Twitter hesabından bir açıklama yapan Ateş, Yalçın için "bir siyasetçi" ifadesini kullanarak, "Şehit eşim Sinan Ateş'in tertemiz adını ağzına almadığı için memnun olduğum bir siyasetçi, dün yaptığı açıklama ile sabrımızın sınırlarını zorlamaktadır." dedi.
Ateş'in açıklaması şöyle:
"DUYGU SÖMÜRÜSÜ YAPIYOR"
Sinan Ateş'in Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinden ayrılmasından öldürüldüğü güne kadar yaşananlardan Yalçın'ın kendisini temize çıkarması gerektiğini iddia eden acılı eş, "Yaşadığımız tüm acılara rağmen soruşturmanın sağlıklı yürümesi adına biz konuşmazken hangi ihtiyaca binaen masum çocuklar üzerinden duygu sömürüsü yapmaya çalışmaktadır?" sorusunu yöneltti.
"Bütün çocuklar elbette ki masumdur ancak bu beyefendi iki yetim evladın hayatları boyunca yaşayacakları travmayı görmezden gelip suçsuz oldukları sabit görüldüğü takdirde serbest kalacak olan isimlerin çocuklarını mı düşünmektedir?" diyen Ayşe Ateş, şöyle devam etti:
"En azından biz bunu inandırıcı bulmadık. Acıları deşmek istemem ancak bu beyefendi madem ki bizim acımız üzerinden siyaset yapmak, bir yerlere mesaj vermek hadsizliğini gösterdi birkaç cümle etmek mecburiyeti hasıl oldu. Bu beyefendinin oğlu (Allah rahmet eylesin) vefat ettiğinde beyefendinin koluna giren ve kendisini yalnız bırakmayan benim eşimdi. Beyefendi, rahmetli oğlunun muhterem eşine merhumun yetim bıraktığı evladının yaşadıklarını sorsa idi hakkını araması gereken çocukların hangisi olduğunu daha iyi kavrayacaktı."
"SİNAN ATEŞ'İN EVLATLARI MAZLUM DEĞİL MAĞRURDUR"
Maksadının Yalçın'ın "talihsiz" olarak nitelendirdiği açıklamalara cevap vermek olmadığını ifade eden yaralı eş, "Ülkücü Şehit Sinan Ateş'in evlatları bu siyasetçinin iğreti bir şekilde kullandığı gibi mazlum değildir, aksine mağrurdur. Çünkü benim evlatlarım; hayatı boyunca tertemiz yaşamış ve evlatlarına şerefli bir miras bırakarak şehit düşmüş bir babanın çocuklarıdır." satırlarına yer verdi.
"KÖR DEĞİLİZ, SAĞIR DEĞİLİZ, DİLSİZ DEĞİLİZ"
Parti içi meselelerinin kendilerini ilgilendirmediğini söyleyen Ateş, "Şehidimiz ile adalet arasına kim girmeye çalışıyor, bu vicdanları yaralayan suikastı kim aydınlatmaya çalışıyor biz ona bakıyoruz. Gerisi bizim için lafügüzaf. Kör değiliz, sağır değiliz, dilsiz değiliz. Duam ve beklentim odur ki şehidimizin kırkı çıkmadan gerçekler ortaya çıksın. Tüm gerçekler belgeleriyle ortaya çıktığında bugünlerde yapılan bu ve benzeri açıklamaların mahiyeti daha iyi anlaşılacaktır." dedi.
SEMİH YALÇIN NE DEMİŞTİ?
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin olarak, "Seçime gidilirken bestesi küresel aktörlerce yapılmış öfke, kin ve nefret şarkılarının kulak tırmalayan nakaratları işitilmektedir." dedi.
Yalçın, haklarında üretilen ahlak dışı iftiralarla nefret suçu işlendiğini, insan onurunu zedeleyen, öfke yüklü algı operasyonları yürütüldüğünü savundu.
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada gerçek dışı haberlerle algı operasyonu yapıldığını savunarak, iftiranın iftirayı, yalanın yalanı kovaladığını aktardı.
"SEÇİME DOĞRU GİDİLİRKEN, BESTESİ KÜRESEL AKTÖRLERCE YAPILMIŞ NAKARATLAR İŞİTİLMEKTEDİR"
MHP'nin müessiriyet ve dinamizminden rahatsız olan çevrelerin gemi azıya ve her türlü insanlık dışı eylem ve söylemi göze aldığının görüldüğünü ifade eden Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere doğru gidilirken bestesi küresel aktörlerce yapılmış öfke, kin ve nefret şarkılarının kulak tırmalayan nakaratları işitilmektedir. Menfur bir suikast üzerinden siyasi çıkar elde etme çabasındaki izansızlar, zan altında bıraktıkları masum ve suçsuz insanların ailelerini ve çocuklarının duygularını bile göz ardı etmektedir.
Evlerine ateş düşen mazlum insanların acıları da insafsızca, ahlaksızca istismar edilmektedir. Ailelerin, annelerin, babaların, kardeşlerin, bacıların canı hoyratça acıtılmaktadır. Sadece diriye değil, ölüme ve ölenin hatırasına da saygısızlık edilmektedir. İktidar hırsıyla böylesine küçülerek siyaset yapmak, politika değil, pespayelik, kepazeliktir. Bu nefret siyasetinin varacağı yer hüsrandır. Bu tiksindirici siyaset anlayışının getireceği hiçbir fayda yoktur. Tam tersine ona tenezzül ve tevessül edenleri yok edecektir."
Yalçın, haklarında üretilen ahlak dışı iftiralarla nefret suçu işlendiğini, insan onurunu zedeleyen, öfke yüklü algı operasyonları yürütüldüğünü ifade etti.
"MUHALİFLERİMİZ BİR CİNNET SARMALINDA"
İnsanı diğer mahlukattan ayıran beşeri hasletlerin, yerini gayriinsani insiyaklara, şeytani entrikalara, nefsin esaretine bıraktığına dikkati çeken Yalçın, şöyle dedi:
"Suikast meselesi yargıya intikal etmesine rağmen kendini adli makamların, yargı mercilerinin, hakim ve savcıların yerine koyan muarızlarımız bir tür toplumsal linç teşebbüsüne girmişlerdir. Ben galebe çalayım da ne olursa olsun, üstün geleyim de gerekirse insani ve ahlaki değerler çiğnensin anlayışı, adeta karşıtlarımızın siyaset düsturu haline gelmiştir. Partimiz ve mensuplarımız aleyhinde üretilen yalanların büyüklüğü, ortaya atılan iddiaların uçukluğu muhaliflerimizin bir cinnet sarmalına girdiğini göstermektedir."
Yalçın, MHP ve Cumhur İttifakı'na zarar vermek maksadıyla ülkeyi gerginlik ortamında seçime götürmek isteyenlerin bu yanlışın altında kalacaklarını belirterek, "Mesele, MHP ve Cumhur İttifakı aleyhinde algı operasyonu olmaktan çıkmış, toplumsal bozgunculuk ve kaos oluşturma hevesine dönüşmüştür. Sadece MHP ve partililerimiz aleyhinde iftira ve yalan kampanyasıyla yetinilmemekte, topluma kin ve nefret tohumları ekilmeye çalışılmaktadır.
"BELDEN AŞAĞI VURMAYA NE RIZAMIZ, NE DE TAHAMMÜLÜMÜZ VARDIR"
Türkiye'nin iç ve dış dinamikleriyle demokrasinin gerekleri doğrultusunda siyaset üretemeyenler, toplumsal barışı ve huzuru dinamitleyerek ülkeyi anafora sürükleme, bunun faturasını da MHP ve Cumhur İttifakı'na çıkarma derdine düşmüştür. Bilinmelidir ki siyaset bir oyun değil, fevkalade ciddi bir meseledir. Siyasi kavga işin doğasında vardır. Tarafların çekişme veya tartışmalarında bazen atmosfer elektriklenebilir, üslup ve dil sertleşebilir. Hatta bazen işler kavgaya kadar varabilir. Ama siyasette belden aşağı vurmaya ne rızamız, ne tasvibimiz, ne de tahammülümüz vardır. Bu tür siyaset anlayışı bumerang gibidir, dönüp ona tevessül edeni vurur." (Yeniçağ Gazetesi)