Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Türkiye’de mecburi iskanların milyonlarca insanı etkilediğini belirterek, sorunların çözümü için yetkililere şöyle çağrı yaptı: “Zorla yerinden etme sorununun çözümü için çözüm süreci sürdürülmeli, koruculuk sistemi kaldırılmalı, yaşanan tüm hak ihlallerinin ortaya çıkarılması için Hakikatleri Araştırma Komisyonları kurulmalı.”
Baro Başkanı Antmen, yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye’de yaşam alanlarından zorla göç ettirilenlerin geri dönüşleri için yetkililere çağrı yaptı. 14 Haziran 1934’te uygulamaya konulan Mecburi İskan Kanunu’nun geçmişten günümüze birçok olumsuz sonuç doğurduğunu belirten Antmen, yerinden edilen yurttaşların kendi topraklarına yasal güvenceler kapsamında geri dönüşlerinin sağlanması gerektiğini belirtti. “Zorunlu göçler kültürel asimilasyon, ruhsal çöküntülere, önemli ekonomik kayıplara ve en önemlisi de haksızlıklara neden oldu” diyen Antmen, 1980 askeri darbesi ile kanunun etkilerini sürdürdüğünü ve terörle mücadele kapsamında OHAL uygulamaları ile de tavan yaptığını öne sürdü.
“MİLYONLARCA İNSAN ETKİLENDİ”
Mecburi iskanlardan günümüze kadar milyonlarca insanın etkilendiğini dile getiren Antmen, mecburi iskanların oluşturduğu sorunların çözümü için yetkilileri adım atmaya çağırdı. Köy ve mezraların zorla boşaltılması sürecinde uluslararası insan hakları sözleşmelerinin hükümleri ve temel ilkelerinin ihlal edildiğini, zorla yerlerinden edilen kişilerin kendi kaderleri ile baş başa bırakıldıklarını öne süren Antmen, şunları kaydetti: “Milyonlarca insanın uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınan can ve mal güvenliği, konut dokunulmazlığı, seyahat özgürlüğü, işkence ve kötü muameleye karşı korunma hakları ihlal edilerek insanlık suçu işlenmiş, onarılması mümkün olmayan pek çok hak kaybına yol açmıştır. Zorla yerlerinden edilen insanlar gittikleri yerlerde birçok ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Sorunun artık göz ardı edilemez boyutlara ulaşması, yaşam hakkından başlayarak, mülksüzleştirme, ayrımcılık gibi pek çok hak ihlalinin ulusal ve uluslararası dillendirilmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) adaylık süreci gibi dinamiklerin etkisiyle hükümetler sorunun çözümüne ilişkin mekanizmalar geliştirmek zorunda kalmıştır. Fakat bu mekanizmalar sorunu çözmek yerine daha da karmaşık bir hal almasına neden olmuş, bu bağlamda yapılan yasal düzenlemeler mağdurların ihlal edilen haklarının tazminini sağlayamamıştır.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ SÜRDÜRÜLMELİ”
Antmen, sorunun çözümüne yönelik yapılmasını istediği önerilerini şöyle sıraladı: “Zorla yerinden etme sorununun çözümü için çözüm süreci sürdürülmeli, koruculuk sistemi kaldırılmalı. Yaşanan tüm hak ihlallerinin ortaya çıkarılması için Hakikatleri Araştırma Komisyonları kurulmalı. Bu komisyonlara sivil toplum kuruluşları dahil edilmeli. Zorla yerinden edilen insanların zararlarını tazmin edecek ve insani koşullarda geri dönüş olanaklarını sağlayacak yeni bir yasa hazırlanmalı. Bu yasanın hazırlık sürecinde başta yerinden edilme konusunda çalışma yapan uluslararası kuruluşlar olmak üzere akademisyenler, meslek örgütleri, insan hakları kuruluşları, kadın ve çocuk örgütleri ile etkili danışma süreçleri yürütülmelidir. Ayrıca boşaltılmış köy ve mezralar etrafında mayın ve çatışma artığı patlayıcı taraması yapılması, köye geri dönüşlere engel olan doğa katliamlarının durdurulması öncelikli olarak ele alınmalıdır.”