Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “İlk defa Türkiye’de bütün siyasal partiler ekonomiyi tartışıyor. Aslında bu Türkiye’nin geldiği noktayı özetliyor. Ben bunu sağlıklı bir demokrasi için önemli görüyorum” dedi.
Tüm Dokuma, İplik, Trikonaj Hazır Giyim ve Deri İşçileri Sendikası’nın (Öz İplik-İş) 12. Olağan Genel Kurulu, Başkent Öğretmenevi’nde başladı. Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, genel kurulda yaptığı konuşmada Öz İplik-İş Sendikası’na her zaman destek vereceklerini belirterek, “Tekstil iş kolunda 1 milyon 100 bin işçi var. Sendikamızın üye sayısı ciddi bir sıçramayla 22 binlerde. Diğer sendikalarda sayı ise 100 bini bulmuyor. 1 milyondan fazla tekstili bekliyor. O mazlumların, haksızlığa uğramışların, adaletsizliklerle mücadele etmeye çalışan o tekstil işçilerinin bizim üzerimizde alacağı var. Hak-İş’in üye sayısı en yükselen, en hızlı artan konfederasyon olmamıza rağmen Ocak ayındaki istatistiklerimiz 302 bin, Temmuz’daki muhtemelen 400 bine yakın olacak. Hızla büyüyoruz, hızla yükseliyoruz ama geldiğimiz nokta 13 milyon sigortalı içerisinde çok sembolik. O yüzden Hak-İş’inde hayalleri, hedefleri var. Hem Hak-İş’in hayallerini gerçekleştirmek, hem Öz İplik-İş Sendikası’nın hayallerini, hedeflerini gerçekleştirmek için çok mücadele etmemiz gerekiyor. Bu bize yeter dersek, bizim sırtımızdaki tarihi sorumluluktan kaçamayız. Hak-İş’in 12. Genel Kurulu’nda aldığı karar hepimizi bağlıyor” şeklinde konuştu.
“12 MİLYON İŞÇİNİN BİZDEN ALACAĞI VAR”
13 milyon sigortalı işçinin sadece 1 milyon 300 bininin sendikalara üye olduğunu ifade eden Arslan, şunları kaydetti:
“Bunların 1 milyonundan daha azı toplu sözleşme yapabiliyor. 12 milyon işçinin bizden alacağı var. Onları sendikalara üye yapmamız ve onların yaşadığı sorunlara karşı dayanışma içerisinde olup, birlikte geleceği inşa etme konusunda ikna etmeliyiz. İşveren baskılarını kırmak için mücadele etmek zorundayız. Sadece işçilerle olmuyor, bu konuda işverenlerin de bu baskılarını azaltmak için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Hak-İş’in bir çalışması da işverenlerin bu baskılarını azaltmaya yönelik çabalarıdır, lobi faaliyetleridir ama esas olan çalışanlarla beraber bu dayanışmayı gerçekleştirmemiz gerekiyor.”
“SENDİKALARIMIZI BÜYÜTMEYE, GÜÇLENDİRMEYE İHTİYACIMIZ VAR”
Taşeron işçilerle ilgili bir yasal düzenleme yapıldığını hatırlatan Arslan, “Son bir yıl içerisinde sendikalarımızda üye sayısında artış meydana geldi. İnanın bu artışlar hem sendikalarımızda inanılmaz bir sinerji oluşturdu. Hem büyük bir moral oluşturdu. Hem de hepimizi gelecekle ilgili umutlandırdı. Bunu daha da ileriye taşımak bize düşüyor. O yüzden milyonları arkasında olmayan bir Hak-İş, Türkiye’nin bir numarası olmayan bir Hak-İş görevini yapmış olmuyor. Hak-İş Genel Başkanı da hedeflerine ulaşmış olmuyor. 100 binlerin üzerine çıkmayan Öz İplik-İş Sendikası da hedeflerine ulaşmış olmuyor. Sendikalarımızı büyütmeye, güçlendirmeye ihtiyacımız var. Bunlarla karşı karşıyayız, işten atılmalar, baskılar, tehditler, e-devlet şifrelerinin elimizden alınması. Bunlarla mücadele edemezsek inanın başka çözümler de bulamayız. O yüzden yasal mevzuatın değişmesi konusunda çaba sarf ediyoruz. Bir yasal mevzuatın istediğimiz noktaya gelmesi için tek başına bizim belirleyici olmamız yetmiyor. Diğer konfederasyonlar, işverenler, hükümet pek çok ortağımız var bizim” ifadelerini kullandı.
“BİZ MESELENİN EKONOMİK BOYUTTA TARTIŞILMASINI ÖNEMLİ GÖRÜYORUZ”
Sendikaların hedeflerinin Hak-İş’in hedefleriyle örtüştüğünü bildiren Arslan, şöyle konuştu:
“Hak-İş olarak Öz İplik-İş Sendikası olarak birlikte çalışmaya, birlikte hedeflere yürümeye mecburuz. Biz Hak-İş’in bütün tecrübesini, kaynaklarını sendikalarımız için harcıyoruz. Sendikalarımızdan da Hak-İş’e destek istiyoruz. Bir seçim süreci yaşıyoruz. Türkiye’nin istikrarına ihtiyacımız var. Umuyorum, bekliyorum 7 Haziran seçimleri bu istikrarın daha da güçlendiği bir sonuç ortaya çıkarır. Biz siyaset yapıyoruz. Hak-İş ve bağlı sendikalarımızın durduğu yer ülkemizin geleceği için, çalışanların geleceği için kaygı duymaktır. Türkiye ilk defa farklı bir seçim yapıyor. İlk defa Türkiye’de bütün siyasal partiler ekonomiyi tartışıyor. Aslında bu Türkiye’nin geldiği noktayı özetliyor. Ben bunu sağlıklı bir demokrasi için önemli görüyorum. Bugün herkes ekonomiyle ilgileniyorsa bütün siyasal partiler çalışanların, emeklilerin, dar gelirlileri, esnafın cebine daha fazla nasıl para koyarız diye hedefler koymuşsa aslında bu Türkiye’nin normalleştiğini gösteriyor. Bu vaatler abartıdır, hayaldir denilebilir ama biz meselenin ekonomik boyutta tartışılmasını önemli görüyoruz. Biz bir işçi örgütü olarak asgari ücretin şu kadar belirlenmesine itiraz edebilir miyiz, elbette etmeyiz. Asgari ücret gibi toplumun bütün kesimleriyle doğrudan ilgili olan ve bir ortak mutabakatla belirlenmesi gereken bir ücreti seçim meydanlarında, seçim vaadi olarak yapmak gerçekten ciddi bir riski de beraberinde getiriyor. Çünkü asgari ücreti belirleyeceğiz diyenlerin kamuda sadece 200 bin çalışanın olduğunu ve bunların da hiçbirinin asgari ücretle çalışmadığını bilmeleri gerekiyor. Esas sorun biziz. O yüzden bu vaatlerin olması güzel. Gönlümüzde istiyor emekli maaşları daha yüksek, asgari ücret daha yüksek olsun. Bütün bunları heyecanla bekliyoruz. Bir denge içerisinde bunların yapılabileceğini de unutmamak gerekiyor. Yoksa 8 Haziran’dan sonra yine baş başa kalırız diye endişe ediyorum.”
Arslan, 22 Ekim’de Hak-İş olarak 40’ıncı yaşlarına gireceklerini ve genel kurullarını 40. yıla yakışır bir şekilde gerçekleştirmek istediklerini belirterek, Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda 81 ilden gelen 6-7 bin kişiyle gerçekleştireceklerini ifade etti.
“7 HAZİRAN KIBLESİ KABE OLANLARLA TAKSİM OLANLAR ARASINDA GEÇECEK BİR MÜCADELENİN ADIDIR”
AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Ahmet Gündoğdu ise, 7 Haziran’ın siyasi partiler arasında geçen sadece bir seçim olmadığını, Papa’nın bile ‘Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır’ diye topa girdiğini ifade ederek, “Öyleyse 7 Haziran’da karşımızda paraleli var, Papa’sı var, babası var, dikey devleti var, yatay devleti var. Biz emekçiyiz, 77 yılında 34 arkadaşımızın öldürüldüğü Taksim Meydanı’nı Hak-İş’in, Memur-Sen’in, Türk-İş’in, Kamu-Sen’in, DİSK’in, KESK’in birlikteliğiyle yeniden eylemlere açmıştık. Açtığımız yıl dayak yedik Taksim’de. Emek gününde emekçi elbisesi altında yer alan provokatörlerin öncülük etmesiyle dayak yedik. Şimdi HDP partisinin Genel Başkanı ‘Müslümanlar için Kabe neyse bizim için Taksim odur’ diyor. Utanmadan hızını alamıyor, ‘İsrail için Kudüs neyse bizim için Taksim odur’ diyor. Kabe 1,5 milyar Müslüman’ın kıblesidir. 7 Haziran kıblesi Kabe olanlarla Taksim olanlar arasında geçecek bir mücadelenin adıdır. Bugün yüzde 52’nin oyunu almış Mursi’ye idam cezasını verenler sadece diktatör Sisi değil, bir balinanın karaya vurmasını gösterdiği duyarlılığı insanların katledilmesine göstermeyen Batı uygarlığıdır, çifte standart uygarlığıdır, Siyonizm uygarlığıdır. Yeni Türkiye’nin daha gelişmesi lazım. Ümmet için, millet için, mazlumlar için” diye konuştu.
“BİR AN EVVEL BU SİSTEMİN DEĞİŞTİRİLMESİ ŞARTTIR”
Eski Öz İplik-İş Genel Başkanı Yusuf Engin ise yaptığı konuşmada, “Sendikaların bütün imkanlarını çalışanların geleceği için, ülkenin geleceği için, kalkınmak için, özgürlük için, demokrasi için, yaşanabilir bir Türkiye için, yaşanabilir bir Türkiye’den kastım; yeni bir anayasa. Kenan Evren öldü ama anayasamız ölmedi, yaşamını sürdürüyor. Bütün sistem yerinde duruyor. Bu sistemi değiştirmeden hiç kimsenin Türkiye’nin geleceğine, inananların geleceğine, bu milletin geleceğine yönelik rahat çalışabilmesi asla ve asla mümkün değildir. Bir an evvel bu sistemin değiştirilmesi şarttır” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Öz İplik-İş Genel Başkanı Murat İnanç tarafından Hak-İş Başkanı Arslan, AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Gündoğdu ve Yusuf Engin’e plaketleri takdim edildi.