Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (Botaş) İkmal Dairesi Başkanı Semih Yüksek, Türkiye’nin enerji denklemlerinde açıkta kalmamak için yeni stratejiler belirlemesi gerektiğini söyledi.
Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda haber portalı www.adanapost.com tarafından düzenlenen "Türkiye’nin Enerji Başkenti Adana’nın 2023 Hedefleri Ne Olmalıdır?” konulu konferansta konuşan Yüksek, petrolün keşfedildiği günden beri ülkelerin hem iç, hem dış siyasetinde en önemli etken olduğunu vurguladı. Bugün Ortadoğu’daki karışıklıkların büyük bir sebebinin petrol üreticilerinin ürettikleri petrole, tüketicinin hakim olma ve güvenli yollarla kendi ülkelerine bunu çekme konusundaki mücadelesi olduğunu anlatan
Yüksek, şöyle konuştu: "Bu mücadele Sykes Picot Antlaşması ile başlamıştır. Bu anlaşma ile ortaya çıkan sınırların, Ortadoğu’daki bu gelişmeler kapsamında tekrar değişeceği çok aşikar. 1936 yılında Winston Churchill İngiltere’de Avam Kamarası’nda; ‘Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir’ diyor. Bunu idrak ettiğimizde bugün petrol üreticisi ülkelerin neden bu halde olduğu, neden ekonomik ve siyasi istikrara kavuşamadıkları herhalde daha anlaşılır oluyor. Bizim hedefimiz insanların mutluluğu, Ortadoğu’nun barış ve huzura karışması ve bir damla dahi kan akmamasıdır. Ancak, bugünkü dünya düzenine baktığımızda bunun kolay kolay sağlanamayacağı gözüküyor.”
“ÜLKEMİZ ENERJİ KÖPRÜSÜ DURUMUNDA”
Dünyada en çok enerji kaynağı üretiminin Hazar havzası, Orta Asya ve Ortadoğu’da olduğunu hatırlatan Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz bu üretici bölge ile asıl anahtar tüketici olan Avrupa arasında bir enerji köprüsü durumundadır. Bu da Türkiye’nin büyük roller oynaması için bir hedeftir. Türkiye’nin bu kapsamda özellikle petrol üretici ve tüketicileri arasında bu konumunu Ortadoğu’daki bu karışıklıklardan sonra oluşacak yeni enerji denklemlerinde açıkta kalmamak için strateji belirlemesi ve mutlaka denkleme müdahil olması gerekiyor.”
Türkiye’nin Körfez krizinden sonra dünyaya güvenilir bir enerji transfer ülkesi olduğunu ilan ettiğine dikkat çeken Yüksek, şunları aktardı:
“1989 yılında Irak-Türkiye ham petrol boru hattı 70.9 milyon ton dizayn rezerve olmasına rağmen değişik kimyasal katkı kullanılarak 82 milyon ton nakil gerçekleştirilmiştir. Çok büyük bir nakildir bu. Bundan taşıma, depolama, ihracat, denizcilik ve liman hizmeti ücreti ile ülkemize büyük katkı sağlamakta. Asrın projesi olarak nitelendirilen Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) hattından 1.2 milyon varil kapasiteye çıkartıldı ve şuan 1.2 milyon varil üzerinden sevkiyat gerçekleştirmekte. Sadece Irak-Türkiye petrol boru hattında gerek 1. Körfez Krizi, gerek 2. Körfez Krizinden sonra maalesef Ortadoğu’daki karışıklıklardan dolayı tam kapasiteye geçiş olmadı. Bu aralar yapılan ikili görüşmelerde boru hatlarımızın tam kapasite çalışabilmesi için çalışmalar devam etmekte. Bu iki boru hattımızın sadece taşıma, liman ve depolama hizmetlerinde tam kapasite çalışmadığı halde 2015 yılının ilk 4 ayda Ceyhan’dan 34 milyon varil petrol taşındı. Bizim hattın kapasitesi 70.9. yani şuanda hemen hemen yüzde 50 kapasiteyle çalışmaktadır. Bizim Ceyhan işletme müdürlüğümüz bu düşük taşımaya rağmen 2014 yılında 643 milyon TL bir hasılata erişmiştir. Ceyhan işletme müdürlüğümüz bu yıl için 40 milyon TL yatırım öngörmekte. Bu 40 milyon TL yatırım sonuçta bu bölgelerimize coğrafi anlamda çok büyük katkı sağlayacak.”
‘Bir terminal olarak Türkiye’ olma hedeflerinin bulunduğunu kaydeden Semih Yüksek, 2020’lerde 200 milyon ton petrolün akmasını hedefleyen bazı projeler olduğunu söyledi.
“BOĞAZLARIMIZ, PETROL TRAFİĞİNİ KALDIRACAK DURUMDA DEĞİL”
Semih Yüksek, dünyanın en büyük petrol boru hattının boğazlar olduğunun altını çizdi. Dünyanın günlük petrol üretiminin yüzde 4’e yakınının boğazlardan geçtiğini belirten Yüksek, şöyle konuştu:
“Meksika’da körfez kirliliğini düşündüğümüz zaman 96’da 60 milyon ton olan, 2020’de de 200 milyon tonu bulması muhtemel olan boğaz geçişindeki bu tankerlerin olası bir facia, herhangi bir sızıntıda insan, çevre ve ekolojik yapıya vereceği zararı tahmin etmek bile istemiyorum. Meksika’daki sızıntının dünya sigortacılığına negatif etkileri olmuştur. Birçok sigorta havuzlarındaki para tükenmiştir. Primler yükselmiş ve dünyadaki enerji şirketlerinin sigortalanmasında büyük primler istenmeye başlanmıştır. Bu kapsamda boğazlarımızın ivedilikle by-pass edecek projenin geliştirilmesi gerekiyor. Boğazlarımızın jeolojik yapısı bu kadar gemi trafiğini güvenli bir şekilde kaldıracak durumda değil.”