Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Diğer alanlarda olduğu gibi kültür sanatta da üzülerek söylüyorum kopya çektik, kötü taklitler yaptık. Kültür ve sanatta olmazsanız kendinizi camdan çelikten kuleler içinde bulursunuz. Bunu yapanlar bize sadece para para para diyor" ifadelerini kullandı. YÖK Başkanı'na seslenen Erdoğan müzik üniversitesi kurulmasını istedi.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Yönetmeliği" kapsamında, hizmet ve eserleri ile Türk kültür ve sanat hayatına önemli katkılarda bulunan, Türkiye'nin kültür ve sanatının yücelmesi için çalışan, özgün eserleri veya hizmetleriyle üstün kabiliyet gösteren Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişi veya kurumlara, devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla verilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen törende ödül alan isimleri tek tek açıkladı.Edebiyat alanında Mustafa Kutlu, sosyal bilimler alanında Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, müzik alanında Prof. Dr. Erol Parlak, sinema alanında sanatçı Şener Şen, geleneksel sanatlar alanında Ferudun Özgören ödüle layık görülürken, vefa ödülüne ise Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver layık görüldü.
ERDOĞAN İLE YAN YANA OTURDU
Şener Şen ödül töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yan yana otururken, Şener Şen'in filmlerinden alınan kesitlerle hazırlanan biyografi de Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık gülümsediği görüldü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen törende konuştu. Müzik üniversitesi kurulması için talimat veren Erdoğan, "YÖK Başkanımız da bir müzik üniversitesi kurulması için çalışmaları başlatması lazım. Ödülleri alan herkese şükran ver tebriklerimi iletiyorum" dedi.
Kültür sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin, gerçek anlamda bağımsız olabilmesinin mümkün olamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunlara vurgu yaptı: "Kültür sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin bağımsızlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Millet olarak muhteşem bir tarih, kültür ve medeniyet mirası üzerinde oturuyoruz. Şu gerçeği biliyoruz. Sizin sağlam bir ekonomik, askeri, siyasi gücünüz yoksa kültürünüzü, sanatınızı, ilminizi yaşatmakta, geliştirmekte, yaygınlaştırmakta zorluk çekersiniz. Kültür ve sanat eserlerinin her biri diğerini de besleyen, diğerini de ayakta tutan unsurlardır. Gerileme, çöküş başlayınca hiçbiri bunun dışında kalamaz. Türkiye olarak böyle bir felaketi ne yazık ki kısmen yaşadık, yaşıyoruz. Son 2 asırdır arka arkaya maruz kaldığımız travmalar bizi beka sorunumuza öylesine odakladı ki diğer hususlara yeteri kadar zaman ayıramadık. Enerji sarf edemedik.
ÜZÜLELEREK SÖYLÜYORUM...
Yeni devletimizi dışarıdan kurarken, pek çok alan gibi kültür sanat konusunda da bana göre, yanlış bir stratejiyi tercih ettik. Kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz. Tarihin bir noktasında dondurup, bırakamayız. Karşılıklı etkileşim mutlaka olacaktır; ama biz bu etkileşimi tek taraflı yaptık. Diğer alanlarla birlikte kültür sanatta da sadece üzülerek söylüyorum, kopya çektik. Taklit ettik. Üstelik onları da kötü bir şekilde yaptık. Kendimize ait olanları geliştirmek şöyle dursun mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ise ne özü ne şekilde itibariyle dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke ve toplum haline dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya kaldık."
"ÇÜNKÜ HER ŞEY PARA PARA PARA"
Kendi edebiyatını, sinemasını ve müziğini üretecek zemini inşa edemeyen ülkelerin, dar alana sıkışıp, kalmış bir kültür sanat ikliminin ötesine geçemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Hayatın dinamizmi hiçbir alanı boş bırakmıyor. Siz kendi mimarinize sahip çıkmazsanız, bu yönde bir vizyon ve model ortaya koymazsanız kendinizi gecekondulara, çirkin betonarme binalara, son zamanlarda olduğu gibi modern görünümlü çelik ve cam yığınlarına mahkum olmuş bulursunuz. Bunları konuştuğumuz, görüştüğümüz kişilerin bize karşı tezleri inanın bizi öyle yoruyor ki artık 'illallah' der noktasına geliyorsunuz. Çünkü tek şey para, para, para. Siz kendi edebiyatınızı, sinemanızı, müziğinizi üretecek zemini inşa edemezseniz bireysel gayretlerle sınırlı, kurumsallaşamamış, dar bir alana sıkışıp, kalmış bir kültür sanat ikliminin ötesine de geçemezsiniz. Maalesef bu acı gerçekler başımızı çevirdiğimiz her yerde tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor."
"İKİ ALANDA ARZU ETTİĞİMİZ SEVİYEYE ULAŞAMAMIŞ OLMAKTAN ÜZGÜNÜM"
Türkiye'nin eğitim ve kültür sanat alanında arzu edilen seviyeye ulaşamaması nedeniyle üzgün olduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılı alt yapıdan ekonomiye, dış politikadan sağlığa kadar pek çok alanda tarihi başarı hikayeleriyle doludur. Mutlaka eksiklikler, aksaklıklar vardır; ama hayata geçirilen projeler, elde edilen neticeler gurur vericidir. Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı fevkalade üzgünüm. Bunlardan biri eğitimdir diğeri kültür sanattır. Önümüzdeki dönem bu iki alanı önceliklerimizin en başına çıkarmak mecburiyetinde olduğumuza inanıyorum. Eğitimle kalıcı hale getirilmemiş, kültür sanatla tahkim edilmemiş bir kalkınmanın bizi götüreceği yer zevksizliktir, sevgisizliktir, karanlıktır. Nitekim bunun sancılarını her alanda yaşıyoruz" diye konuştu.
"KENDİ TARİHİ VE MİLLETİYLE BARIŞIK MÜNEVVERLERE İHTİYACIMIZ VAR"
Kültür, sanat ve ilim alanlarında yaşanan krizden kurtulunması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kendi kültür, sanat, ilim eserlerimizle tüm dünyada konuşulacağımız, tüm dünyayı etkileyeceğimiz günlerin yakın olduğuna inanıyorum. Kalıcı olana, baki olana kültürü ve sanatı irfan ve hikmetle yoğurarak, ulaşabiliriz. Bunun için milletine tepeden bakan, onu hor gören saplantılı aydınlara değil; gerçekten hür düşünceli ama aynı zamanda kendi tarihi ve milletiyle barışık münevverlere ihtiyacımız vardır. Yaşadığımız diğer krizler gibi kültür, sanat, ilim üretimi krizinden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz"