülmektedir. Sürekli oluşan ve bu belirtileri gösteren ağız içindeki yaraları muhakkak diş hekiminize iletmelisiniz.
Tüm bu ana başlıklar altındaki ciddi sistemik rahatsızlar iyi bir muayene sonucunda diş hekimi tarafında erken dönemde keşfedilebilir. Bunun için 6 ayda bir düzenli diş hekimi muayenesi olunmalı, vücudun aynası olan ağız ve dişlerin kontrolü aksatmadan yapılmalıdır.”