TZOB 26. Genel Kurulu

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Meyve ve sebzeyi çiftçimiz 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü bunu...

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Meyve ve sebzeyi çiftçimiz 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü bunun tek sebebidir” dedi.

TZOB 26. Genel Kurulu, Büyük Anadolu Otel’de gerçekleştirildi. Genel Kurul’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ve birçok davetli katıldı. Genel Kurul’un açılışında konuşan TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “Ülkemizin her köşesinden, her ilinden beş kademeli demokratik seçim sürecinden geçerek, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Kurulu’nu yapmak üzere buraya gelmiş değerli delegelerimizi ve ziraat odası başkanlarımızı tebrik ediyorum. Tarihi, 1881 yılına kadar uzanan ziraat odalarımız, ülke tarımının hizmetinde 134 yılını tamamladı. Ziraat odalarımızın üst örgütü, tarımın ve üreticilerimizin çatı örgütü olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği de kurulduğu 23 Aralık 1963 tarihinden bu yana, 52 yıldır çiftçimizin hizmetinde faaliyet gösteriyor. Hem Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz hem de ziraat odalarımız, kuruluşlarından bu yana çiftçimizin alın terinin karşılığını alması için geceli gündüzlü çalışıyor. Çiftçimizin anayasal meslek kuruluşu Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 4,5 milyon üyesinin hak ve menfaatlerini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sonuna kadar savunmaya devam edeceğinden kimsenin kuşkusu bulunmasın” diye konuştu.

“Tarım, enerji ile birlikte dünyada en stratejik iki sektörden biri. Hatta birincisi” diyen Bayraktar, “Bu sektörde gıda güvencesi olarak adlandırılan sürekli ve yeterli gıdaya erişim, hayati önemde bir konu. Peki, ülkemizde gıda güvencesini kim sağlıyor? Fedakâr çiftçilerimiz. Yapısal sorunlara, girdi fiyatlarındaki yüksekliğe, pazarlama sorunlarına, yaşanan doğal afetlere rağmen çiftçimiz tarlasını, bağını, bahçesini terk etmemiş, üretimini sürdürmüş, insanımızı gıdasız bırakmamıştır. Çiftçimiz, 78 milyonluk Türkiye nüfusunu doyurmasının yanı sıra ülkemize her yıl gelen 37 milyon turisti de beslemiştir. Üreticilerimiz, bununla da sınırlı kalmayarak iç savaş ve çeşitli zorunluluklar yüzünden ülkemize sığınan başta 1,7 milyon Suriyeli olmak üzere muhtaç durumdaki yüz binlerce insanın gıdasını temin etmektedir. Bu sığınmacıların en büyük şansı, Türkiye gibi bir komşularının olmasıdır. Tarihin her döneminde zor durumda kalan ve başı sıkışan, dini, dili, ırkı ne olursa olsun gönül kapılarını sonuna kadar açan ülkemizin insanları, iyi bilinmelidir ki komşuları kadar şanslı değildir. Zira bizim insanımızın kendi vatanından, kendi toprağından başka misafir olabileceği, gidebileceği başka bir kapı yoktur. Bu yüzdendir ki şehit kanlarıyla defalarca sulanarak kutsanmış bu toprakların kıymeti, bu toprakları işleyen çiftçimizin kadri iyi bilinmeli, gereken saygı ve önem asla göz ardı edilmemelidir. Ne bugün ne de dünden tarihimizde utanacak bir sayfamız yoktur. 1915 olaylarının ne olup ne olmadığına karar verecek olanlar, sadece ve sadece dürüst, bilim ahlakına sahip tarihçilerdir. Bu çerçevede başta Avrupa Parlamentosu olmak üzere çeşitli mercilerde alınan bütün kararları, Türkiye’nin en fazla üyeye sahip meslek kuruluşu olarak kınıyor, siyasi gerekçelerle alındığı herkesin malumu olan bu kararları şiddetle reddediyoruz” şeklinde konuştu.

Ziraat odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak anayasal meslek örgütü olduklarını belirten Bayraktar, “Çiftçilerimizin hak ve menfaatlerini sonuna kadar koruyoruz. Ancak iktisadi bir kuruluş değiliz. Çiftçimizin, ekonomik olarak da örgütlenmesi bir zorunluluktur. Burada üretici birliklerinin önemi daha net olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik örgütleri güçlü hale getirmek zorundayız. Çiftçimizi desteklemeli, üretim maliyetlerini mutlak surette aşağıya çekmeliyiz. Tarladan markete giden zincirde gereksiz aracıları devreden çıkarmalıyız. Çiftçilerimiz tarafından kurulmuş olan ekonomik örgütler, yani kooperatifler, üretici birlikleri, aracıların yerini bir an önce almalıdır. Meyve ve sebzeyi çiftçimiz 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü bunun tek sebebidir. Yeri gelmişken şuna da özellikle dikkati çekmek isterim ki üreticilerimiz, bazı çevrelerce söylendiği gibi enflasyonun sorumlusu değildir, tam tersine mağdurudur. Çünkü rakamlar ortadadır” dedi.

Tarım sigortalarında kapsam sorunu olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “Kapsamda olmayan risklere karşı çiftçinin koruması bulunmuyor. Üretici bin bir emekle yetiştirdiği ürününü yaşadığı bir afette kaybedebiliyor. Başlangıçta sadece dolu riskinden ibaret olan tarım sigortalarının kapsamının genişletilmesi konusunu Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ile görüştük. Sigorta kapsamı, zaman içinde genişledi. Katkıları nedeniyle Sayın Babacan’a da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Afetlerin tekrarı ve büyüklüğü de dikkate alınarak, zarar gören çiftçilerimizin borçları birkaç yıla yayılarak ertelenmelidir. Yine afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik Kurumu ve elektrik borçları yapılandırılmalıdır. Bu çiftçilerimize yeni kredi imkanları sağlanmalıdır. Ekonomiye büyük katkısına rağmen çiftçimiz, kalkınmanın nimetlerinden yeterince yararlanamıyor. Sektörde kişi başına düşen yurt içi gelir miktarı, Türkiye ortalamasının yaklaşık 3’te 1’inde kalıyor. Buna rağmen tarım sektörü istihdama büyük katkı veriyor. 2014 yılında toplam istihdamın yüzde 21,1’ini tarım sağladı. Tarımda çalışan sayısı 5,5 milyonu buluyor. Her şeye rağmen tarım, yaz aylarında imalat sanayi ve inşaat sektörünün toplamına yakın istihdam sağlıyor, ülke genelindeki işsizliği 2,1 puan azaltıyor. Diğer bir konu da enflasyondur. Son zamanlarda enflasyonun sorumlusu sanki çiftçimizmiş gibi haberler, demeçler medyada yer alıyor. Gerçekler bu iddialarla bağdaşmıyor. Tarımda üretici fiyatlarındaki artış, 2014 yılında yüzde 6,7 iken gıda ve alkolsüz içeceklerde bu rakam yüzde 12,7’yi buldu. Geçmiş yıllarda da bu yaşanmıştı. İhracata gelince tarım ürünleri ve gıda ihracatımız her zaman önemini korudu. 2014 yılında gıda ve tarım ürünlerinde ihracat 18 milyar doları aştı. Buna karşın ithalat da arttı ve yılı 12,4 milyar dolarla tamamladı. İthalattaki artışa rağmen tarım ve gıda, 2014 yılında da 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vererek ülke ekonomisine büyük katkı sağladı. Bu kadar dış ticaret fazlası veren kaç tane sektör var? Mesela çok övündüğümüz otomotiv sektörü dış ticaret fazlası veriyor mu?” ifadelerini kullandı.

Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:

“Üretimimizi artırarak, çiftçimizi destekleyerek 2023’te ihracatımızı 40 milyar dolara çıkarmamız lazım. Sadece üretimle de yetinmemek, ürettiğinizi ham olarak değil, mamule dönüştürerek, ürüne katma değer katarak satmak gerekiyor. Bunu yapamazsanız tarımın bir ayağı eksik kalır. Katma değer katamazsanız, ne çiftçimiz zenginleşir ne ülke ekonomisi gelişir. Türkiye, bu bölgede daha güçlü bir ülke olmak, daha etkili bir dış politika yürütmek istiyorsa, güçlü bir tarım sektörüne sahip olmalıdır. Dünyada yaşananlar, komşu ülkelerde sabah akşam gördüklerimiz, hepimizin malumu. Allah bu ülkenin insanlarını açlıkla imtihan etmesin. Sabah, öğle, akşam sofralarımızda yediğimiz, içtiğimiz her şeyi çiftçilerimiz üretiyor. Çiftçimizin hakkını kimse yemesin. Çiftçimiz, vergisini de stopajını da ödüyor. Çiftçimizin bu ülkeye yük olduğunu söyleyenleri Allah çarpar. Bu ülkede, hala çiftçimizin hangi koşullarda, ne kadar fedakarca üretim yaptığını bilmeyenler var. Çiftçimizi küçük gören bazı kesim ve kişiler var. Yapısal sorunlara, yüksek maliyetlere rağmen çiftçimiz üretmeye devam ediyor. Ülke nüfusunu besliyor, istihdam sağlıyor, milyarlarca dolarlık ihracat yapılmasına imkan veriyor. Kimse çiftçimizin fedakarlığını görmezden gelemez. Buna Ziraat Odaları olarak müsaade etmeyiz. Bu fedakarlığa rağmen, karnını doyurduğu insanlar, çiftçimizi küçümsemeye, eleştirmeye devam ederlerse bunun hesabını Allah’a veremezler. Karınlarını doyuran çiftçimize lütfen kimse ihanet içinde olmasın.”

Gübre ve mazotta 2003 yılında başlayan desteği olumlu bulduklarını kaydeden Bayraktar, “Ancak gübre ve mazottaki fiyat yükselişleri de dikkate alınarak desteğin artırılmasını bekliyoruz. Tarımsal sulama abone grubundan elektrik alan üretici, 1 kilovatsaat elektrik enerjisi için yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV dahil 33,15 kuruş ödemektedir. Birim fiyatın düşürülmesi bakımından elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV’nin tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1’e indirilmesini talep ediyoruz. Çiftçimiz, önemli bir girdi kalemi olan elektrikte TRT’ye yüzde 2 pay ödüyor. Sektörümüz, çok önemli sayılacak bu kadar bir kaynakla da desteklenen TRT’nin yayınlarında tarıma daha fazla yer ayırması, tarıma ve tarımsal eğitime destek vermesi, hatta sadece tarım programları sunan tematik bir televizyon ve radyo kanalı kurmasını en tabii hakkımız olarak görüyor ve talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri